CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, 11 bölgede tamamlanan bu toplantıları değerlendirdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı başkanlığında yapılan toplantılara eski-yeni kurultay delegeleri, milletvekilleri, Parti Meclisi üyeleri, il-ilçe başkanları, gençlik-kadın kolları başkanları katıldı.

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik siyasi gelişmeler ve yerel seçimlerle ilgili çalışmaların ele alındığı toplantılara toplam 3 bin 158 kişi katıldı, 713 kişi konuşma yaptı. Parti yöneticileri de 92 saat bu konuşmaları dinleyerek notlarını aldı.

Gazete Duvar’den Nergis Demirkaya’nın haberine göre, 31 Mart’ta yapılacak seçimler için, “Yerel seçimlerden sonra ortaya çıkacak tablo yeni bir siyasi sonuç, iktidar aleyhine tablo yaratacak olursa hedefimize ulaşmış oluruz” diyen Salıcı, “sandıkta ittifak yapacağız” sözlerini de tekrarladı.

İktidar blokunun ittifaktan bahsettiğini, CHP’ye de bu şekilde bir yön çizmeye çalıştığını söyleyen Salıcı, “Kusura bakmasınlar siyasetin dili CHP’nin dili, onların bize dayatmaya çalıştığı dille şekillenmeyecek. Onlar yokken biz vardık. Biz bir siyasi partiyle ittifak yapmak istersek yaparız. Kimseden de icazet istemeyiz” dedi.

Sandıkta ittifak çerçevesinde AKP, MHP, HDP seçmenine gideceklerini söyleyen Salıcı, HDP seçmeninden oy istemenin “bölücülük” olarak nitelendirilmesine de tepki gösterdi. Salıcı, “AKP oyunu arttırmak için HDP seçmenine gittiğinde bu bölücülük olmuyor, CHP, HDP seçmenine gidip oyunu almak istediği zaman bu bölücülük oluyor. Hadi oradan bunu kimse yemez” dedi.

Salıcı’nın “küskün, kırgın” CHP seçmenine de mesajı vardı: “Eksiğimiz, yanlışlarımız olabilir. Ama biz seçmene küsmeyiz. Seçmen de kişilere küsebilir ama partilere küsülmez.”

Salıcı’nın ekonomik siyasi gelişmeler ve yerel seçim hazırlıkları kapsamında yaptıkları toplantılarla ilgili değerlendirmeleri özetle şöyle oldu:

‘KRİZLE GELDİLER DAHA AĞIR KRİZ YAŞATIYORLAR’

2001’deki ekonomik krizde siyasetin yeniden şekillenmesi ile iktidara gelenler topluma daha ağır bir ekonomik kriz yaşatıyor. Onlar iktidara geldiğinde ÜFE yüzde 31, şimdi yüzde 46 oldu. Bunu ‘dış mihraklar senaryosu’ ile ‘Biz yaptırım altındayız’ diyerek örtmeye çalışıyorlar. Biz de soruyoruz: Bu kadar köklü, kadim, gelenekleri olan bu kadar güçlü devlet başka bir devletin yaptırımlarına maruz kalacak hale nasıl düştü? Yaptırım deniyor ama ABD tarafından uygulanan doğrudan yaptırım yok.

Doğrudan yaptırım uygulanan ülkeler İran, Rusya. Şimdi Rusya’nın uluslararası piyasalardan borçlanırken ödediği kredi risk primi oranı 150-170 arası. Türkiye’de bu oran 400 üzeri, 500’e yaklaşmış. Neden Rusya doğrudan yaptırım altında iken biz bu kadar ağır etkileniyoruz. Yaşanan ekonomik tabloyu dış mihraklara bağlarsanız toplumda sadece sizin kanallarınızı izleyen ve sizin partinize oy verenleri belki ikna edebilirsiniz. Ama bu ülkede ticaret yapanları, konkordato ilan etmek zorunda kalan, işçi çıkarmak zorunda kalanları ikna edemezsiniz.

‘TERÖR ŞİMDİ MUTFAKTA’

Gittiğim her bölge toplantısında domates fiyatını sordum. Domatesin en ucuz olduğu yaz aylarında yaptığımız toplantılarda 4 liranın altında domates görmedim. İstanbul, Ankara’da bu rakam 7-8 liraya ulaştı. Bu sürede gelir artmadı. Enflasyon ağır bir noktaya geldi. Hükümet, Türkiye’nin bir güvenlik, terör sorunu var diyor. Biz onun çözülmesi için de katkı sunuyoruz, katkı sunmaya da devam edeceğiz. Ama öyle bir hale getirdiler ki terör şimdi mutfakta. Mutfaktaki terörü engelleyecek bir iş yapmadıkları gibi bunu körüklüyorlar. Bir şatafat dünyasında yaşıyorlar. Sarayları var, tekerlekleri olan sarayları var. Ama bizim insanımız gittikçe daha zor koşullarda yaşıyor. Bunun hesabının sorulacağı yer sandık. Önümüzde de yerel seçim var.

‘SEÇİM SONRASI KREDİLERİ KALMADI’

24 Haziran’ın üzerinden 4 ay geçti. Bir parti seçimlerden çıktıktan sonra toplum ona bir kredi açar. Ama öyle ağır bir ekonomik tablo yaşıyoruz ki ortada bir kredi kalmadı. 2001 krizinde hepimizin aklında kalan tablo Başbakanlık önünde yazar kasa atan vatandaştı. Kimse intihar etmedi, kimse kendini yakma girişiminde bulunmadı. Bugün hepsi var. Farkı şu, basın doğrudan iktidara bağlandığı için bunları duymuyoruz.

Böyle bir ortamda 11 bölge toplantısı yaptık. Toplantılara mevcut yöneticilerimiz, kurultay delegeleri, ilçe, kadın gençlik kolu başkanları, vekil, parti yöneticileri davet edildi. Eski yeni tüm kadrolarımızı davet ettik. Tamamının fikirlerine ihtiyaç duyuyoruz. Önümüzde kritik bir süreç var. Ağır da bir sorumluluk var. Onun için de Ali Topuz’un da Kemal Anadol’un da görüşünü almaya ihtiyacımız var. Sağ olsun tamamı geldi. Hem önerileri aldık hem de deneyimleri dinledik.

‘İÇERİDEKİ HİÇBİR TARTIŞMA AKP’YLE MÜCADELEDEN ÖNEMLİ DEĞİL’

Seçimler öncesinde bizde en çok konuşulan konulardan biri aday belirleme yöntemidir. Bu sadece CHP’de konuşulur ve onun için de kıymetlidir. Nezaket çerçevesinde partinin geçmişinden dersler çıkarılarak yapılması gerekenler dile getirildi. Tartışmaların sonunda “yerel seçimlerde partinin başarısını nasıl sağlarız” üzerinden görüşler oluştu. Çıkarılan sonuçlardan bir tanesi şu: Bizim aramızdaki hiçbir tartışma Adalet ve Kalkınma Partisi’nin ülkeyi getirmiş olduğu bu durumla mücadele etmekten daha önemli değil. Kısır tartışmalar içinde değil gelecek vizyonu üzerinden öneriler getirildi.

Şunu gördük: CHP uzun zamandır muhalefette. Türkiye’yi yerel ve genelde ciddi yönetecek diri kadroları var. Biz ülkeyi yönetmeye talibiz. Önümüzde yerel seçim var. Buna yerel seçimle başlayacağız.

‘HEDEF İKTİDAR ALEYHİNE SİYASİ SONUÇ ELDE ETMEK’

Bütçe kısıtlaması, müfettişler üzerinden yıldırma politikası gibi iktidarın baskısına rağmen hizmet üreten, imkansızlıklara rağmen özellikle büyük şehirlerde nefes alacak alanlar yaratmışız. CHP’ye genel seçimde oy vermeyenler yerelde tercih ediyor. Bunun nedenlerine de bakıp bunu topluma anlatarak bu süreci götüreceğiz. Hedefe şöyle bakıyoruz. Yerel seçimlerden sonra ortaya çıkacak tablo sonrası için siyasi sonuç yaratacak bir tablo olması durumunda biz hedeflerimize ulaşmış oluruz. Belediye sayımızın 10 artması değil siyasi sonuca gidecek yolun kapısını açması önemli. İktidarın aleyhine Türkiye’nin lehine bir siyasi sonuç üretecek bir çalışmanın içindeyiz.

‘İTTİFAK İÇİN KİMSEDEN İCAZET ALMAYIZ’

İttifak konusunu gündeme getiren iktidar bloku. Bizim tarafımızda ise ısrarla ittifak yok lafı var. Ama onlar bizi de ittifak yapacak, hatta kiminle ittifak yapacağımızı da belirleme gibi bir dil kullanıyorlar. Bu siyaseti belirleme çabası. Ama kusura bakmasınlar siyasetin dili, CHP’nin dili onların bize dayatmaya çalıştığı dille şekillenmeyecek. Onlar yokken biz vardık. Kusura bakmasınlar, biz bir siyasi partiyle ittifak yapmak istersek yaparız. Kimseden de icazet istemeyiz.

‘SANDIKTA SEÇMENLE İTTİFAK YAPACAĞIZ’

Biz baştan beri herhangi bir siyasi partiyle ittifak içinde değiliz ama sandıkta ittifak yapacağız diyoruz. Sandıkta kiminle ittifak yapacağız? Domatesi 7 liradan alıp bundan muzdarip olan Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy vermiş vatandaşla yapacağız. ‘CHP’yi tercih et, iktidara sarı kart göster’ diyeceğiz. MHP seçmenine ‘Bu ekonomik krizde iktidara destek veren MHP’nin sorumluluğu yok mu?’ diyeceğiz. HDP seçmenine de gideceğiz onun da oyunu isteyeceğiz.

‘AKP HDP SEÇMİNİNDEN OY İSTEYİNCE BÖLÜCÜLÜK OLMUYOR’

Biz HDP seçmeninin oyunu istersek bunun adı ‘bölücülük’ oluyor. İktidar bunu bu şekilde dillendirmeye çalışıyor. Ben soruyorum, bizim Diyarbakır’da cüzi bir oyumuz var. Orada iki parti var. Adalet ve Kalkınma Partisi oyunu artırmak için kime gidiyor? HDP seçmenine gidiyor. AKP, HDP seçmenine gittiğinde bu bölücülük olmuyor, CHP, HDP seçmenine gidip oyunu almak istediği zaman, 6 oklu CHP bunu istediği zaman bu ‘bölücülük’ oluyor. Hadi oradan bunu kimse yemez.

‘ADAYLAR İÇİN SANDIK DA KOYACAĞIZ, KAMUOYU YOKLAMASI DA YAPACAĞIZ’

 Aday belirleme yöntemine kategorik bakmıyoruz. Türkiye’nin her yerinde aynı yöntemle aday belirleme diye bir dünya yok. Bu konfeksiyon yapmak demektir. Biz terzilik yapacağız. İstanbul’un 38 ilçesinde yüzde 10 oy aldığımız, yüzde 70 oy aldığımız yer var. Hepsinde aynı yöntemi kullanırsanız doğru yapmış olmazsınız. Tüzüğümüzde yazan tüm yöntemleri kullanacağız. Sandık da koyacağız, kamuoyu yoklamaları da yapacağız. Merkezden belirlenen adaylar da olacak. Ama daha da öte bir şey yapıyoruz. Mutabakat arıyoruz. Bir yerde 3 aday varsa bu adaylar bir araya gelsin teke düşürülsün istiyoruz. Adaylıktan feragat edenler de destek olursa biz o kişiyi aday yapalım diyoruz. Bundan daha kıymetli yöntem yok. CHP şimdi bunu zorluyor. Biz yarışmayı bildiğimiz gibi mutabakat sağlamayı da biliyoruz.

‘MASA BAŞINDA ADAYIN SANDIKTA KARŞILIĞI YOK’

Masa başında aday belirlemenin sokakta karşılığı yok. Bizim adaylarımız birçok yerde partinin üzerinde oy alarak seçiliyor. İttifak sandıkta olur. Bu yeni bir yöntem değil yerel seçimler olduğundan beri bu böyle oluyor.

‘KİŞİLERE KÜSÜLEBİLİR, PARTİYE KÜSÜLMEZ’

İktidarın iddiası, hikayesi ile oy aldığı bir dönem vardı. Yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar olmayacak diyordu. Bu hikaye tamamen çöktü. Yolsuzluklar diz boyu. Yasaklarla ilgili söz söylemeye ihtiyaç yok. Kendi belediye başkanlarını neden görevden aldıklarını açıklamayacak ya da itiraf etmekten kaçınan bir siyasi parti ile karşı karşıyayız. Yoksulluk alıp başını gidiyor. Hikayesi bitmiş bir iktidar var. Eksiğimiz olabilir, yanlışlarımız olabilir. Ama biz seçmene küsmeyiz. Seçmen de kişilere küsebilir ama partilere küsülmez. CHP’nin çaba içinde olduğunu, bu hikayesi bitmiş iktidarın karşısında özgürlükçü bir hikayeyi, adaletin gerçekten tesis edildiği bir hikayeyi yazmaya çalıştığını kimse göz ardı edemez. Yurttaşlarımız kırgınlık yaşamış olabilirler. Bizim de onları anlamamız, yaşadıkları kızgınlık, kırgınlıkları nasıl gidereceğimizle ilgili çabaları yoğunlaştırmamız lazım.

Kaynak: Duvar