AKP'nin Alevi açılımının başlangıcında parti adına bu alandaki çalışmaları yürüten yazar Reha Çamuroğlu gelinen noktada AKP'nin son dört yıl için Alevilerden özür dilemesi gerektiğini söylüyor.

Reha Çamuroğlu, AK Parti ’nin ilk Alevi açılımının kilit ismiydi. 2007’de Tayyip Erdoğan’ın davetiyle AK Parti’ye katıldı, milletvekili seçildi. Hükümetin muharrem ayı iftarlarının ilkinde onun imzası vardı. Hızlı başladı ancak Erdoğan’ın Alevi açılımı konusundaki danışmanlığı sadece sekiz ay sürebildi.

AKP’den ayrıldıktan sonra hükümeti eleştiren Çamuroğlu, Suriye üzerinden yaşananlardan sonra AKP ile Alevilerin kopuşunun artık kategorik olduğunu düşünüyor.

Hürriyet Gazetesi'nden Cansu Çamlıbel'e konuşan Çamuroğlu'nun açıklamalarının bir bölümü şu şekilde:

2007’den beri kaç çalıştay, kaç muharrem ayı iftarı geçti. Hükümetin Alevi açılımı neden bir türlü gerçek olamıyor?

Alevi açılımının gerçekleşmemesinin önemli bir nedeni hükümetin uluslararası bağlantılarıdır. Hükümet, özellikle de Sayın Cumhurbaşkanımız, Sünni dünyanın liderliğini kendisine hedef edinmiş görünüyor. Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, politik kararlar alınırken göz önüne alınan unsurlar oldular. İran ve Suriye de negatif anlamda göz önüne alınan unsurlar. Cumhurbaşkanımız Alevi meselesine ulusal değil uluslararası bir mesele olarak bakıyor.

2014 Türkiye’si size göre nasıl bir ülke?

Gezi olayları sırasında Tayyip Erdoğan ‘Yüzde 50’yi evlerinde zor tutuyorum’ dedi. Birincisi, bu abartılı bir rakam. Oy kullanmayanlar da bu milletin bir parçasıysa Ak Parti’nin o dönemde aldığı oy yüzde 37-38’dir. O lafı etmek, ‘Diğer yüzde 50’yi benden saymıyorum’ demektir. Diğer yüzde 50 öteki ise değerli hocam Şerif Mardin’in 80’li yıllarda vurguladığı cümle aklıma gelir; ‘Bu gidişle Türkiye’de iki ulus olabilir’. Ben bugün Türkiye’de 3 ulus gözlemliyorum. Bir, Müslüman Kardeşler ulusu. Yeni Türkiye’nin öznesi olarak tasarladıkları ulus budur. İki, laik Türk ve Kürtler ve İslamcı olmayan Müslümanlardan oluşan bir ulus. Üç, Kürt ulusu.

Alevilerin hükümetin Suriye konusunda kullandığı dilden rahatsız olduğunu net biliyoruz. AK Parti’nin IŞİD konusundaki tavrı neden hiç inandırıcı gelmiyor sizlere?

Bugün Sayın Davutoğlu sık sık şunu tekrarlıyor; ‘Biz IŞİD’e hiç destek olmadık’. Twitter’ı şöyle bir incelediğinizde, Türkiye’de binlerce IŞİD sempatizanı olduğunu, bunların sempati duymakla kalmayıp çevreye ağır tehditler savurduklarını görürsünüz.

Bu insanların kişisel sempatisinin hükümetle ne ilgisi var?

Peki, hükümet niye seyrediyor bunu? Hükümet Twitter’da kendisine en küçük bir hakarete dava açmayı biliyor. Ama insanlara ağır tehditlerde bulunan IŞİD sempatizanlarına neden aynı yasal takibi uygulamıyor? IŞİD’den bahsedilirken neden çok dikkatli, kibarlığın kıyısında bir dil kullanılıyor? Acaba IŞİD karşıya alınırsa çok miktarda oy kaybedeceklerini mi düşünüyorlar?

IŞİD sempatizanlığı nedeniyle AK Parti seçmeni olan bir kitle olduğunu mu söylüyorsunuz?

Tabii ki var. Bunları devletimiz çok daha iyi biliyordur. Umarım o son uzun MGK’da suni gündemler yerine bu da konuşulmuştur. İnşallah! Bakın, Alevilere yedi yıl sonra bugün cemevlerinin ibadethane olarak tanınacağından bahsetmek, gelin sizi altın kafese koyalım demektir.

Bu kadar uzun zamandır beklediğiniz bir adım neden şimdi altın kafes olsun?

Son 7 yılda Alevilerin çocuklarına ‘terörist’ denildi. Berkin, Ali İsmail, Abdullah Cömert... Hepsine terörist denildi. Reyhanlı’da ölen 53 kişi için ’53 Sünni vatandaşımız şehit oldu’ denildi. Soma’da maden kazası oldu, ‘Oraya Aleviler gönderildi’ denildi. Alevilere bindirilmiş kıta muamelesi yapıldı. Suriye olaylarıyla birlikte Alevilere hakaret edilmeye başlandı bu ülkede. ‘Adalete Aleviler hâkim, TSK’da Aleviler hâkim’ masallarını bir kenara bırakalım. 81 ilden bir tanesinde Alevi bir valinin olmadığı bir ülkede bu masalları dinledik biz. Baştan aşağı inkârcı bir dil var. Bunların üstüne ‘Biz cemevi hakkını verelim, bakın ne güzel’ deme hakkınız yok sizin.

Hükümetin bugün Alevilerin gönlünü bir nebze olsun ısıtmak için ne yapması gerekir?

Sayın Davutoğlu demokratik bir ‘U’ dönüşünü yapacaksa şu son 4 senenin özrünü dilemelidir önce. O zaman konuşma zemini doğduğuna inanırım. ‘Bir daha biz bu ayrımcılığı yapmayacağız’ deyin. 80 yıl önce olan Dersim için ‘Hadi CHP özür dilesin’ demek kolay. Baştan aşağı inkârcı bir dil var. Sonra da ‘Hepimiz kardeşiz, ne güzel şimdi müzeye de bedava gireceksiniz’. Başbakan Hacıbektaş’a geliyor ve söylediği laf bu. Dalga mı geçiyorsunuz, başka bir laf bulamadınız mı? Dersim’de ne söyleyeceksiniz merak ediyorum. Burada artık soru şu; 2014 yılından sonra Türkiye Hayrettin Karaman fetvalarıyla yönetilebilir mi? AK Parti ile Alevilerin kopuşu bu saatten sonra kategoriktir. Siyasi olarak artık rakiptirler. Çünkü AK Parti, Alevileri böyle tanımlamıştır.