Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 'çözüm süreci' ile gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Milliyet'e konuşan Akdoğan, KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok'un "silah bırakma" konusuna ilişkin yaptığı açıklamalara da yanıt verdi.

Akdoğan'ın Milliyet'ten Serpil Çevikcan'a yaptığı açıklamadan bazı başlıklar şöyle:  

YİNE "KAMU DÜZENİ" VURGUSU

Süreçte ağırlık verecekleri iki parametre olduğunu söyleyen Yalçın Akdoğan, hükümet yetkililerinin ve kendisinin de daha önceki açıklamalarında dillendirdiği 'kamu düzeni' vurgusunu yineleyerek şöyle konuştu: "Birincisi, bölgedeki tüm sivil toplum örgütlerinin, kanaat önderlerinin, parti ve örgütlü yapıların daha fazla muhatap haline getirilmesidir. İkincisi, bölge halkının, örgütün baskısı altında bırakılmaması ve süreci kırılgan hale getiren illegal eylemlere geçit verilmemesi için kamu düzeni konusunda ilave tedbirler ve daha etkin bir politika izlenmesidir. Sonuçta tren tekrar rayına oturmuştur. Hızını; samimi şekilde yol yürüme iradesine sahip olmaları ve demokratik çözüme inanmaları belirleyecektir. Temel zemin, eylemsizliğin hayata geçmesi ve kamu düzenine meydan okuyan illegaliteye son verilmesidir."

"2013 NEVRUZ ÇİZGİSİNE DÖNÜLMELİ"

Açıklamalarında sık sık Kandil'i işaret ederek KCK Yürütme Konseyi kadrosuna seslenen Akdoğan, KCK'nin "işi yokuşa sürdüğünü" savunarak, "Kandil, yeniden 2013 Nevruz çizgisine, ruhuna dönmelidir," dedi.

"YENİ DÖNEMDE YAŞANANLARDAN DERS ÇIKARILMALI"

"Geçmişi olan kronik sorunların çözümünde serinkanlılığı ve sağduyuyu elden bırakmadan meselelere yaklaşmak, duygusal ve tepkisel çıkışlardan kaçınmak gerekir," diyerek sürecin devamına ilişkin ümidini dile getiren Yalçın Akdoğan, "Akşamdan sabaha çözülemeyecek olan meselelerde harici veya dahili dinamiklerle önümüze çıkan sorunlarda diyalog zeminini kaybetmemek değerli bir kazanımdır. Yeni dönemde yaşananlardan da dersler çıkarmak gerekiyor," dedi.

SABRİ OK'UN "SİLAHSIZLANMA" AÇIKLAMASINA YANIT

Akdoğan, KCK Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok'un, geçtiğimiz günlerde ANF'ye yaptığı değerlendirmede dile getirdiği, "Biz sömürgeciliğe, zorbalığa karşı nasıl silahlandığımızı ve bunun ne büyük zorluklarla gerçekleştiğini çok iyi bilen bir hareketiz. Çıkış gerekçemiz ortada dururken böyle bir silahsızlanma mümkün olamaz ve gerçeğimize aykırıdır” şeklindeki sözlerine de yanıt verdi, şunları söyledi:

"Bu çok sorunlu, zamanın gerisinde kalmış, anakronik bir okuma. Başlangıçtaki gerekçeler, başlangıçtaki hedefler, başlangıçtaki yöntemler... Acaba bunlardan hangisi bugün söz konusu? Örgüt 30 yılda defalarca hedef değiştirmiştir, yöntem ve strateji değiştirmiştir, siyasi-sosyal şartlar ve toplumsal gerçeklik değişmiştir. Hâlâ ilk günkü kafa yapısıyla konuşmak anakronik bir durumdur. Gelinen noktada hâlâ silahı, terörü, öldürmeyi gerekli gibi görenler habis ve hastalıklı bir zihniyeti yansıtırlar. Öldürmenin gerekçesi olamaz.

Devletin yaptıkları ve yapmadıkları hep tartışma konusu olmuştur. Devlet de o günkü devlet değildir. Ne o gün devlet adına yapılan yanlışlar bugün yapılmaktadır ne de devlet hak ve özgürlükler bağlamında yapılması gerekenleri yapmayan bir siyasi tutuma sahiptir. Bu kadar sığ yaklaşımlar ve boş konuşmalar artık bırakılmalıdır. Silah-siyaset sarkacında silaha tutunmaya çalışan anlayışın gerekçesi, mazereti, bahanesi olamaz. Silahı ve terörü kutsayan söylemlerin tekrar edilmesi, siyaseti öne çıkaran İmralı'yı anlamsızlaştırdığı gibi, çözüm sürecini ve sonrasında yaşanacak normalleşmeyi de zorlaştırmakta, zihin dünyasının buna hazır olmadığı gibi bir fotoğraf ortaya koymaktadır."

Sabri Ok'un ilgili değerlendirmelerine gitmek için tıklayınız.

Akdoğan'ın Milliyet'e verdiği söyleşinin tamamına gitmek için
tıklayınız.