Akademisyenler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tutum ve davranışlarının serbest ve adil seçim ilkelerini ihlal ettiğini belirterek anayasal kurumlara çağrı yaptı.

76 akademisyenin imzaladığı metne farklı meslek gruplarında 48 isim de destek verdi. Siyasi partilere, medyaya, anayasal kurumlara ve hükümete çağrı yaptılar.

"7 Haziran 2015 milletvekili genel seçimleri demokratik standartlara uygun, serbest ve adil seçimler olacak mı?" sorusuyla başlayan çağrı metinde şu ifadelere yer verildi:

"Anayasanın amir hükmü gereği tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanının son haftalarda muhalefet partileri aleyhinde bir seçim kampanyası başlatması ve seçim güvenliğini tehdit eden şiddet eylemlerine karşı hükümetin etkili önlemler almaması, bu konuda kamuoyunda olumsuz bir kanaatin yerleşmesine neden olmuştur.

Cumhurbaşkanının, aşağıda sıraladığımız tutum ve davranışlarının serbest ve adil seçim ilkelerini ihlal ettiğini, hükümetin seçim güvenliğini sağlamak bakımından üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini görüyor, bu ihlal ve sorumsuzluğun, yüzyılı aşkın süredir bu topraklarda yeşertmeye çalıştığımız çoğulcu-özgürlükçü demokrasiye onarılmaz bir zarar vereceğinden derin bir endişe duyuyoruz.

Cumhurbaşkanının söz konusu tutum ve davranışları şöyle sıralandı:

Konuşmaların içeriği: Cumhurbaşkanı’nın açılışlar vesilesiyle yaptığı konuşmalar, içerik olarak seçim konuşması olup, seçimlerin sonucuna etki etmektedir. Kaldı ki, kendisinin iradesi de bu yöndedir.

Eleştirilerin hedefi: YSK'nın konuya ilişkin kararına karşı oy yazısı kaleme alan iki üyenin ifade ettiği üzere, Cumhurbaşkanı, “Bazı siyasi parti ve kişileri doğrudan hedef alan söylem ve eleştirilerde bulunmaktadır” Gerçekten de, eleştirileri yalnızca muhalefet partilerine yöneliktir.

İfade özgürlüğü değil, tarafsızlık sorunu: Cumhurbaşkanı’nın toplu açılış yapma, halka hitap etme ve ifade özgürlüğünü kullanmasının önünde herhangi bir sınır bulunmadığı ne kadar açık ise; bu ve benzeri toplantılardaki konuşmalarında tarafsız olması gereği de o derece açık ve tartışma dışıdır.

"Milletin tarafı" olma iddiası: "Tarafsız olmayacağımı, farklı bir Cumhurbaşkanı olacağımı seçim öncesinde de zaten söylemiştim” diyen Cumhurbaşkanı, Anayasa madde 103 gereği, “Üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim” diyerek göreve başlıyor. Tarafsızlık, Anayasanın amir hükmü olmanın ötesinde, aynı zamanda bir namus ve şeref ölçütü olarak düzenleniyor.

Seçim sonuçlarını etkileme: Cumhurbaşkanının muhalefet partilerini eleştirmek üzere bir seçim kampanyası başlatması, anayasal yetkilerin aşılmasının çok ötesine geçmiş olup, seçimlere gölge düşürmektedir.

Başkanlık rejimi için oy istemi: Cumhurbaşkanı, "Başkanlık için 400 milletvekili verin" diyerek oy istemekte, ancak parti ismi zikretmediğini savunmaktadır. Oysa, AKP dışında hiçbir partinin seçim beyannamesinde başkanlık rejimi taahhüdü veya hedefi yer almamaktadır.

Devlet olanaklarını kullanma:
Üstelik Cumhurbaşkanı, eski partisi lehine ve diğer partiler aleyhine bu seçim propagandasını, devlet olanaklarını ve görevlilerini kullanarak yapmaktadır. Bu durum, yalnızca tarafsızlık üzerine içilen andın bozulması değil, aynı zamanda hukuksal ve etik ilkelerin de ihlali demektir.

Haberin tamamı: Akademisyenler: Cumhurbaşkanı Seçimlere Gölge Düşürüyor