HDP Sözcüsü Osman Baydemir, Avrupa Komisyonu Genel Sekreteri Thorbjørn Jagland’ın tutuklu milletvekilleriyle ilgili başvuruları AİHM’in ele alabileceği yönündeki açıklamasına ilişkin olarak, "İç hukuk yolları tüketilmiştir, elverişsizdir. Kişi güvenliği, ifade özgürlüğü, haklar ve özgürlükler, seçme ve seçilme hakkı bariz bir şeklide ihlal ediliyor. Öncelikli olarak dokunulmazlığının kaldırılmış olmasının sözleşmeye aykırılığını tespit etmesini bekliyoruz" dedi.

Meclis’te düzenlediği basın toplantısında konuşan Baydemir, TRT’nin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için kullandığı “HDP eski Eş Genel Başkanı” ifadesine de tepki gösterdi.
Baydemir şöyle konuştu: 

Bugün milletvekillerimizin, eşbaşkanlarımız ifade özgürlüğünün bedelini ödemektedir. Bu konuda, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjørn Jagland’ın tutuklu gazeteci ve milletvekillerinin başvurularının Anayasa Mahkemesi kararını doğrudan ele alabilecekleri konusundaki açıklamasına partim adına değineceğim. 

Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin tarafıdır. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin yargılama yetkisini tanıyan bir ülkedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) yargılama yetkisini tanımasının kararı bu parlamentoda alınmıştır.

AİHM’in her maddesi Anayasa maddesi hükmündedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin her bir hükmü de anayasa içtihadı hükmündedir. 

Bizim Anayasa Mahkemesi’ne iki temel başvurumuz oldu, biri dokunulmazlığın kaldırılmasına ilişkin başvuru. Diğeri 4 Kasım darbesiyle tutuklanan 10 milletvekilimiz için yaptığımız başvuru. Her iki başvuru Anayasa Mahkemesi’nde bugüne kadar sonuçlandırılmadı. Anayasa Mahkemesi’nin kendisi yaptığımız başvuru özelinde bir içtihada sahiptir. Balbay kararı ve Haberal kararı var. Bu iki karar Anayasa maddesi hükmündedir. Anayasa Mahkemesi 4 Kasım’dan bugüne değin kararına sahip çıkmamaktadır. 

"90’LI YILLARI YAŞIYORUZ"  

Meslek hayatım ve insan hakları hareketi içinde bulunduğum dönem içinde, eş genel başkanım Demirtaş’la birlikte çalıştığımız zaman içinde de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yüzlerce, binlerce başvuru götürdük. O dönemin reel durumu iç hukuk yollarının elverişsizliğinden dolayı AİHM başvuruları hemen kabul ediyordu.

Çünkü iç hukuk işlemiyordu. Ama ondan sonra iç hukuk yollarının tüketilmesi için mekanizmalar oluşturuldu ve o mekanizmalardan biri de Anayasa Mahkemesi’nin kendisiydi. Dolayısıyla iç hukuk yollarının işlevsizliği konusunda 90’lı yılları yaşıyoruz. İktidar yargı mekanizmasının etkin işleyişini önlemektedir, işlemesine izin vermemektedir. 

Dolayısıyla karar vermesi gereken mekanizma AİHM’dir. AİHM bu dosyalar özelindeki hukuksuzluğu çok açık bir şekilde görmektedir. AİHM’e çağrıda bulunuyorum; iç hukuk yolları tüketilmiştir, elverişsizdir. Kişi güvenliği, ifade özgürlüğü, haklar ve özgürlükler, seçme ve seçilme hakkı bariz bir şeklide ihlal ediliyor. Öncelikli olarak dokunulmazlığının kaldırılmış olmasının sözleşmeye aykırılığını tespit etmesini bekliyoruz. 

TRT’DEKİ "ESKİ EŞ GENEL BAŞKAN" İFADESİ

Eş Genel Başkanımız Demirtaş’ın bir fotoğrafını paylaşmak istiyorum. Dün akşam TRT 1’de yayınlanan programda eş genel başkanımız için “HDP eski genel başkanı” ifadesi kullanıldı.
TRT Genel Müdürü’ne çağrı yapıyorum; bu sehven bir hataysa derhal düzeltin ve özür dileyin. Değilse ve düzeltmeyeceksiniz başka bir kampanyanın yürütücüsüsünüz. Biz de hukuki olarak her türlü çabayı ortaya koyacağız. 

Demirtaş ve Yüksekdağ eş genel başkanlarımızdır, milletin iradesiyle geldiler, milletin iradesiyle giderler. 

BOZDAĞ'IN ALMANYA MİTİNGİNİN ENGELLENMESİ 

Siyasetçi  dilediği yerde dilediği fikrini ifade edebilmelidir. Fikrinden dolayı engellenmemeli, yasaklanmamalı, ötekileştirilmemelidir. Ben sorarım; bizler fikrimizi özgürce ifade edebiliyor muyuz? Bu ülkede fikirlerini ifade edenlerin başına ne geliyor. Tüm siyasetçiler bu ülkede ve dünyanın her yerinde sevenleriyle kitlesiyle buluşmalıdır. Siz kendi ülkenizde, bunu kendi insanlarınıza vermeseniz eleştirileriniz havada kalır. Kimse sizi ciddiye almaz. Ben empati kurmalarını diliyorum ama bunu da iç siyaset malzemesi, referandum malzemesi olarak kullanacaklar. Yazıktır, günahtır. 

"CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN'IN GELECEĞİ HAYIR'DA"

Hayır demek birlikte kazanmak demektir. Hayır’da buluşmak, herkesin kazanması demektir. Cumhurbaşkanı, başbakan ve bütün muhalefetin aydınlık geleceği hayır’dadır. Ötesinin geri dönüşü yoktur. Hayır, yeni bir başlangıca fırsat sunacaktır. Yeni bir başlangıca ihtiyaç var. Konsensüsle maya olacak bir toplumsal sözleşme imkanıdır hayır. Bu propaganda tutmayacaktır.