Diyarbakır'ın merkez Kayapınar İlçesi'nde dün sabah saatlerinde polisin bir eve düzenlediği baskında HPG'li oldukları belirtilen 2 kişinin sokak ortasında infaz edildiği şeklindeki görgü tanıklarının verdiği bilgiler aileler tarafından da doğrulandı. Cenazeleri teşhis etmek için Malatya'ya giden Mekin Kar ve Agit Altan'ın ağabeyleri, kardeşlerinin kafalarında birer kurşun izi olduğunu belirterek, "Çatışmada vuruldular, balkondan atladıkları için öldüler" gibi resmi açıklamaların yalan olduğunu söylediler.

“HER İKİSİ DE BAŞINDAN BİRER KURŞUNLA VURULMUŞ’

Söz konusu olayda yaşamını yitiren Mekin Kar'ın Diyarbakır'dan gelen ailesi ile Agit Altan'ın Batman'dan gelen ailesi TEM polisleri nezaretinde Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne giderek çocuklarının cenazelerini teşhis etti. Teşhis işleminin ardından dışarı çıkan Mekin Kar'ın ağabeyi Nesip Kar, kardeşinin infaz edildiğini söyledi. Kar, "Kafasında tek bir kurşun izi vardı. Bize cenazeyi göğüs kısmına kadar gösterdiler. Polis ve Valiliğin yaptığı balkondan atladıkları için öldüler açıklaması tamamen yalandır. Kesinlikle aşağıda onları infaz ettikten sonra apartmanı tarayıp çatışma süsü vermişler" diye konuştu. Geçtiğimiz haftalarda gözaltına alındığını belirten ağabey Kar, "Geçtiğimiz haftalarda polis beni gözaltına aldı. Bana 'senin kardeşini gördüğümüz yerde öldüreceğiz' dediler. Ve en sonda infaz ettiler" diyerek bunun bir vahşet olduğunu kaydetti.

Batman'dan Malatya'ya gelen Agit Altan'ın ağabeyi Şakir Altan ise, kardeşinin sadece kafasının kendilerine gösterildiğini her iki gözünün çıkarılmış olduğunu kaydederek, "Her iki gözü çıkarılmıştı. Gözleri yoktu. Kafasında tek bir kurşun izi vardı. Kesinlikle Valiliğin kamuoyuna yaptığı açıklamanın tamamı yalandır. Bunlar infaz edilmiş" diyerek tepki gösterdi.

GÖRGÜ TANIĞI DA ‘POLİSLER İKİ KİŞİNİN KAFASINA KURŞUN SIKTI’ DEMİŞTİ

Dicle Haber Ajansı (DİHA) editörü Abdurrahman Gök’e konuşan görgü tanığı C.O. 2 kişinin infaz edildiğini söylemişti. C.O., “Ellerinde bir bıçak bile yoktu ama bir süre başlarında beklemeye başlayan polisler daha sonra 'ellerinde bomba var' yalanında bulunarak 'sıkın kafasına' demeye başladılar. O esnada da polisler 2 kişinin kafasına kurşun sıkarak infaz ettiler. Olaya baştan sonuna kadar tanıklık ettim" demişti.

AHMET TÜRK: BİR HALK BOMBALANIRKEN KARDEŞLİK NASIL OLACAK?

DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, Uludere Katliamı ve Diyarbakır'da 2 HPG'linin infaz edildiği iddiasına ilişkin basın toplantısı düzenledi. DTK Eş Başkan Aysel Tuğluk ile BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık’ın da katıldığı toplantıda Ahmet Türk, yeni yılda da siyaset mantığının değişmediğini ve katliam politikalarının yürürlükte olduğunu söyledi.

‘BU SOYKIRIMDIR’

"Eğer bu süreci doğru okuyamazsak, büyük felaketlerin, büyük acıların yaşandığı bir yıl olarak geride bırakabiliriz" uyarısında bulunan Türk "Bu katliamı tarif etmek mümkün değildir. Bu katliamı soykırım olarak değerlendirmek bence hiç de yanlış değildir" dedi.

Türk şöyle konuştu: "Çünkü soykırımı tarif ettiğiniz zaman, masum insanların hedef alındığı, uçaklarla, kimyasal silahlarla, bombalarla yapılan bir katliamı farklı türlü değerlendirmek mümkün olmayacaktır. Bir anne oğlunun cenazesinin tanıyamıyor, ayakkabısına sarılıyor. Bu vahşetin bu şekilde devam etmesi Türkiye'de birlikte yaşama umutlarını ortadan kaldıran bir süreç olarak değerlendiriyoruz. Çünkü bir güven ortamı oluşmadı, barışçıl bir sürecin kardeşleşmeyi gerçekleştirecek bir inancı ortadan kaldırıldığı bir süreç olarak görmek gerek."

‘GÖZDAĞI VERİLMEK İSTENİYOR’

Diyarbakır'da 2 gerillanın infaz edildiği iddialarını da değerlendiren Türk, Uludere Katliamı ve 2 HPG'li olayının aynı düşünülmesi gerektiğini belirterek, "Bunları yan yana getirdiğiniz zaman. Kürt halkını bir bütün olarak hedef haline getirildiği ve Kürt halkına bir gözdağı verilmek istendiği, terbiye edilmek istendiğinin bir ifadesidir" dedi.

Ahmet Türk, şunları söyledi: "Bu katliamdan sonra, gerçekten her insanın yeniden düşünmesini gerektiren bir görüntü olarak belleklerde, hafızalarda kalması lazım, bir annenin evladınınn tek ayakkabısı elinde kalıyor. Oğlunu gömmek için cesedini bulamıyor, parçalanmış vücutları, cesetleri nasıl taşıyacağını, kim olduğunu bilmeyen bir anneyi düşünün. Ama tanıdığı bir tek ayakkabı. Kendi çocuğunun ölüsünü cesedinden değil, bir tek ayakkabısından tanıyor anne."

Diyarbakır'da dün düzenlenen operasyonda 2 PKK'linin ölü ele geçirilmesine tepki gösteren Ahmet Türk, "İster gerilla olsun, isterse başka türlü. Bunların etkisiz hale getirilmesi, yakalanması mümkündü" dedi. Eşofmanlarıyla, çıplak ayakla kendilerini apartmandan attıklarını söyleyen Ahmet Türk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Orada olayın şahidi olan bir şahıs şöyle diyor; 'iki genç apartmandan atladı, çıplak ayaklı, eşofmanlı ve atladıktan sonra etrafını saran polisler tarafından infaz edildi' diyor. Şimdi bunları yan yana getirdiğimiz zaman, Kürt halkının bir bütün olarak hedef haline getirildiğinin, Kürt halkına bir gözdağı verilmek istendiğinin, terbiye edilmek istendiğinin bir ifadesidir."

1938 Dersim olayında da devletin politikasının dize getirmek, terbiye etmek ve susturmak politikası olduğunu dile getiren Türk, "O günden bugüne siyasetin Kürtlere bakışı değişmediğini görüyoruz. Oysaki bir halkın kendini ifade edebilmesi, özgür, eşit bir yaşama kavuşması için verilen mücadeleyi susturmanın artık bu yöntemlerle mümkün olmayacağını yöneticilerin, devletin, hükümetin bunu görmesi lazım" dedi.

‘BİR HALK BOMBALANIRKEN KARDEŞLİK NASIL SAĞLANIR’

Başbakan Tayip Erdoğan'ın yeni yıl ile ilgili "2012 yılı kardeşlik yılı olacaktır" şeklindeki vurgusuna dikkat çeken Türk, "Sormak lazım Sayın Başbakan. Siz bir halkın evlatlarını bombalarla, uçaklarla bombalarken nasıl kardeşliği sağlayabilirsiniz? Bugün bu fikir ve düşüncelerini ortaya koyduğu için özgür demokratik bir geleceği düşlediği için 5 bin insanı fikir ve düşüncelerinden dolayı cezaevlerine attığınızda kardeşliği nasıl sağlarsınız. Yine bir halkın halk olarak kabul edilmesi gereken hukuku taleplerin görmemezlikten gelirseniz, tek millet, tek dil anlayışı ile kardeşliği nasıl geliştirirsiniz" diye sordu.

Kardeşliğin bir hukukunun olması gerektiğini ifade eden Türk, "Eğer gerçekten bir kardeşlik isteniyorsa önce bir kardeşlik hukuku ortaya konulması gerek. Kardeşlik, kardeşinin hakkını hukukunu tanımakla başlar" diye konuştu.

‘AYNI ACILARI BUGÜN DE YAŞIYORUZ’

Yaşanan sürecin tehlikeli bir süreç olduğunu dile getiren Türk, "Herkesin bu süreçte yeniden düşünmesi gerektiğine inanıyoruz. 1990'lı yıllarda yaşadığımız acıları unutmadık, bugün aynı acıların yaşandığını görüyoruz. Bu tehlikeli bir oyundur. Bu halklar arasında kin ve nefret duygusuna neden olabilir. Bir an önce ortak akıl ortaya konulması lazım. 1980'leri, 1990'ları yaşadık zindanları yaşadık, bu halk büyük bedeller ödedi, büyük acılar yaşandı. Ama Kürt halkı taleplerinden vazgeçmedi. Hiçbir zaman da vazgeçmeyecektir. Çünkü halk özgürleşmek istiyor. Özgürlüğüne sevdalıdır. Bu sevdadan asla vazgeçmeyecektir. Vazgeçirilemez de. Özgürlük olmayınca yaşamanın da bir anlamı yok. Kürtlerin geldiği nokta, ya özgür bir gelecek ya da tekçi ırkçı mantığa karşı direnmektir" dedi.

Türk, "DTK olarak bu sindirme, susturma, yok etme politikaları karşısında halkımızla birlikte yaşanan zulme karşı özgürlük için direnerek mücadelemizi sürdüreceğiz" şeklinde konuştu.

Yaşanan katliam karşısında medyanın sessiz kaldığını da ifade eden Türk, "İcranın başında kimse sorumluluk onlarındır. Halk emri veren icraatı yapandan hesabı sorar. 12 saat geçmesine rağmen medya suskunluk içindeydi. 35 insanımız yaşamını yitirmiş hala bir iddia şeklinde geçti. Bu yaşanan katliam karşısında medya insanlık ve hukuk adına görevini yapmadı. Zulme karşı sorumluluğu olan medya bu görevini yerine getirmedi. Halkın buna büyük tepkisi var. Bunu doğru okumak gerek" dedi.

'TEHLİKELİ OYUN'

Geçmiş yıllarda yaşanan acıları unutmadıklarını, herkesin bu süreçte yeniden düşünmesi gerektiğine inandıklarını belirten Ahmet Türk, "Bugün Türkiye'nin 1993 sürecine döndüğünü görüyoruz. Bu tehlikeli bir oyundur. Bu oyun gerçekten halklarımızı mutsuz edecektir" dedi.

‘SORUŞTURMA BİR OYUN’

Uludere katliamı ile ilgili başlatılan soruşturmaya ilişkin basın mensuplarının sorusunu yanıtlayan Türk, "Vahşetten sonra bakın araştırıyoruz, suskun kalmadık şeklinde kamuoyunu yanıltmaya, tepkileri azaltmaya dönük bir oyun olarak değerlendiriyoruz. Çünkü biz bunları çok yaşadık. Çok gördük. Geçmişte de çok acılı olaylar yaşandı ve sözde savcılar araştırıyor ama sonuç olarak devleti aklamaya yönelik bir siyaset olarak değerlendiriyoruz" ifadesinde bulundu.

'KILIÇDAROĞLU'NUN ZİYARETİ ÖNEMLİ'

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, Uludere'ye gitmesi ve taziye dileklerinde bulunmasını da değerlendiren Ahmet Türk, Kılıçdaroğlu halkın acılarını paylaşmak için bölgeye gittiğini söyledi. Halkın Kılıçdaroğlu ile buluşmayı önemsediğine işaret edene Türk, Kılıçdaroğlu'nun sürece yapacağı katkının da merak edildiğini belirtti.

'NAİM ŞAHİN MUHTARLIK YAPACAK EHLİYETE SAHİP DEĞİL’

Basın mensuplarının İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in istifası tartışmalarını sorması üzerine Türk, "İçişleri Bakanı'nı tüm Türkiye tanıyor ve aslında bu ülkede değil bakanlık, bu ülkede muhtarlık yapacak ehliyete sahip değil. Meseleyi sadece İçişleri Bakanı'na yükleyip kimse kendini aklamasın. Bu ortak bir karar ve ortak bir sorumluluktur. İçişleri Bakanı bu göreve verildiğinde kapasitesinin ne olduğunu, bu devlet de bu hükümet de çok iyi biliyordu. İçişleri Bakanı ile değil devletin mantığıyla uğraşmak gerekir" yanıtını verdi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "Kürtlerin bütün anayasal ve kültürel hakları verilecek" şeklinde açıklamasını da değerlendiren Türk, "Umuda yolculuk yapıyoruz. Umudumuzu kaybetmek istemiyoruz. Halk artık o kadar çok şey işitti ve yaşadı ki, bu sözle tatmin olmayacak. Bu halk somut adımlar istiyor" dedi. (ajanslar)