Yerine kayyım atanan Mardin’in DBP’li eski Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, HDP'nin 'Adalet Yürüyüşü'ne katılıp katılmayacağını, CHP'nin HDP'nin katılımına dair “çekingenliğini” ve AKP'nin bu yürüyüşe karşı gösterdiği tutumu değerlendirdi. 

“Birileri bunu kullanarak, bazı kesimleri adalet yürüyüşünün dışında tutmaya gayret ediyor” diyen Türk, “AKP, bizim destek açıklamamızı hemen karşı propagandaya çevirdi bile” ifadesini kullandı. 

'Adalet Yürüyüşü'ne sağlığının el verdiği ölçüde katılacağını açıklayan Mardin’in DBP’li eski Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'ün Gazete Duvar'da İrfan Aktan'a verdiği söyleşinin bir bölümü şöyle: 

Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü’ne katılmanızın, yürüyüşün seyrini etkileyeceği anlaşılıyor. Kürt hareketi içinde bu yürüyüşe herkes aynı nazardan mı bakıyor?

Elbette biz bu yürüyüşü önemli ve değerli buluyoruz. Halkla buluşmayı esas alması ve adalet arayışının halkla beraber dünya kamuoyuna yansıtılması önemlidir. Fakat biz 80 milyon insanın kendisini bu yürüyüşün sahibi olarak algılayabilmesini gerekli görüyoruz. Bu ülkede en fazla adaletsizliğe Kürtler uğruyor. Kürtler adalet için çaba gösteriyor. 

Fakat Kürtlerle yan yana olmaktan çekinmek, ister istemez bir tartışmanın kapısını açıyor. 

AKP de Kürtlerin katılımı söz konusu olduğunda tehditvari bazı açıklamalar yapıyor. Bu da Kılıçdaroğlu’nu ürkütmeye, katılımı azaltmaya yönelik bir hamledir. Ama artık bunu aşmamız lâzım. Adalet isteniyorsa, adalet isteyen herkesin bu yürüyüşü sahiplenmesi, buna katılması gerek. 

Ne sadece Enis Berberoğlu ne de sadece Selahattin Demirtaş bu adaletsizliğe uğradı. Gazeteciler, evinde uyurken panzer ezmesi sonucu çocukları öldürülenler, hukuksuzluğun her türünü yaşayan sayısız insan var. Toplumun büyük bir kesiminin adaletsizliğe uğradığı bir ülkede, yürüyüşü de herkese mal etmek, kucaklayıcı olmak lâzım

Siz CHP’nin, Kürtlerin katılımına ilişkin çekingenliğini neye dayandırıyorsunuz?

Evet, bir çekingenlik söz konusu. Sanki Kürtlerle yan yana gelmek, yürüyüşe gölge düşürecekmiş gibi bir mantıkla meseleye yaklaşan, “Kürtlere mesafeli duralım” gibi bir anlayışla hareket edenler var. Oysa Kürtler hep barışı, kardeşliği, adaleti savundu.

Böyle bir yürüyüşte bizlerin, Alevilerin, işçilerin, ezilenlerin, hukuksuzluğa karşı duranların, adalet isteyen herkesin ev sahibi gibi olabilmesi lâzım. Elbette farklı flamalarla, bayraklarla filan katılmanın hiç anlamı yok. Bu bir adalet yürüyüşüyse, sadece onun mesajını vermek yeterli. Kürtler, Adalet Yürüyüşü’nün veyahut Türkiye’deki demokratikleşme hamlelerinin dışında tutulmak isteniyor. İktidar, Kürtleri terörist göstererek, bu söylemi kullanarak CHP’yi de frenlemeye çalışıyor.

‘YÜRÜYÜŞE 1 TEMMUZ’DAN SONRA KATILACAĞIM’

Bu nasıl aşılacak?

Bunu yapacak olan sosyal demokratlardır, sosyalistlerdir, vicdan sahibi insanlardır, demokratik Türkiye isteyen herkestir.

Kürt hareketi içinde sizin Adalet Yürüyüşü’ne katılmanızı doğru bulmayanlar var mı?

Hayır, öyle bir şey yok. Ama keşke Kılıçdaroğlu dokunulmazlıklar gündeme geldiğinde bu tavrı ortaya koysaydı. Keza HDP milletvekilleri tutuklandıklarında da bu tepkiyi gösterseydi keşke. Sonuçta o da bir adaletsizlik değil miydi? Niye suskun kaldı? Ama yine de “olsun”, geç de olsa halkla bütünleşmek, adalet talebini halka taşımak önemlidir diyoruz.

Yürüyüşe ne zaman katılacaksınız peki?

Sanırım 1 Temmuz’dan sonra arkadaşlarımla bir araya geleceğiz ve ondan sonra bir grup olarak gidip Kılıçdaroğlu’nu ziyaret edeceğiz. Bu yürüyüşte, yanında olduğumuzu ifade edeceğiz.

‘TÜRKLER VE KÜRTLER BİRBİRİNİ EN FAZLA ANLAYACAK HALKLARDIR’

Siz de yürüyecek misiniz?

Elbette biraz yürüyeceğiz ama sağlığım müsait olmadığı için çok fazla yürüme şansım yok. Keşke sağlığım elverseydi.