Türkiye Partisi Lideri Abdüllatif Şener, "Siyasete Ak Parti'de neden devam etmediği" yönündeki soruya verdiği yanıtta "Eğer ayakta kalmak, güç sahibi olmak haklılığı, zayıf düşmek veya yok olmak haksızlığı gösteriyor olsaydı Yezid'i haklı, Hazreti Hüseyin'i haksız görmemiz gerekirdi" dedi.

Türkiye Partisi İzmir İl Başkanlığı tarafından Fuar Anemon Otel'de düzenlenen söyleşiye katılan Genel Başkan Abdüllatif Şener, iktidar partisine İzmir'den yüklendi. Geçmiş dönemde Başbakan Yardımcılığı ve Maliye Bakanlığı yaptığı eski partisine yönelik özellikle dış politika, ekonomi ve demokrasi konusunda sert eleştiriler yönelten Şener, AK Parti'nin bugünkü gücüne ve kendisinin bu partiden ayrıldığına işaret edilmesi üzerine çarpıcı yanıtlar verdi.

DOĞRUNUN ÖLÇÜSÜ İKTİDAR DEĞİLDİR

"Bu eskimiş bir hikaye" diyen Şener, kendisine "Böylesine bir güç merkezini niye bıraktın? Pişman mısın?" sorularının sık sık sorulduğunu belirtti ve bu soruları soranların "istikametin ve pozisyonun doğru olup olmadığını" sormadığını üzülerek gördüğünü ifade etti. Şener, sözlerini şöyle sürdürdü: "Siz de `İyi yaptım diyor musunuz' diye sordunuz. Elbette iyi yaptım. Bulunduğum nokta, ülkem adına da kendi adıma da doğru noktadır. Bir yerin doğru veya yanlış olduğunu gücüyle ölçemezsiniz. Doğrunun ölçüsü güç değildir. Doğrunun ölçüsü iktidara ulaşmış olmak da değildir. Seçim sonuçları da değildir. Seçim sonuçları sadece ülkedeki erklerin hangi organizasyon tarafından kullanılacağını belirler. Yoksa haklıyı haksızı belirlemez. Çünkü seçimler bir mahkeme değildir. Eğer ayakta kalmak, güç sahibi olmak haklılığı; zayıf düşmek veya yok olmak haksızlığı gösteriyor olsaydı Yezid'i haklı, Hazreti Hüseyin'i haksız görmemiz gerekirdi. Ama kamu vicdanı da yeryüzündeki 1.5 milyar Müslümanın duyguları, düşünceleri, vicdanı der ki; Hz. Hüseyin doğruyu temsil ediyordu, Yezid'in çizgisi yanlıştır"

HİTLER İLE GÖNDERME YAPTI

Son günlerde dini kaynaklardan referans kullanılmasına da göndermede bulunan Şener, "Şimdi dini kaynaklardan referans kullanan pek çok kişi, aydın, kuruluş, siyasiler nerdeyse doğrunun ölçüsünü güç olarak göstermeye çaba harcıyorlar. `Biz iktidardayız", hayır. Saddam Hüseyin de bir zamanlar çok güçlüydü ama Irak'ın başına en büyük felaketi de o getirdi. Hitler, Almanya'da oyla iktidara gelmiştir. Hitler'in ulaştığı oy desteğine kolay kolay kimse ulaşamamıştır. Ama, Alman milletinin başına Hitler'den daha büyük bela hiç gelmemiştir. `Oy her şeydir, hakkı da belirler, doğruyu da eğriyi de belirler' diyenler gerçeklerden haberdar değillerdir" dedi.

"DİNLEYENİ DİNLERLER"

Türkiye'deki telefon dinleme olaylarının hukuk devleti ilkelerini ihlal ettiğini de vurgulayan Şener, "Türkiye'de dinlemekten daha meşru sanki hiçbir şey kalmadı. Bu kadar çok dinlemenin var olduğu bir ülkede hiç piyasaya çıkmamakla birlikte iktidarın, başbakanın da birileri görüntülerini kaydetmedi diye mi düşüneceğiz. Dinleyeni dinlerler. Şunu herkes bilsin ki dinlemeler ve görüntü tespitleri birileri üzerinde hep şantaj ve siyasi maksatlarla kullanılıyorsa; en fazla şantaj yapılabilecek, üzerinden siyaset yapılabilecek görüntüler ve dinlemeler iktidara ait görüntü ve dinlemeler olur. Bakanlara, başbakanlara ait görüntüler olur. Teorik olarak bu böyledir. Bunu bir yerlerde birilerinin arşivlemediğini düşünebilir misiniz?" diye sordu.

"BİRİLERİ BİRŞEYLERİ BLOKE Mİ EDİYOR?"

Buna yönelik örnekler de veren Şener, "Libya Lideri'nden ödül alacaksınız. Kardeşim diyeceksiniz. Bir hafta geçmeden Başbakan'ın teskeresi Meclis'e gidecek, oylanacak. Libya'yı vuran silah gücü NATO'nun içinde Türkiye de olacak. Bunda bir gariplik yok mu? Birileri bir şeyleri bloke mi ediyor? Suriye konusu da aynı. Sıfır sorun deniyordu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez ortak bakanlar kurulu toplantısı yapılan ülke Suriye. Aradan bir ay geçmeden Türkiye, Suriyeli muhalifleri örgütlemeye, barındırmaya, komşusunu rahatsız etmeye başlamıştır" dedi.

İZMİR "AYRIŞTIRMADAN" PAYINI ALIYOR

İktidarın vatandaşları kutuplaştırdığını, bunun İzmir'de de yaşandığını dile getiren Şener, etnik farkların yanı sıra zaman zaman kentlere yönelik ayrıştırmaya da rastlandığını anlattı. Şener, "Böyle olunca İzmir bundan nasibini alıyor mu almıyor mu diye sormaya gerek yok. Zaten var olan bir hadise bu" dedi ve bu tablodan son derece rahatsız olduklarını da sözlerine ekledi. (Milliyet)