ALİ BARIŞ KURT - ANF

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sırrı Süreyya Önder, İmralı'daki son görüşmede Öcalan'ın, AKP hükümetini uyararak, "Bu ciddiyetsizlik devam ederse süreç için daha fazla katkı sunmam güçleşir" dediğini aktardı. Öcalan'ın ayrıca, "Bu, afla falan çözülecek sorun değildir. Bunun vaadi bile doğru değildir. Bunun için önce bir sözleşme yapmak lazım; demokratik bir sözleşme yapmak lazım" ifadelerini kullandığı öğrenildi.

HDP Müzakere ve Çözüm Sürecinden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, BDP-HDP Heyeti olarak Abdullah Öcalan ile dün İmralı Adası'nda yaptıkları görüşmenin detaylarını ANF'ye açıkladı.

Sırrı Süreyya Önder, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın, son günlerde dolaşıma sokulan video görüntüleri hakkında, "çözüm sürecini bitirmek ya da itibarsızlaştırmak amacıyla sinsi bir planın parçası olarak montajlanmıştır" ifadesini kullandığını belirtti. Önder, Öcalan'ın bu konudaki yorumunu şöyle aktardı:

"Bağlamından koparılan, bazen de hiç olmayan değişik cümlelerin bir araya getirilmesinden ibaret bu görüntülerin gerçeklikle hiçbir ilgisi yoktur. Bunu yapanlar, emperyalist operasyon merkezlerinin en eli kanlı ve kirli işlerde en çok kullanılarak kenara atılmış olan unsurlarıdır. Burada hedeflenen aslında Türk-Kürt ve diğer bütün halkların barış ve ittifakını engellemektir. Bu montajı yapanlar, dolaşıma sokanlar ve siyaseten savunanlar, varoluşlarını Kürt savaşına ve bu savaşın darbeci mekaniğine bağlayanlardır. Benim bu konudaki temel yaklaşımım en açık haliyle savunmalarımda vardır. Ve başından beri aynı tutarlılık içerisindedir."

'BİRÇOK MESELE MÜZAKERE EDİLMİŞ OLMALIYDI'

Önder, Öcalan'ın AKP hükümetini, "tek taraflı paketler hazırladığı için" eleştirdiğini kaydederek, şu bilgileri verdi: "Sayın Öcalan bu meselenin iki yanına dikkat çekti; birincisi, demokratik kaygı güdülerek hazırlanmadığını, tek taraflı ve tamamen kendi güvenlik endişelerini içeren çerçevede tutulduğunu söyledi. 'Demokratikleşme kaygısıyla yapmış olsalar paylaşmaları gerekirdi' dedi. Bunun bu şekliyle, demokratikleşme değil provokasyon anlamına geleceğini beyan etti. Buna gerekçe olarak, daha henüz Mahmur Kampı'ndakilerin dönüşü için bile yasal zemin oluşturulmadığını, oysa şimdiye kadar çoktan geri dönüş yasası da başta olmak üzere birçok meselenin hazırlanmış, görüşülmüş, müzakere edilmiş olması gerektiğini söyledi. 'Bunlar yapılmadan sürekli çözüm sürecine vurgu yapmak bir ciddiyetsizliktir' dedi."

Önder, Öcalan'ın 'paketler hazırlanırken yasal çerçevenin oluşturulmasının görmezden gelindiğini' belirttiğini, "Paket hazırlanırken yasal çerçevenin oluşturulması ısrarı inatla görmezden geliniyor. Bu yüzden de, Meclis'teki Çözüm Süreci Komisyonu dahi çok kadük kaldı. Düşünün ki, halkta en ufak yankı uyandırmadı. Bir yasası yok, elli bin türlü kısıtı var" ifadelerini kullandığını bildirdi.

'DARBECİLERİN ELİNDE OYUNCAK OLURSUN!'

Öcalan'ın TBMM'deki bazı tutanaklara müdahale edilmesini de eleştirdiği öğrenildi. Önder, Öcalan'ın eleştirisini şöyle aktardı: "Meclis'te 'Kürt' lafının tutanaklardan çıkartılması, halk nezdinde bu sürecin inandırıcılığına önemli darbe vurmuştur. Sen daha Kürdün lafına tahammül edemiyorsun, bu kafayla mı süreci yürüteceksin... Diyarbakır'da olunca söylemek, Meclis'e gelince çıkartmak, halkta derin kuşkulara yol açar; samimiyetsizliktir. Bu kararlılığı gösteremezsen darbecilerin elinde oyuncak olursun!"

'DEMOKRATİK BİR SÖZLEŞME'

Önder, Öcalan'ın demokratik bir sözleşme önerdiğini de açıkladı. Öcalan'ın görüşmede bu önerisini şu sözlerle açıkladığı öğrenildi: "Bu, afla falan çözülecek sorun değildir. Bunun vaadi bile doğru değildir. Bunun için önce bir sözleşme yapmak lazım; demokratik bir sözleşme yapmak lazım. Demokratik bir sözleşme yapacaksanız da, bunun bir hakem kurulu olmalı, izleyicisi olmalı, yaptırımı olmalı. Kim üzerine düşeni yapmıyorsa, karşılıklı suçlamak yerine bağımsız izleme kurulu olmalı. Yasalar derken, yasal çerçeve derken, hep bunları kastediyorum. Şimdi de seçim gerekçe gösteriliyor. Eğer bu meselenin çözümünde durmazsan, kararlı olmazsan, seçim de iktidarın da anlamsızlaşır."

'ROJAVA’da STANDARTLARIN ÜZERİNDE BİR DENEYİM YAŞANIYOR'

Önder, Öcalan'ın görüşme sırasında AKP hükümetinin Ortadoğu politikasına da tepki gösterdiğini ve Rojava'daki mevcut duruma değindiğini anlatarak, Öcalan'ın şunları kaydettiğini aktardı:

"Bu Davutoğlu politikasının ülkeyi felakete götürdüğünü görmüyorlar mı? Bugün savunulacak şey, Kürt ile Kürdün arasına duvar örmek, sınır çekmek değildir. Bütün bunların ne kadar anlamsız olduğu ille bedel ödenerek mi öğrenilecek... Birazcık tarihe bakmaları yeterlidir. Kanton oluşumlarını destekliyorum. Herkesin desteklemesi gerekiyor. Rojava'da bölgenin demokrasi standartlarının çok üzerinde bir demokratik deneyim, pratik yaşanmaktadır. Bütün dünya bunun farkına varacak. Kısmen de farkına varmaya başladılar. Buradan ben görüyorum, Davutoğlu Bakanlık'tan göremiyor mu? Rojava'da yüksek demokratik yönelim, pratik yaşanıyor."

'KATKI SUNMAM ZORLAŞIR'

Önder'in aktardığına göre; AKP hükümetini "çözüm süreci"ne ilişkin mevcut tutumunu değiştirmeye çağıran Öcalan, "Bu ciddiyetsizlik, bu savrulma tutumu devam ederse süreç için daha fazla katkı sunmam güçleşir. Hükümet seçimi bahane edip meselenin ciddiyetinden uzak bir noktaya savruluyor. Böyle devam ederse sürecin bitmesinin sorumlusu olur. Bütün demokrasi güçleri, aydınlar üzerine düşen görevi yapmalı; süreç ve barışın üzerine titremeliler ve hükümete sürekli bunu hatırlatmalılar. Yoksa iş işten geçtikten sonra söylenen sözlerin hiçbir anlamı kalmayabilir; hükümet üzerinde baskı oluşturmalılar" dedi.

'NE KADAR İKTİDAR OLABİLDİĞİNİ SORGULAMALISIN'

HDP'li Önder, Öcalan'ın hasta tutukluların tahliye edilmemesine de tepkili olduğunu, "Hasta tutsaklar meselesinde artık söz söylemek bile anlamsızlaşmıştır. Yasal olarak düzenlenmiş bir hakkı bile bu iktidar kullanamıyorsa ne kadar iktidar olduğunu sorgulamalıdır" dediğini kaydetti.

Önder, görüşmede Kürt Ulusal Kongresi'ne de değinildiğini ve Öcalan'ın, "Ulusal Kongrenin önündeki engeller kongrenin gerçekleşmesini engelleyecek ağırlıkta değildir. Bunlar aşılabilir, aşılmalıdır" diyerek, yapıcı olunmasını istediğini vurguladı.