HDP’lilerin vekilliğinin bir bir düşürülmesini 2 Mart 1994 hatırlatması yaparak “Peki, Kürt sorunu çözüldü mü” diye soran eski DEP Milletvekili Sırrı Sakık, “Eğer biz bedel ödemeseydik, bu yasalar kalmış olsaydı, Refah Partisi kapatıldığında o dönem bütün vekillikleri düşecekti. Ne AKP olacaktı ne de bugün bunları yapanlar” dedi. 

BU SORUNU MU ÇÖZDÜNÜZ?

1994 koşullarını doğrudan yaşamış, bir süre cezaevinde kalan DEP eski Milletvekili Sırrı Sakık, dünden bugüne Kürtler açısından değişen bir şey olmadığını söyledi. 
Dihaber'den Kenan Kırkaya''nın haberi şöyle:  

Sakık, bütün Kürt belediyelerine kayyım atandığını ve belediye başkanlarının görevden alındığını, milletvekillerinin tutuklandığını ve vekilliklerinin düşürüldüğünü belirterek, “Bütün bunlara rağmen Kürt sorunu denilen bu devasa sorunda yerli yerinde duruyor. Bunlar geçmişten bugüne kadar birçok kez denen ve hiçbir sonuç almayan yöntemlerdir. Belediye başkanının görevden alınması dünyanın hiçbir yerinde yok. Sorun çözülüyor mu? Hayır, yerli yerinde duruyor. DEP’lilerin tutuklanması, 10 yıl cezaevi tutulmasıyla Kürt sorunu çözüldü mü? Bugün aynı yöntem yeniden deneniyor. Allah aşkına hiç bunlar sonuç çıkarmıyorlar. Demokratik siyaseti bir halka kapatırsanız, belediye başkanlarını görevden alırsanız, vekilliklerini düşürürseniz, eş başkanlarını tutuklarsanız dönüp bu halka ne diyeceksiniz” diye konuştu. 

SEÇİMLER ANLAMSIZ HALE GETİRİLDİ

Yapılan bu saldırılarla seçimlerin anlamsız hale getirildiğini ve halkın iradesinin yok sayıldığını belirten Sakık, “Eğer seçimler yapılıyorsa, halk iradesini ortaya koyuyorsa, dönüp iradesini çiğnediğiniz bu halka ne diyeceksiniz. O zaman seçim yapmanın hiçbir esprisi yok” diye konuştu. Sakık, Kürt siyasetinin de yaşananlar karşısında derli toplu bir tepki vermesi gerektiğini belirterek, bütün bu yaşananlara karşı “hiçbir şey olmamış” gibi davranılamayacağını söyledi. Sakık, belediye eşbaşkanları görevden alındığında tepki verilmesi halinde bugün saldırıların bu düzeyde yaşanmayacağını da dile getirdi. 

Sakık, şöyle konuştu: “Bu süreç adım adım geldi. Nursel Aydoğan ile ilgili karar şu. Diğer iki milletvekili arkadaşımızla bir cenazeye katılmışlar. Diğer iki arkadaşımız yargılanıyor. Ama Nursel hedef olarak seçiliyor, apar topar bir karar alınıyor ve bölge mahkemesi onaylıyor. Parlamento grubumuz, bu koşullarda ve şartlarda derli toplu bir şekilde siyaseti yeniden gözden geçirmelidir. Demokratik siyaseti sonuna kadar zorlamalıdır. Ama yok hükmünde bir parti haline getiriliyorsak, buna izin vermemek lazım.” 

O TEKLİFİ KABUL ETSEYDİK BUGÜN AKP OLMAZDI

Sakık, DEP döneminde yaşanan sürece de işaret ederek, kendi vekilliklerinin, DEP kapatıldıktan sonra Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından düşürüldüğünü hatırlattı. Sakık, şöyle devam etti: “Hatta o dönem bize haber gönderdiler. ‘Siz istifa etmiş gibi yapın, biz vekilliklerinizi düşürmeyelim’ dediler. Biz demir ile beton yığınları içindeyiz bedel ödemeye hazırız dedik. Sonrasında bu yasalar değiştirildi. Biz bedel ödedik, bu yasallar değiştirildi. Eğer biz bedel ödemeseydik, bu yasalar kalmış olsaydı, Refah Partisi kapatıldığında o dönem bütün vekillikleri düşecekti. Ne AKP olacaktı ne de bugün bunları yapanlar olacaktı.

AKÇELİ İŞLERDEN İÇERİDE OLAN VEKİL YOK

Bugün bakın yargılanan ve tutuklanan bütün arkadaşlarımızın yargılanmaları konuşmalarından dolayıdır. Bir vekil konuşmayıp da ne yapacak? Akçeli işlerden dolayı içeride olan kimse yok. Yargıçlar karar veriyor, tahliye ediyor, başka bir savcı itiraz ediyor, tutuklanıyor. Karar veren hakim sürgün ediliyor. Bu iş böyle devam ederse yakında pek çok arkadaşımızın vekilliği düşürülecek.” 

Sakık, son olarak şunları ekledi: “Bu böyle devam ederse Ağrı Dağı kadar ağır olan Kürt sorununu kangrenleştirir ve çıkmaza sürükler. Hükümetin, bugünkü ülkeyi yönetenlerin, Kürt sorunu ile anlayışları varsa bunu görmeleri gerekiyor. Ama maalesef görmüyorlar, görselerdi, belediyeler askeri kışlaya dönüştürülmezdi. Bir partinin eş başkanları içeride olmazdı. Hayat bunu göstermesine rağmen dünkü politikalarda ısrar etmelerinde cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar gelen temel politikalarda bir değişiklik olmadığını gösteriyor. Bizim de ‘Ne yapılabiliriz’ diye konuşmamız lazım. Bizim il ve ilçe örgütlerimiz hiçbir yerde yok. Eli kolu budanmış bir parti nasıl siyaset yapacak. Yeni bir yol haritası lazım. Hanibal diyordu ‘Ya bir yol bulacağız ya bir yol açacağız.’”