Şırnak’ta artan şüpheli kadın ölümlerinin özel savaş politikalarının bir parçası olduğunu söyleyen TJA aktivisti Zozan Aksu, kadın örgütlülüğünün ve kurumlarının hedef alınmasıyla yalnızlaştırılan kadının intihara sürüklendiğini belirtti. 

Türkiye’de her geçen gün artış gösteren kadına yönelik şiddet olayları İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesinden sonra cesaret bulan faillerin işlediği suçlarla ürkütücü bir hal aldı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun (KCDP) verilerine göre, Nisan ayında 16 kadın cinayeti işlendi, 14 kadın ise şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. 

Şüpheli kadın ölümlerinin sık yaşandığı illerden biri de Şırnak oldu. 2020 yılında ve 2021 yılının ilk 5 ayında Kevser Eroğlu, 17 yaşındaki R.Ö., 14 yaşındaki Betül Uçar, Gurbet Üren ve Leyla D., kentte şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren kadın ve çocuklardan sadece bir kaçı olarak kayıtlara geçti.  Şüpheli kadın ölümlerine dair başlatılan soruşturmalar ise “intihar” denilerek kapatıldı. 

Kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümlerinin bölge de yürütülen özel savaş politikalarının bir sonucu olduğunu belirten Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisti Zozan Aksu, şiddetin yayılmasında kadın kurumlarının kapatılması, faillerin korunması, kadının yanlızlaştırılmaya çalışılmasının da etkilerinin olduğunu ifade etti. 

KAYYIMIN KADIN DÜŞMANLIĞI  

Şırnak ve ilçelerinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) yönetimindeki belediyelere atanan kayyımlar tarafından kadın kurumlarının kapatılmasının ardından, bölgede kadına yönelik şiddetin arttığını söyleyen Aksu, "Botan bölgesi direnişiyle bilinen bir bölge. Sistem de bunu çok iyi biliyor ve toplumsal bütün alanları kadınlara daraltmak istiyor. Kadınların toplumda söz sahibi olmaması için elinden geleni yapıyor. İktidarın bu yaklaşımı özel savaş politikaların bir parçasıdır” ifadelerinde bulundu.

ÖRGÜTLÜLÜK HEDEF ALINDI 

Kadınlar arasındaki örgütlülüğün hedef alınıp, kadının yanlızlaştırıldığını belirten Aksu, “Kadına destek olan, maddi ve manevi olarak kadınların yanında duran kurumları tek tek kapattılar. Bu yöntemler şiddeti artırırken, kadının sesini de aynı zamanda kısmış oldu. Bu da bölge de daha fazla kadın intiharlarına, katliamlarına neden oldu” yorumunda bulundu.

BİR AYDA İKİ ŞÜPHELİ ÖLÜM

Şırnak’ta sadece Mayıs ayında iki kadının şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiğini hatırlatan Aksu, “Kadınların yaşadıkları bir sorun karşısında başvurabilecekleri merkezlerin kapatılmış olması şiddeti artırdı. Kadınlar ya intihara süreklendi, ya da öldürüldü” dedi. 

İktidar tarafından işsiz bırakılan erkeğin evde kadına şiddet uyguladığını söyleyen Aksu, “Bölgede hem kadınların hem de erkeklerin çalışabileceği alanlar yok. Evde boş oturan erkek, sisteme öfkelenmesi gerekirken, tüm hıncını kadından alıyor ve şiddet uyguluyor. Ama bizler şunu çok iyi biliyoruz ki artan kadın ölümleri ve intiharları devletin bölgede yürüttüğü özel savaşın sonuçlarıdır" şeklinde konuştu. 

EMNİYET VE YARGININ TUTUMU 

Yargının ve emniyetin kadın ölümlerine sıradan olaylarmış gibi yaklaştığını belirten Aksu, erkeklerin bundan güç aldığını ifade etti. Aksu, “Şırnak ve ilçelerinde intihara sürüklenme yada kadın cinayeti yaşandığında kolluk güçlerinin veya yargının failleri bulmak için herhangi bir girişimi olmuyor. Evet her olayda gözaltına alınan oluyor ancak bu kişiler ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılıyor. Ancak ekonomi, şiddet yada toplumsal herhangi bir olaya karşı demokratik tepkisini göstermek isteyenler gözaltına alınıyor. Emniyet onu gözaltına almak için seferber oluyor. Aynı hassasiyet bir kadın öldüğünde gösterilmiyor” dedi.

Gözaltına alınan ve tutuklanan faillere de gerekli cezaların verilmediğini söyleyen Aksu konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Şiddet uygulayanlara gereken cezalar verilseydi şuanda bizler bu saldırılarla karşı karşıya kalmazdık. Bizler kadın intiharlarını ve kadın ölümlerini yakından takip ediyoruz ve failler gereken cezayı alana kadarda mücadelemizi sürdüreceğiz." 

Kaynak: MA