"İstatistik mini eteğe benzer; çok şey gösterir ama asıl görünmesi gerekeni göstermez." 
ALEX FERGUSON

Fergie, dünya futbolunda ender bulunabilecek örnekler arasıdaydı. Bugün Manchester United'ın taraftarının başarı kavramsallaştırmasında 'acaba' dedirten etkenlerin başında sadece Moyes'in teknik direktörlük yetenekleriyle ilgili olduğunu iddia etmek cılız bir anlayışa karşılık gelecektir. Moyes'i Manchester'a getiren Ferguson'du ve buradaki tercihinde Moyes'in Everton kariyeri belirleyici oldu. Transfer harcamalarını kısıtlı tutan, altyapıya fazlaca önem veren, genç oyunculara rahatlıkla şans veren ve oyun felsefesine sadık bir Moyes vardı Everton'da. Mourinho gibi daha kısa vadede planlarla çalışan bir teknik adam yerine, kendi inşa ettiği oyun ve kulüp felsefesine uygun bir Moyes, Ferguson için biçilmiş kaftandı.

Birkaç aydır Manchester United'lı futbolcularda motivasyonu düşüşü söz konusu. Bu etkene rakip takımların Ferguson sonrası motivasyon artışını da ekleyelim. Rakip takımlar artık Manchester United'a karşı dirençlerini artırıyor. Fergie döneminde Manchester United uzatmalara yenik girse bile (90+ Fergie Time olarak niteleniyor) maçı çevirebileceğini rakip çok da iyi biliyordu. Ferguson'un hamle yaparak çevirdiği maçlar kadar, psikolojik etkenlerle kazandığı maçlar da azımsanmaysak kadar fazla. Bu arada 1999 Şampiyonlar Ligi finalinde Camp Nou'da Bayern Munih'i, son dakikalara kadar bir sıfır mağlup girip, uzatmalarda kupayı kazanması futbol tarihinde en önemli geri dönüşler arasında yer alıyor.

Kadro olarak bir gerilemeden bahsetmek imkansız. Ama motivasyon düşüşü (bunda sezon başı Rooney'in gitme isteği ve Moyes'in bu konuda açıklamalarının da etkisi büyük) oyuncuların saha içi heyecanını azaltıyor. Geçen yılkı Van Persie'nin oyundaki heyecanı ile bu yılı kıyaslasak bile yeterli olacaktır. Bu noktada Moyes'e şu noktada eleştiri getirebiliriz: Sezon başında Rooney konusundaki tutumu ve Ferguson kadar rotasyon dengesini tutturamaması...

Burada kastettiğimiz sadece oyuncu havuzuna adaletli forma dağıtmak değil, kenarda oturan oyuncuyu ikna edebilmek. Bunu yapamadığınızda, rotasyonda oyuncunun saha içi motivasyonu düşüşe geçiyor. Bunun üzerine kulübede oturan Fergie olmayınca maç içi geri dönüşlerde futbolcuların yeteneklerini sergilemeleri kısıtlanmış oluyor. Artık İngiliz medyasında son dakikalarda yenilen goller üzerine (özellikle Fulham maçı sonrası) 'Fergie Time' yerine yedikleri gollere binayen 'Moyes Time' olarak nitelemelerde bulunuyor.

Moyes'in Manchester United'da sürekliliği sağlayıp sağlayamayacağını görmemiz için en az bir buçuk yıl daha beklememiz gerekiyor. Tabi bu süreçte Moyes, baskı altında kalma dedikleri saçma bir savunmaya düşmezse. Eğer kendisini Everton'dan Manchester United'a getiren, onu Moyes yapan felsefesinden vaz geçer ve yaz transfer döneminde para saçarsa arık kenardaki ne Moyes'tir, ne de sahadaki Moyes'in takımı...

Bu noktada Moyes'in yapması gereken kendi Everton kariyeri ile Fergie'nin Manchester United kariyerini yeniden analiz etmek.

Ferguson'un sistemine uygun oyuncuları yetiştirdiği takımında artık Beckham’ın veya Ronaldo’nun ayrılması çok da etki yaratmıyordu. Önemli olan oyunun oynanabilmesiydi. Ronaldo gidiyor, yerine Valencia geliyor. İki oyuncu arasında yetenek açısından kıyaslanmayacak kadar fark var. Fakat Manchester aynı oyununu üzerine koyarak oynamaya devam ediyordu.

Sezon sonunda Vidic kesin olarak takımdan ayrılacak. Rooney yeni sözleşme imzalıyor, kazanmak önemli olacaktır. Transfer algısına girmeden Smalling-Jones-Evans üçlüsünü stoperde, hücumda da Van Persie'nin yanına Welbeck ve Chicharito'ya daha fazla süre vermeli ve bu yıl fazlaca şans bulmaya başlayan Januzaj'ın üzerine daha fazla düşmeli. Sezon başındaki Fellaini ve devre arasındaki Mata hamlesinin benzerini yazın yaparsa eğer, artık sahadaki ne yılların emeğinin ürünü Manchester United ne de Moyes'in takımı olur!