Audiard, 'Pas ve Kemik'te gerçeklerin boğucu mevcudiyetine vurgu yaparak kısa ve hayal kırıklıklarıyla dolu bir hayat yaşadığımızı bir kez daha ifşa ediyor. Buna/bunlara rağmen var olmayı tercih edeceklere de, zarif bir üslupla, karamsarlığa kapılmamalarını ve coşkularını kaybetmemelerini öğütlüyor.

Gökhan Gençay / Halk Bank Kültür Sanat

Jacques Audiard 'Pas ve Kemik'te, kâğıt üzerinde melodrama meyletmeye fazlasıyla teşne bir hikâyeyi çarpıcı ve diyalektik imgeler yardımıyla sade, ölçülü bir dille anlatıyor. Fiziksel ve ruhsal acının bin bir boyutunu içeren öyküde, duygu sömürüsü tuzağına düşmeden, soğukkanlı bir yaklaşımla karakterlerin dönüşümlerine çubuğu büküyor. Sevgi ve şefkatin tetiklediği bu dönüşüm sürecini de Hollywood sinemasına özgü cilalı anlatım biçimlerine öykünmeden, kendine özgü bir kurguyla ele alıyor Audiard. Esas olarak, karakterlerinin içinde bulundukları zor koşulları aşmak için verdikleri fiziksel ve ruhsal mücadeleyi peliküle aktarıyor.

Fransız sinemasının son yıllardaki en yaratıcı isimlerinden biri Jacques Audiard. Bir Fransız hapishanesini mekân bellediği “Yeraltı Peygamberi”nde erkek dünyasının acımasızlığını, korkunun, yıldırmanın hâkim olduğu bir sosyal iklimde ayakta kalmanın mümkün olup olamayacağını çarpıcı biçimde peliküle aktarmasıyla hayran sayısını katlamıştı Audiard. Şiddetli bir tokat etkisine sahip bu filmde gerçekçi bir bakış açısını benimsemiş ve sıradan bir suçtan hapishaneye düşen genç bir adamın bu acımasız ortamda edindiği yeteneklerle mafyatik bir iktidara sahip olma sürecini kusursuz bir sinematografi eşliğinde anlatmıştı. Dış dünyadan tamamen tecrit edilmiş bir grup saldırgan erkeğin birbirleriyle girdikleri otorite mücadelesini şiddet içeren detaylarıyla birlikte gözler önüne seren “Yeraltı Peygamberi”, 2009 yılına damgasını vuran, unutulmaz filmlerden biri olarak hafızalarda yer edindi.

Jacques Audiard, “Pas ve Kemik”te de, aynen “Yeraltı Peygamberi”nde olduğu gibi, hayata tutunma çabasındaki karakterlere odaklanıyor. Mekân, karakterler, atmosfer farklı olsa da, “Yeraltı Peygamberi”nde hücresinde korkuyla titreyen Arap mahkûm Malik’le, amaçsızca oradan oraya süreklenen boksör eskisi Ali’nin hikâyesi özünde birbirine çok benziyor. Audiard’ın bütün karakterleri yabancılaşmanın ve ekonomik sıkıntıların yol açtığı çaresizlik hissinde ortaklaşıyorlar. Bu bağlamda Audiard’ın, meta ekonomisinin hüküm sürdüğü modern dünyada var olmaya çalışan sıradan insanların temel sorunlarını doğru tespit etmeyi başarmış az sayıda yaratıcı yönetmenden biri olduğunun altını çizmek gerekiyor. “Pas ve Kemik”, Fransız yönetmenin yalnızlığa yazgılı bireylerin dramatik öykülerine kendine özgü bir dille, gerçekçilikten taviz vermeden yaklaşabildiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Audiard, bir yandan gerçek dünyanın acımasızlığını herhangi bir filtreden geçirmeye gerek duymadan beyaz perdeye yansıtırken, bir yandan da insanların en umutsuz görünen durumlarda bile dayanışma ve sevginin gücüyle ayakta kalabileceklerine işaret ediyor. Yanlış anlaşılma olmasın, Audiard sonu iyi biten melodramlar çekmiyor, naif bir yaklaşımla sevginin sarıp sarmalayan sıcaklığının her sorunu hâlledeceğini de ima etmiyor. Sadece ister hapishane hücresinde ister yoksul bir evin tek göz odasında; hayattaki tüm yakınlarınızdan kazık yemiş veya bedeninizin en önemli uzuvlarını yitirmiş de olsanız, soluk alıp vermeye muktedir olduğunuz süre boyunca yaralarınızı sağaltacak yoldaşlarla karşılaşacaksınız, kötümserliği daha iyi bir zamana bırakın, diyor.

“Pas ve Kemik”te de yolları birbiriyle kesişen yalnız insanların hikâyesini anlatmaya devam ediyor Audiard. Filmin başında Ali (Matthias Schoenaerts)'yle tanıştırıyor seyirciyi. Ali, beş yaşındaki oğlu Sam’le birlikte yarı aç, yarı tok vaziyette Güney Fransa’ya doğru seyahat ediyor. Beş parasız ve evsiz kalmış olan Ali, küçük oğluyla birlikte, Antibes’de yaşayan kız kardeşi Anna’nın yanına sığınmayı düşünüyor. Anna, uzun zamandır görmediği kardeşi ve yeğenini mütevazı evlerinin garajına yerleştiriyor. Kocası ve kendisinin de kıt kanaat geçindiklerinin altını çiziyor ve Sam’in bakımını üstlenirken Ali’ye de bir an önce bir iş bulmasını salık veriyor. Ali de boksla uğraşması ve güçlü bir fiziğe sahip oluşu nedeniyle bir gece kulübünde koruma görevlisi olarak çalışmaya başlıyor.

Heybetli görünümüne kontrast oluşturan çocuksu bir karaktere sahip olan Ali, çalıştığı kulüpte arkadaşlar da edinmeye başlıyor. Bir gece barda çıkan bir kavgayı ayırırken Stephanie (Marion Cotillard)'yle tanışıyor. Güzelliğiyle göz kamaştıran Stephanie’yi evine bırakırken onunla flört etmeye yelteniyor ama Stephanie, pek onun dengi gibi görünmüyor ve Ali’nin yakınlaşma girişimlerini karşılıksız bırakıyor. Buna rağmen Ali’ye telefon numarasını da veriyor.

Stephanie, bir su parkında katil balina eğitmeni olarak çalışıyor. Havuzda balinalarla yaptığı gösteriden sonra da o bar senin, bu kulüp benim gece hayatına atılmayı alışkanlık edinmiş. Yine akşamdan kalma olduğu bir gün, gösteri sırasında yaşanan bir kaza sonucu bacaklarını kaybediyor. Bundan sonra tekerlekli sandalyeye mahkûm olarak yaşamak zorunda kalacağı bilgisi bile Stephanie’nin içindeki enerjiyi yok etmeye yetiyor. Stephanie kendisini yeni taşındığı dairesine hapsediyor ve dış dünyayla tüm bağını kesiyor. Bu kısır döngüden çıkmak için attığı yegâne adım, Ali’yi aramak oluyor. Ali, Stephanie’nin dairesine geliyor ve ona trajik bir kazanın kurbanı gibi davranmayan tek insan olarak dış dünyaya adım atmasını sağlıyor. İkilinin arasında bir süre sonra dürüst ve samimi bir ilişki gelişiyor. Dostluk, cinsellik ve aşkın iç içe geçtiği bu ilişkide kurtarıcı ve kurban gibi kalıcı rollere yer yok; her ikisi de, yalnız ve yaralı iki insan olarak, birbirine ihtiyaç duyduğu desteği veriyor, zorlukları göğüsleyebilmesini sağlıyor. Bu süreç ziyadesiyle sancılı ve acı dolu, Stephanie ve Ali de mükemmel, karton karakterler olmadıkları için, gerçek hayatta olduğu gibi, birçok kez hata da yapabiliyor, birbirlerini de incitebiliyorlar.

Audiard “Pas ve Kemik”te, kâğıt üzerinde melodrama meyletmeye fazlasıyla teşne bir hikâyeyi çarpıcı ve diyalektik imgeler yardımıyla sade, ölçülü bir dille anlatıyor. Fiziksel ve ruhsal acının bin bir boyutunu içeren öyküde, duygu sömürüsü tuzağına düşmeden, soğukkanlı bir yaklaşımla karakterlerin dönüşümlerine çubuğu büküyor. Sevgi ve şefkatin tetiklediği bu dönüşüm sürecini de Hollywood sinemasına özgü cilalı anlatım biçimlerine öykünmeden, kendine özgü bir kurguyla ele alıyor Audiard. Esas olarak, karakerlerinin içinde bulundukları zor koşulları aşmak için verdikleri fiziksel ve ruhsal mücadeleyi peliküle aktarıyor.

“Pas ve Kemik”in senaryosu, Craig Davidson’ın kısa öykülerini topladığı aynı adlı kitaptaki iki öyküye dayanıyor. Ünlü bir amatör boksörün yeraltında düzenlenen, çıplak elle yapılan dövüş turnuvalarına katılmak zorunda kalışının anlatıldığı “27 Bones” ve katil balina tarafından bacakları kopartılmış bir erkek eğitmenin kahramanı olduğu “Rocket Ride” öykülerinden esinlenmiş Audiard. Boksörün parçalanmış elleri ile eğiticinin kesilmiş bacaklarının neden olduğu fiziki sorunları iki hikâyenin kahramanlarını birleştiren öğe olarak kullanmayı tasarlamış. Orijinal öyküleri birbiriyle iç içe geçiren bir senaryo hazırlanırken balina eğiticisinin cinsiyeti de kadına dönüştürülmüş.

Senaryodan kurguya, oyuncu yönetiminden mekân seçimlerine, tek kelimeyle mükemmel bir iş çıkarmış Jacques Audiard. Kolay kolay akıllardan çıkmayacak, unutulmaz pek çok sahne barındırıyor “Pas ve Kemik”. Yaralı ve yalnız ruhlara dair bir hikâyeyi olağanüstü dokunuşlarla ele alışıyla da takdiri hak ediyor. Audiard’ın duyarlı yaklaşımı iki başrol oyuncusunun muazzam performanslarıyla güçleniyor. Marion Cotillard, filmin başından sonuna kadar tek kelimeyle kusursuz bir kompozisyona imza atarak Stephanie’yi etten kemikten bir insan kılmayı beceriyor ve filmin en büyük kozu oluyor. “Taş Kafa” filmiyle yıldızı parlayan Matthias Schoenaerts de dikkat çekici bir performansa imza atarak ona başarıyla eşlik ediyor.

Audiard, “Pas ve Kemik”te gerçeklerin boğucu mevcudiyetine vurgu yaparak kısa ve hayal kırıklıklarıyla dolu bir hayat yaşadığımızı bir kez daha ifşa ediyor. Buna/bunlara rağmen var olmayı tercih edeceklere de, zarif bir üslupla, karamsarlığa kapılmamalarını, coşkularını kaybetmemelerini, sevgi ve dayanışmadan ödün vermemelerini öğütlüyor. Velhasıl, “Pas ve Kemik” kaçırılmaması gereken, senenin en iyi filmlerinden biri.

Film Adı

:

PAS VE KEMİK

Yönetmen

:

Jacques Audiard

Oyuncular

:

Marion Cotillard, Matthias Schoenaerts, Armand Verdure

Senaryo

:

Jacques Audiard

Ülke

:

Fransa

Yapım Tarihi

:

2012