Almanya'nın Hamburg şehrinde günlük yayımlanan Hamburger Abendblatt gazetesinden Holger True'ye bir demeç veren rejisör ve film yapımcısı Fatih Akın, güncel gelişmelerden Türkiye'deki siyasi gelişmelere kadar çarpıcı açıklamalarda bulundu.
 
Fatih Akın çok satan gençlik romanı “Tschick”in filmini çekti. Avrupa Postası’nın haberine göre, Hamburger Abendblatt gazetesinde kendisiyle yapılan röportajdan bazı bölümler:
 
Perşembe'den itibaren "Tschick" bütün Almanya sinemalarında. Bu filmi acilen paraya ihtiyacınız olduğu için çektiğiniz doğru mu?
 
Geçim sıkıntısı içinde değildim, ama aslında başka bir film çekmek istiyordum ama finansmanı gerçekleşmedi. Çekime başlamadan üç ay önce projenin fişi çekildi. Elbete bunun benim mali bakımdan başarısız olan "The Cut" (Kesik) filmimle alakası var. Birden bire artık bütün finansmanları sağlayan başarılı bir film yapımcısı değildim. Doğal olarak insan kaygılanmaya başlıyor. Nihayetinde bir şirketim var ve çalışanlara ödemek zorundayım ve ailemi beslemek zorunda kalırsam, o zaman her şeyi yaparım, o zaman bir bankayı da soyarım. Ne olursa olsun. Fakat o noktaya gelmedim..... Daha sonra “Tchik” önerisi geldi.
 
Ana-babanız Türkiyeli, siz de Almanyalı Türklerin hayatı üzerine ve hatta Türkiye’deki hayatı konu alan filmler yaptınız. Şimdi ülkenizdeki darbe girişiminden sonra bu ülkeye nasıl bakıyorsunuz?
 
Çok çalıştığım ve bir buçuk senedir de tatil yapmadığımdan, uzun süredir orada değildim. Sadece film açısından bakarsak, "The Cut" (Kesik)den sonra Türkiye konusu ve Türk tarihinin işlenmesi meselesi benim için bir kere kapanmıştır. Beni filmlerimde meşgul eden şey, her zaman “Nereye aitim? Nerede çalışmak istiyorum?” sorusuydu. Ve cevap şudur: Ben buraya aitim. Hamburg’a.
 
Türkiye ana-babamın memleketi, orayı seviyorum ve orada pek çok iyi arkadaşım var. Ama benim memleketim Almanya. Bu nedenle gelecekte artık Türkiye’dekilerden daha fazla buradaki, Almanya’daki sorunlarla uğraşmalıyım diye düşünüyorum.
 
Yine de orada olup bitenler hakkında bir fikriniz vardır..
 
Geçen yıllarda Türkiye’de durum keskinleşti, her şey çok radikal oldu. 2004’de daha Erdoğan yönetimindeyken de, orada “Diğer Taraf” filmini çevirdim, o zaman Türkiye daha önce olmadığı kadar liberaldi. 2013’te Erdoğan’dan Ermenilere “Acınız acımızdır” mesajı vardı. Ama durum şimdi şöyle: Türkiye savaş bölgesinin kıyısında ve Putin’den Obama’ya, oradan Çin’e ve Körfez ülkelerine kadar tüm dünya Suriye’de etkili olmak istiyor. Böyle uç bir durum, politikanın aşırı tepkisine yol açar. O kadar çok güvensizliklerin olduğu bir zamanda, insana nereye gideceğini söyleyecek güçlü bir adam arzusu hızla ortaya çıkar. Bu, Türkiye’de bugün olanların bir kısmını açıklar. Düşünün bir kez, Danimarka veya Hollanda’da savaş olsa, Almanya nasıl olurdu?
 
Almayalı Türklerin Erdoğan’a bu kadar büyük desteği nereden geliyor?
 
Bu, geçmiş 20-30 yıllık politikanın bir sonucudur. İnsanlar, burada göçmen kökenlileri halkımızın bir parçası olarak kavrayacak durum değildi. Erdoğan’ı destekleyenlerin çoğunluğu, toplumsal olarak orta tabakalardan geliyor. Vergilerini ödüyorlar, kriminal değiller, Almanca konuşuyorlar, çocuklar Alman okuluna gidiyor. Ama Almanya’da ikinci sınıf vatandaş hissettikleri için gururları incinmiş. Şimdi bu nedenle o kadar tepkili davranıyorlar. Erdoğan’dan önceki Türk hükümetlerinin de bunda payı var: Onlar için Almanyalı Türkler, sadece köylü idi. Erdoğan geldi ve onlara güven duygusu verdi. Ayrıca sıkça unutulan bir şey daha var: Türklerin neredeyse yarısı da Erdoğan’ın AKP’sini desteklemiyor.