Neoliberalizmin sabırsız sermayesi tüketim ve mülkiyetin toplumsal oluşumunu bireyin arzu ve istek yansıması olarak sunar. Yaşamı arzu ve ihtiyaçların tetiklediğini söyler.

Yaşamın kendisi ihtiyaç değil zorunluluktur.

Küresel sermayenin yeryüzünden gökyüzüne çıktığı günleri yaşıyoruz. Kazananın her şeyi aldığı sistemde panik evrenselleşiyor. Bu panik hali ekonomiye teslim olmuş toplum ve doğayı içe kapatıp demirden kafese sokuyor.

Su için duyduğumuz kaygı hava için duyduğumuz korku ile el ele ilerliyor.

Aşırılık ve israfın evliliğinin nikah memuru olan neoliberal sermaye toz pembe bir Dünyada pembe panjurlu evler hayal ettiriyor.

Oysa gerçek bambaşka. Ev pembe panjurlu belki ama, suyu akmıyor yakında evin içinde nefes alınamayacak !

Burada önemli bir şeyin altını çizmek istiyorum: günümüzün en önemli sorunlarından bir tanesi “gerçeği politikleştirip siyasal alana sokamamaktır !”

Kapitalist üretim biçiminin sanayi tipi örgütlenmesi aşırı fosil yakıt ( kömür – petrol – doğalgaz ) kullanımını zorunlu kılar. Bu zorunluluk atmosfere karışan gazların ( karbondioksit, metan vd ) sera etkisi yapmasıyla sonuçlanır.

Sera etkisi atmosferi ısıtarak işlemi tamamlar.

Sera etkisi yaratan gazlar sınırlanmazsa 100 milyon insan aşırı yoksullukla karşı karşıya kalacak. Her altı canlı türünden birisi Dünyaya veda edecek !

Toplam enerji üretiminin % 80’i fosil yakıtlar. Örneğin petrol çıkaran 100 civarında şirket yaklaşık 250 yılda sera gazı emisyonunun % 65 ‘inden sorumlu. Son 150 yılda karbondioksit emisyonu 650 kat artmış.

Satışa sunulan yeni siyasi ürünlerdeki hakikatimsi yalanların “havası “ gün geçtikçe sönüyor.

Öte yandan yaşadığımız süreçte yapmak zorunda kaldığımız eylemlerin büyük çoğunluğu karbondioksit açığa çıkarıp havayı solunamaz hale sokuyor. Tek başına bireyin değil tümden sistemin sorumlu olduğu eylemlerdeki rakamlar ilginç.

1 kg kömür yakıldığında yaklaşık 3 kg karbondioksit gazı ortaya çıkıyor. Devam edelim : 1 metreküp doğal gaz 2kg, 1 adet mutfak tüpü 37 kg, 1 litre benzin 2,5 kg, 1 kg kırmızı et tüketimi ( tüm işlemler dahil ) 40 kg, 1 kg peynir 13,5 kg karbondioksit gazını açığa çıkarıyor.

Kapitalist sistem borç ekonomisi üzerine kuruludur, borçlanarak yaşamaya izin verir. Devletler, şirketler, belediyeler vd. borçlu olarak yaşamlarını sürer.

İnsanlık ise toptan doğaya borçludur.

İnsanın doğadan 1 yıllık talebinin sağlanabilir miktarı aştığı zaman dilimine “Dünya limit aşımı günü “ deniyor.

2020 yılı Dünya limit aşımı günü 22 Ağustos. Türkiyeninki ise 26 Haziran. Türkiye, Dünya ortalamasına göre doğaya 57 gün daha borçlu !

2050 de Dünya limit aşım günü Aralık ayını bulur deniyor. Yani yılın tamamında doğaya borçlu kalacağız.

Bugün atmosferdeki karbondioksit salınım miktarını en makul seviyeye indirsek, yaşanabilir boyuta tekrar dönmemiz için 85 yıl geçmesi gerekiyor.

Yakın zamanda sırtımıza bu borçlarla birlikte oksijen tüpleri de binecek ! Parası olanın düdüğü çalması için önce tüpten bir nefes alması gerekecek. Parası olmayan için çözüm net: doğanın kalbine “gaia“ya geri dönecek.

Bugün 10 kişiden 9’u kirli havayı soluyor. Her yıl ortalama 7 milyon insan kirletilmiş hava yüzünden ölüyor. Türkiye ‘de yılda kirli havadan ölen kişi sayısı trafik kazasında ölenlerden 7 kat fazla. 53 il hava kirliliği üst sınırına dayanmış durumda.

Astım, alerji, akciğer kanseri, kalp rahatsızlıkları, covid-19 vd. hava kirliliğine bağlı ölümcül hastalıklar. Bizim kişisel mesafemizi korumamız isteniyor fakat kapitalizmin dev şirketlerinin “ hava saldırısına“ mesafe konmuyor !

Önümüzdeki 80 yılda Dünya ısısı 1,5 ile 4 santigrat derece artacak. Bu felaketi daha yakından anlamak için; uygarlığın ilk ortaya çıkışından günümüze dek Dünya ısısının 1,1 santigrat derece arttığını söylemeliyiz.

Toprak – su – hava üçlüsü yaşamsal döngünün saç ayaklarıdır. Diğer türlü söylersek; yemek – içmek – nefes almak. Yemeden 1-2 ay, su içmeden 1-2 gün, nefes almadan 1-2 dakika yaşayabildiğimiz göz önüne alınırsa vahim tablo daha net görülebilir.

Anaksimenes ‘in yüzlerce yıl önce söylediği “ insanın havayı alıp vermesi durunca yaşam bedeni terk eder. O yüzden her şeyin kaynağı havadır “ sözü gündemdeki yerini korumakta.

Temiz olan ne varsa kirleten bu sistem böyle giderse kısa bir süre sonra atmosferi de özelleştirecek!

Kampanya günleri çok yakın: 1 DAMACANA SU ALANA 1 TÜP HAVA BEDAVA.