GAZETECİLER.COM –

 

Cemaat ile AK Parti arasındaki kavganın daha şiddetli versiyonu sahnede...

 

Bu kez Cemaat-AK Parti-Taraf kavgalı...

 

Bunu Zaman'ın etkin ismi İhsan Dağı yazıyor...

 

Yazısındaki flaş cümleler şöyle;

 

*"Yeni Türkiye'yi kuranlar birbirine düştü."


*"MİT kriziyle 'cemaat' ve AK Parti karşı karşıya getirildi; şimdi de bu ikisiyle Taraf karşı karşıya..."


*"12 Eylül Anayasa referandumu bloku'nu oluşturan büyük anti-militarist demokrat koalisyona mensup gruplar birbirlerine girmiş gibi."


*"İlişkiler onarılamaz bir biçimde bozuluyor."


*"Galiba herkes kendini vazgeçilmez ve tek başına yeterli görüyor; olduk, erdik, vardık sanıyor..."

 

BİRBİRLERİNE GİRDİLER
Zaman yazarı İhsan Dağı, Taraf-Cemaat-AK Parti arasındaki kavgayı bir kesimin keyifle izlediğini belirterek, "Yiyin birbirinizi dediklerini duymuyor musunuz?" uyarısında bulunuyor.

 

"Kuruluş dönemine has iç hesaplaşma sanki" diyen İhsan Dağı, kavganın detaylarını şöyle veriyor;

"Sanırsınız ki 'eski düzen' bitti, 'yeni Türkiye'yi kuranlar birbirlerine düştü; Ömer Taşpınar'ın nitelemesiyle 'post-Kemalist kaos'... (...) '12 Eylül Anayasa referandumu bloku'nu oluşturan büyük anti-militarist demokrat koalisyona mensup gruplar birbirlerine girmiş gibi. Herkes bundan zarar görecek.'Eski Türkiye'nin zinde güçleri bu manzaraya bakıp sadece keyiflenmiyorlar, aynı zamanda kışkırtıyorlar da. 'Yiyin birbirinizi' dediklerini duymuyor musunuz?

 

AK PARTİ-CEMAT-TARAF KARŞI KARŞIYA

MİT kriziyle 'cemaat' ve AK Parti karşı karşıya getirildi; şimdi de bu ikisiyle Taraf karşı karşıya... Bu farklı aktörler arasında her dönem ve her konuda tabii ki uyum beklemiyorum, ama ilişkiler onarılamaz bir biçimde bozuluyor. Bu, siyasal, sosyal ve entelektüel aktörleriyle 'büyük koalisyon'un dağılması anlamına gelir.

 

HERKES KENDİNİ VAZGEÇİLMEZ SANIYOR
Son on yılda Türkiye'yi dönüştüren güç ve sinerji bu aktörler arasında kendiliğinden gelişen 'informal ve fiilî' koalisyonla oluşmuştu. Nihai amacı demokrat, çoğulcu ve özgürlükçü yeni anayasa olan bu anti-militarist, demokrat koalisyon 'iş' bitmeden dağılma sinyalleri veriyor. Galiba herkes kendini vazgeçilmez ve tek başına yeterli görüyor; olduk, erdik, vardık sanıyor, ki yanılıyorlar...

 

STRATFOR İÇİN DEĞER Mİ?

İşte İhsan Dağı’nın yazısının tamamı:

 
Stratfor bu kavgaya değer mi?

Memlekette ağır bir kavga havası var. 'Kuruluş' dönemlerine has bir 'iç hesaplaşma' sanki.

 

Sanırsınız ki 'eski düzen' bitti, 'yeni Türkiye'yi kuranlar birbirlerine düştü; Ömer Taşpınar'ın nitelemesiyle 'post-Kemalist kaos'...

 

Şunu peşinen söyleyeyim; demokratik ve çoğulcu 'yeni Türkiye'nin konsolide edilmesinin önündeki en büyük engel bu kavga havası. '12 Eylül Anayasa referandumu bloku'nu oluşturan büyük anti-militarist demokrat koalisyona mensup gruplar birbirlerine girmiş gibi. Herkes bundan zarar görecek. 'Eski Türkiye'nin zinde güçleri bu manzaraya bakıp sadece keyiflenmiyorlar, aynı zamanda kışkırtıyorlar da. 'Yiyin birbirinizi' dediklerini duymuyor musunuz? Bu 'iç kavga'yla ne yeni anayasa yapılabilir ne de cumhurbaşkanlığı seçimi kazasız atlatılabilir. Belki de kavgaya tutuşanların anlamadıkları, ama kışkırtanların amaçladıkları budur?

 

MİT kriziyle 'cemaat' ve AK Parti karşı karşıya getirildi; şimdi de bu ikisiyle Taraf karşı karşıya... Bu farklı aktörler arasında her dönem ve her konuda tabii ki uyum beklemiyorum, ama ilişkiler onarılamaz bir biçimde bozuluyor. Bu, siyasal, sosyal ve entelektüel aktörleriyle 'büyük koalisyon'un dağılması anlamına gelir. Son on yılda Türkiye'yi dönüştüren güç ve sinerji bu aktörler arasında kendiliğinden gelişen 'informal ve fiilî' koalisyonla oluşmuştu. Nihai amacı demokrat, çoğulcu ve özgürlükçü yeni anayasa olan bu anti-militarist, demokrat koalisyon 'iş' bitmeden dağılma sinyalleri veriyor. Galiba herkes kendini vazgeçilmez ve tek başına yeterli görüyor; olduk, erdik, vardık sanıyor, ki yanılıyorlar...

 

Şimdiki çekişme Stratfor'un iç yazışmalarını Taraf'ın yayımlamasıyla başladı. Amerika merkezli bir bilgi toplama ve analiz şirketi Stratfor. Ne profesyonellikleri, ne analizleri, ne de uzmanları ciddiye alınır bir kıratta değil. Bunu, düşünce kuruluşlarını, üniversiteleri, araştırmaları az biraz bilen yirmi yıllık bir uluslararası ilişkiler akedemisyeni olarak söylüyorum. Haa, şirket kendini pazarlamıştır, orda burda analizlerini satacak birilerini bulmuştur, olabilir... Ben sadece o analizleri okuyanların bazen yanlış, bazen de eksik bilgilendirildiğini düşünürüm.

 

Peki Stratfor'un iç yazışmalarının bir haber değeri var mıdır? Gazeteci değilim, yanılabilirim; ama Taraf'ın yayımladığı 'belgeler'in haber değeri taşıdıklarını sanmıyorum. Bu kanaatim 'gazetecilik' bilgime değil, Taraf'ın daha önce yayımladığı, her biri Türkiye'yi sarsan ve değiştiren belgelere dayanıyor. 'Bilgi Destek Planı ve Faaliyet Çizelgesi', 'İrticayla Mücadele Eylem Planı', 'Balyoz Operasyonu', 'Aktütün Görüntüleri', 'İnternet Andıcı', 'Pimi Çekilip Askere Verilen Bomba'... Bunlar Taraf'ın yayımladığı ve 'belge' değeri tartışılamaz haberler. Böyle bir yayıncılıktan gelip de şimdi Stratfor'un yazışmalarına 'belge' muamelesi yapmak Taraf'ın belge haberciliği standartlarına haksızlık. Ne 'cemaat'le ilgili dedikoduların ne de Başbakan'ın Başdanışmanı İbrahim Kalın hakkında verilmek istenilen resmin gerçekle alakası yok. Bu tür iddia ve dedikoduların benzerleri her gün ulusal medyada yayımlanıyor zaten. Taraf böyle bir kulvarın gazetesi değil bence.

 

Başbakan'ın Başdanışmanı'nın Stratfor veya benzeri şirket, düşünce kuruluşları ve gazetecilerle görüşmesi, onları kazanmaya çalışması adeta bir istihbarat paylaşımı olarak sunuluyor. Bence bu büyük haksızlık. Kalın, Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörü. 'Kamu diplomasisi'nin ne olduğunu bilen herkes Kalın'ın Stratfor'la kurduğu ilişkinin 'normal' olduğunu anlar. Yabancılarla temasa geçmek, onlara hükümetin görüşlerini aktarmak bu birimin işi. Tabii bunu resmi bir 'propagandist' gibi yapıp hiç etkili olmamak da var, İbrahim Kalın gibi muhataplarını kazanmaya odaklı bir samimiyetle yapmak da. Kalın'ın bu samimiyetini cezalandırmaya kalkışmak insafsızlık.

 

Bütün bunlar Başbakan'ın Taraf'ı parayı atanın nağmesini çalan bir 'müzik kutusu'na benzetmesini haklı çıkarmaz. Hayatları pahasına gazetecilik yapan, bırakın gazeteciliği son yıllarda Türkiye'nin 'ak'lanmasında önemli bir payı olan Taraf'a haksızlık.

 

Bütün samimiyetimle söylüyorum Taraf'a Türkiye'nin ihtiyacı var. Hatta, onun bildiğimiz haberciliğine, bağımsızlığına, cesaretine bu ülkenin ihtiyacı daha da artıyor. Bu emeği, duruşu, imajı heba etmemek gerek. Stratfor gibi basit bir kuruluşun dedikodularını ve kötü analizlerini yayımlayarak Stratfor'un itibarsızlığını kendisine de bulaştırmamalı Taraf.