Kurulu düzene karşı hiçbir şey yazmamak, yalan söylemek, karalama haber servis etmek ve haya etmemek... Budur Türk medyasının durumu.

Bir milletvekili "Silvan 6 gündür yanıyor" dediğinde, ekmeğini düzene karşı hiçbir şey yazmamakla kazanan gazeteci "süremiz bitti" cevabını vermekte.

Onlara göre söylenenler zararlı şeyler. Onlara göre bunlar "milli birlik ve beraberliğimize gölge düşürecek" tehlikeli fikirler.

Onlara göre Silvan yanmıyor. Havadan bombalar düşmüyor. Yerde tanklar vurmuyor evleri, insanları.

Silvan 9 gündür ablukada değil onlara göre. İnsanlar cehennemi yaşamıyor, açlıktan kırılmıyor.

Onlara göre her şey yalan, devlet gerçek!

Bir Kürt kenti yüzde bilmem kaçı Müslüman olan ahalinin gözü önünde yakılmakta!

Silvan, diyorum efendiler, şu an havadan bombalarla, yerde tanklarla vuruluyor. Bir halk sağken ölümü görmekte, cehennemi yaşamakta.

Bu hiç mi vicdanınızı sızlatmıyor?

Çocuğunun ateşi çıkınca kıyamet koparanlara söylüyorum, yahu kendi çocuğunuzdan da mı utanmıyorsunuz?

Oysa kan akarken, can yanarken tebessüm etmeye, çocuğunu sevmeye utanır insan.

Menfaat paylaşırken birbirini yiyen sizler nasıl oluyor da aynı çukura doluşup sessizlik ölümüne yatıyorsunuz?

İnsanlar ölüyor dediğimizde, hep birlikte sus işareti yapmayı nerden öğrendiniz?

Kurulu düzeni korumakla mükellef onlar. Yalanla, çarpıtmayla, asalak birer hayvan gibi sessiz kalmakla para kazanıyor onlar.

Bir bey mail göndermiş bana; "Emekliyim... Televiyon açık, her daim haber dinliyorum. Silvan'a dair bir kaç kelam söz işitmiyorum; ve ben Silvan'da olup biten hakkında hiç bir şey bilmiyorum."

"Süremiz bitti" bey amca!

Vicdanla, izanla bunları ifade etmek artık pek mümkün görünmüyor. Bu sessizlik, bu yalancı suskunluk bir belaya alamet. Bu çılgınlıktır.

Çılgınlık nedir biliyor musunuz; yanıbaşında komşusuna silah sıkılırken görmemektir. Bombalar yağarken, her yeni güne üç beş çocuk cenazesi düşerken "süremiz bitti" diyerek maymun olabilmektir. Çılgınlık başkasının acısına sırt çevirmektir. Daha az insan olmaktır çılgınlık.

Peki bunlar yanılmış olamazlar mı?

Hayır yanılgı böyle bir şey değil, yanılgı hakikati tümden red etmez.

"Devlet evimizi bombalıyor, silah sıkıyor, bizi çekip vuruyor" dediğinde insanlar, yok canım devlet öyle yapmaz, mümkün değil bizi inandıramazsınız diyemez aklı başında, vicdanı yerinde biri.

Kürtlerin canına okuyarak bu ülkeye barışı getiremezsiniz. Barışı getiremediğiniz sürece de topal ördek gibi aksar durursunuz.

Kürtlerle bir arada yaşama duygusunu bombalıyorsunuz farkında değil misiniz?

Bu duygunun olup olmamasını bile umursamıyorsunuz. Bu unursamazlıkla insanları korkunç bir belaya sürüklüyorsunuz.

Bu bela hepimizi sürükleyecek.

Ben aman vermez bir acıyla bu cümleleri karalarken, Selahattin Demirtaş açıklama yapıyordu; “Kürt halkı geri adım atmayacaktır. Bir kişi çıkıp kendini başkan ilan edip, ‘Rejimi değiştirdim’ diyorsa, milyonlarca insanın talebi ‘terörizm’ olarak değerlendirilemez. Silvan halkı, kendi iradesine sahip çıkıyor.

Görüyorsunuz değil mi bu insanlar yılmıyor. Ne yeni nesil Kürt düşmanlığı, ne de JİTEM'cilerin berbat sırıtışları bu insanlara geri adım atrırmıyor. Korkmuyorlar, korkunun onlara ölümden beter acı vereceğini gördüler çünkü.

Meram anlamaz halinizden sıyrılıp söyleyin şimdi; “Bir halkın statü talebine karşı tankla topla saldırırak başarı elde etmek" mümkün müdür?

Mümkün olduğunu düşünüyorsanız, sizden önceki kudretliler neden başaramadı bunu?

İşi korkunç bir nefretle Kürtlere bok yedirmeye kadar götüren, aklı fikri taşlaşmış olanlar neden başaramadı?

90'larda Lice'yi yakanlar, her bir güvenlik görevlisinden cenaze levazımatçısı  yaratanlar bunu neden başaramadı?

Bu yol sulh yolu değildir. Dünyada bunun örneği yok efendiler!

Çocukları sokak aralarında vurulurken o insanlardan sessiz kalmalarını nasıl beklersiniz?

Beklentiniz beyhude bir çaba hala anlamadınız mı?

Sessiz kalarak bu ülkeye barışı getiremezsiniz.

Yalan söyleyerek, acıya sırt çevirerek bu ülkede huzuru sağlayamazsınız.

İnsanların evleri yanıyor, bedenleri kurşunlanıyor dediğimizde, "süremiz bitti" derseniz, korkarım birlikteliği yitirdiğimiz gibi insanlığımızı da yitireceğiz.

İnsansız bir ülkede çürüyüp gideceğiz hep birlikte.