Sanatçı Şevval Sam'ın bir söyleşide söylediği sözler çarpıtılarak geçmişte Ahmet Kaya, Hrant Dink gibi isimlere yapılana benzer bir linç kampanyası başlandı. Sanatçı konu hakkında açıklama yapsa da medya ve soysal ağlarda başlayan linç kampanyası konser iptalleriyle devam ediyor.

 

Şevval Sam’ın 3 Temmuz Karamürsel Kurtuluş Şenlikleri'ndeki konseri, organizasyonu düzenleyen Karamürsel Belediyesi tarafından iptal edildi. Belediye’den şenlikte Şevval Sam yerine Gülben Ergen’in konser vereceği açıklandı.

 

Düzce Belediyesi de, Yaz Konserleri’nde sahneye çıkacak Şevval Sam’ın konserinin iptal edildiğini açıkladı. Demokrat Haber’e bilgi veren sanatçının menajeri Karamürsel’deki iptali doğrularken Düzce’den kendilerine henüz bir bildirim yapılmadığını söyledi.

 

Şevval Sam’ın sözlerinin çarpıtıldığını belirten sanatçının menajeri Harun Belenkoğulları, “Orada salonun üçte ikisi başörtülüydü, konuşmada onları dışlayan, rencide eden bir niyet olsaydı o anda herkes tepki gösterirdi” dedi. Şevval Sam’ın herkesin özgürlüklerinden yana olduğunu belirten Belenkoğulları, orada soruyu soran Ayşe Kübra Demirel’in de haberleri şöyle değerlendirdiğini hatırlattı:

 

“Şevval Sam’a başörtüyle ilgili soruyu soran benim.. Ben başörtülüyüm. Bana inancımdan dolayı saygı duyduğunu fakat kendisinin örtünmeye gerek olmadığını düşündüğünü söyledi. Bizlerin kendimizi korumak için örtündüğümüzü düşünüyor ve her insan kendini eğitirse karşısındakine iyi duygular beslerse bizim belki de kendimizi korumamıza gerek olmayacağını düşünüyor.. Evet bu bizim inancımız bu uğurda gerekirse can veririz. Şevval Sam farklı düşünüyor ama saygı duyduğunu belirtiyor.. Bence tartışmaya gerek yok..”

 

ÖRTÜNMEYE KARŞI DEĞİLİM!

Sanatçı Şevval Sam da konuyla ilgili açıklamasında şöyle demişti:

Van’da 18 Haziran 2012 günü Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın çağrılısı olarak katıldığım toplantıda öğrencilerle son derece içten bir söyleşi gerçekleştirdim. Konuşmamı tamamladıktan sonra bana yönelen soruları yanıtladım. Bu soru cevaplar sırasında ortaya çıkan diyalogun çok kısa bir bölümünü alıp “ilginç” hale getirmek için başlık yapılmasından sonra, oradaki konuşmamla hiç ilgisi olmayan bir “medya analiz” ortamı yaratıldı. Oysa Van 100. Yıl Üniversitesi’ndeki konuşmam öğrencilerin tamamı tarafından benimsendi. Tartışma çıkmadı. Alkışlandı. Onaylandı. Yapay tartışma, toplantının “haber” haline getirilmesinden sonra ortaya çıktı!  

 

Bir başörtülü kız öğrenci ayağa kalkarak şöyle dedi: Şevval Abla bakın ben başörtülüyüm. Yanımdaki en yakın arkadaşım ise başörtüsüz. Ama bu aramızda sorun olmuyor.-Ne güzel işin doğrusu da bu zaten…-Fakat ben başörtüsünden dolayı bu ülkede bazı yerlerde okuyamıyorum. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bunun üzerine ben de aynen şöyle dedim:-Ben düşünce ve inanç özgürlüğüne inanıyorum. ÖRTÜNMEYE KARŞI DEĞİLİM! Eğer 20 sene önce başörtüsü serbest bırakılsaydı bugün bu problemler yaşanmayacaktı, başörtüsü bir ideoloji haline gelmeyecekti. İnancınıza saygı duyuyorum.  Sonra da şöyle devam ettim: Dünyada 7 milyar insan, 7 milyar farklı parmak izi varsa, bir o kadar da farklı düşünce olabilir. Farklılıklar, bu dünyayı renklendiren ve yaşanabilir kılan unsurlardır… Konunun gerçek içeriği ve özeti budur. Görüldüğü gibi konuşmamda “başörtüsü karşıtlığı” yok. Genelleme de bulunmuyor. Düşünce ve inanç özgürlüğü var. Eğer ifade özgürlüğü adına bir şeyler söylenecekse benim (başı açık ve örtülü) öğrencilere söylediklerim dikkatlice okunmalı. Sonra salonda bulunan öğrencilerin, sözlerim etrafında oluşturduğu dostluk-kardeşlik halkasına, özenle bakılıp saygı gösterilmelidir.

 

CNN Türk ekranında Cüneyt Özdemir'in sorularını yanıtlayan Sam konu hakkında şunları söylemişti:

 

Van'da Toplum gönüllüleri Vakfı tarafından öğrenciler için düzenlenen söyleşide "başörtüsü tekstil malzemesidir" dediği iddia edilen Sam, "Ben bu kadar barıştan düşünce özgürlüğünden söz ederken başörtüsü bez parçasıdır diyebilir miyim?" diyerek iddiaları reddetti. Sam herkesin farklılıklarına saygı duyduğunu söyledi.

 

"BARIŞTAN, SEVGİDEN, KARDEŞLİKTEN SÖZ ETTİM"

"O kadar çok iddia ortaya atıldı ki hiç önemli bulmasam da bu açıklamayı yapmak zorunda kalıyorum. Ben üniversiteleri çok önemsiyorum. Orada da öğrencilere seslendim. Bana yapılan bütün kötülüklere teşekkür ettim. Böyle başlayan çok güzel bir sohbetti. Salonun üçte ikisi başörtülüydü. Bir öğrenci "ben başörtülüyüm ama arkadaşım değil ve biz çok iyi anlaşıyoruz" dedi. Ben de işte budur mesele dedim. Aslında dostluğa dair bir şey söyledim. Eğer 20 yıl önce bu meseleyi halletseydik bugün bunları konuşmayacaktım dedim. Gerçekten böyle bir şey kullandım mı diye şüphe ettim hatta. Ancak barıştan ve dostluktan, kardeşlikten, ifade ve düşünce özgürlüğünden söz ettim. Bu ülkenin her yanında aynı duygularla söylüyorum şarkılarımı. Dünyadaki bütün farklılıklar benim için zenginliktir. Ben bu kadar barıştan düşünce özgürlüğünden söz ederken başörtüsü bez parçasıdır diyebilir miyim?

 

"BURASI ANADOLU BEN ANADOLULUYUM"

Cüneyt Özdemir: Seni tanıyanlar böyle bir şey söylemeyeceğini bilir zaten. Ama sosyal medyadaki o kulaktan kulağa yayılan ve altıncı kişiden sonra bambaşka bir yere varan iddialara benziyor bu... Aslında iddia edilenden tam tersini söylüyorsun.

"İnsanlar özgür olsunlar, düşüncelerinden dolayı suçlanmasınlar” diyordum. Ama aynı şeyle suçlanıyorum şu anda. Birinin kendini diğerinden üstün görmesi benim düşüncelerime aykırı. Burası Anadolu, ben Anadoluluyum diyorum. Biz değil miyiz Mevlana'yı dünyaya tanıtan. Bunu sadece bayrak gibi sallayıp içini doldurmazsak olur mu?"

 

"ÖYLE BİR ŞEY DESEM GENÇLER İTİRAZ ETMEZ MİYDİ?"

"Gençler barışçıl olun, farklı olana saygı duyun dediğim bir konuşmada eğer böyle bir şey söylersem onlar da itiraz etmez mi? Üniversiteli gençler bunlar sonuçta... Belki de kendimi gerçekten ifade edememiş olabilirim. Ama öze odaklanmak gerekir, ne dediğim anlaşılmıyor mu?"

 

"MEDYA BİZİ BU TUZAKLARA DÜŞÜRMESİN"

Senin başörtüsüyle bir derdin var mı? Bazen insanın ağzından bir cümle çıkar bütünden kopuk olabilir...

"6 milyar farklı parmak izi varsa hepimizin bir özü ve varoluş tarzı var. Aynanın karşısında bir test yapsınlar. Bana olan bütün öfkelerini ve kızgınlıklarını yansıtsınlar. Sonra da sevgi ve barışı yansıtsınlar. Hangisi daha güzel? Ben geniş kitlelerle temas halinde olan bir sanatçıyım. Ömrümün sonuna kadar barış ve sevgiyi amaçlayacağım. İnsanları barışa ve sevgiye davet ediyorum. Medyaya da rica ediyorum. Düşüncelerimin özünü görsünler. Bizi bu tuzaklara düşürmesinler."