Her önemli bilgi ve iletişim teknolojisi, ekonomi, siyaset ve kültür üzerinde büyük değişikliklerin önünü açıyor. Mevcut düzeni değiştirme ve dönüştürme kapasitesi bu teknolojilerin anahtar ya da yıkıcı teknolojiler olarak adlandırılmasına neden oluyor. Mevcut düzenin aktörleri bu yeni yıkıcı teknolojilere karşı son derece temkinli hatta muhafazakar bir biçimde tepki veriyorlar. Çünkü bu teknolojiler mevcut iktidar ilişkilerini değiştirme kapasitesine sahip. Örneğin bu anahtar teknolojilerden birine, matbaaya ilk karşı çıkanların yazdıkları eserlerin çoğaltılmasına tepki veren oyun yazarları olduğunu bilmek şaşırtıcı olabilir. Tıpkı denkler arası (peer-to-peer) bir MP3 paylaşım sitesi olan Napster’ı mahkemeye vererek kapatılmasını sağlayan müzik şirketleri ve müzisyenler gibi. Blockchain teknolojisi de basit finansal işlemlerden var olan finansal organizasyonların yapısını değiştirmeye kadar geniş bir yelpazede ekonomik faaliyetleri bozma potansiyeline sahip.

Günümüzdeki ekonomik güç ilişkileri, en güçlü rekabet avantajlarını merkezileştirme üzerine kurmuştur. Ödeme ağları, çevrimiçi pazar yerleri, sosyal ağlar, alım-satım borsalarının tümünü kontrol eden şirketler tarafından merkezileştirilerek büyük kazançlar elde edilmektedir. Merkezileştirme, ölçek ekonomileri yoluyla, düşük sabit maliyetler üzerinden yüksek karlılık sağlayarak ekonomik oligarşilerin ve tekellerin oluşmasının önünü açar. Dijital ekonomide Google, Amazon, Facebook ve Netflix bu oligarşinin amiral gemileridir.

İşte Blockchain teknolojisi finansal işlemlerde, kimlik ve veri yönetiminde ve çevrimiçi pazar yerlerinde gayri-merkezi çözümlere imkân tanıyarak merkezileşme üzerinden büyük karlar elde eden kurumlara karşı bir tehdit oluşturuyor. Bitcoin’in ortaya çıkmasından bu yana geçen on yılda sürekli geliştirilen, değişim için katmanlı seviyeleri ve çok çeşitli uygulama alanlarına sahip olan Blockchain teknolojisi, her türlü finans, varlık sicili ve envanteri; arsa, ev, araba vb. maddi varlıkları ve oy, fikir, sağlık verileri, adli kayıtlar vb. maddi olmayan varlıkları gayri-merkezileştirmeyi mümkün kılıyor. Blockchain, sadece kripto paralar yoluyla geleneksel değişim ve ödeme süreçleri için bir tehdit değil, çok çeşitli iş modelleri, inovatif yönetişim yaklaşımlarıyla, daha önce mümkün olmayacak denli büyük bir ölçekte tüm insan faaliyetlerinin koordinasyonu, değerlendirilmesi ve aktarılması için yeni bir düzenleme paradigması oluşturarak mevcut kurumsal organizasyonların tümü için bir alternatif oluşturabilir. Tarımsal endüstriler, yönetişim, bilim, tıp, sigorta ve iş sürecinin bir parçası olarak aracı olan tüm endüstriler Blockchain tabanlı teknolojilerle dönüştürülebilir.

Blockchain teknolojisini kullanan işlemlerin koordinasyonu, güvenli kayıt tutulması ve geri alınamazlığı, Magna Carta veya Rosetta Stone gibi toplumdaki ilerlemenin köşe taşlarını oluşturabilecek özelliklerdir. Bu durumda, Blockchain tüm belgelerin, vakaların, kimliklerin ve varlıkların kaydı da dahil olmak üzere tüm toplumlar için kamusal kayıt deposu olarak hizmet edebilir. Bu sistemde, tüm mülkler akıllı mülk haline gelebilir; Bu, her varlığın blok zincirine kodlanması, yani varlığın blok zincirde izlenmesi, kontrol edilmesi ve takas edilmesi (satın alınması veya satılması), her türlü maddi varlığın (evler, arabalar) ve dijital varlıkların blok zincirde kaydedilip nakledilebileceği anlamına gelir.

Blockchain mevcut iktidar ilişkilerini değiştirme potansiyeli finansal olmaktan çok daha fazlasıdır. Baskıcı siyasi rejimlere muhalif bireyler ve organizasyonlar: Blockchain teknolojisini kullanarak gayri-merkezi ve güvenli bir örgütlenme modeli içinde verilerini şifreleyerek koruyabilirler. Devletlerin kontrolündeki finansal merkezlerden bağımsız olarak maddi ve maddi olmayan varlıklarını kayıt altında tutabilir ve transfer edebilirler. Hükümetler tarafından uygulanan neo-liberal politikalara karşı alternatif bir ekonomiyi kurmak için mevcut düzenleme ve lisansları aşabilirler. Blockchain tabanlı uluslararası ekosistemler kurarak mevcut iktidar-bloklarını aşmaya yönelik işbirlikleri oluşturabilirler.

Elbette bir teknolojinin potansiyelleri ile gerçek hayattaki uygulamaları arasında büyük farklar olabilir. Bunu bir başka yıkıcı teknoloji olan internette yaşayarak gördük. İnternetin bütün o özgürleştirici potansiyeli büyük bir heyecan yaratsa da bugün geldiğimiz noktada internetin daha çok merkezi iktidarlar tarafından gözetim ve kontrol aracı olarak kullanıldığını görüyoruz. İnternetin tıpkı Blockchain gibi alt yapıdan bağımsız gayri-merkeziliği, şeffaflığı, etkileşime ve kullanıcı denetimine uygun yapısı her ne kadar demokrasinin ve kişisel hak ve özgürlüklerin gelişimine en uygun iletişim teknolojisi olduğu yollu iddiaları güçlendirse de, uygulamada şirketlerin ve devletlerin istila ettiği, kontrolün, manipülasyonun ve sansürün güçlendiği bir sonuçla karşılaştık.

Aynı durum Blockchain teknolojisi için de geçerli. Nitekim son 10 yıldır var olan bu teknoloji şirketler ve devletler tarafından kara para aklama, yasa dışı örgütlerin etkinlikleri, toplum için tehdit oluşturan kontrol edilemez finansal işlemler için kullanıldığı iddiaları ile itibarsızlaştırırken, bugün devletler ve şirketler bu teknolojiyi kendi çıkar ve emelleri için nasıl kullanacaklarına yönelik olarak yaptıkları araştırma ve geliştirme faaliyetlerine milyarlarca dolar akıtıyorlar.

Bu çerçevede Blockchain öncelikli olarak karar verme mekanizmalarının özgürleştiren yeni toplumsal organizasyonlar için çevrimiçi alt yapıların geliştirilmesi öncelikli bir görev olarak önümüzde duruyor. Demokrasiyi Blockchain tabanlı olarak yeniden yorumlamak ve merkezi iktidarlara karşı alternatif yönetim modelleri geliştirmek mümkün. Dünyanın farklı yerlerinde bu amaca yönelik çalışan sivil toplum örgütleri, platformlar ve kooperatifler yıllardır çalışıyorlar. Bir sonraki yazıda bunları ele alalım.