TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Çankırı Valiliği ve Belediye Başkanlığı ziyareti sonrasında Çankırı Karatekin Üniversitesi'nin 2022-2023 Akademik Yılı Açılış Töreni'ne katıldı.

Burada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsünü de kapsayan ve kıyafette özgürlüğü savunan kanun teklifi ve bu teklifin ardından başlayan başörtüsü tartışmalarına dair konuştu.

Meselenin kanun bağlamında tartışılmasının yanlış olduğunu savunan Şentop, şunları söyledi:

"Böyle bir tartışma varsa o zaman bunu bir kanun bağlamında ele almak yanlıştır çünkü kanunda bir düzenleme yaptığınız zaman böyle bir özgürlüğü kanundan kaynaklanan bir özgürlüğe bağlamış, dönüştürmüş oluyorsunuz. Dolayısıyla kanun yapma çoğunluğuna sahip bir grup, serbestlik yönünde bir kanun yaparken, siz meseleyi kanundan kaynaklanan hakka dönüştürdüğünüz için bir başkaları da gelip bu sefer o kanunu kaldırmak suretiyle bunun yasaklanabileceği de düşünülebilir."

1968-1969'DAN BERİ SEMBOLİK BİR MESELE OLARAK TARTIŞILMAKTA'

Şentop, konuşmasında üniversitelerde başörtüsünün önceki dönemlerde sorun oluşturduğunu hatırlatarak, "Üniversitelerimiz daha önce bir 15 sene önce toplumdan, siyasetten ve devletten uzak; kendi içinde kapalı birtakım gündemlerle çalışan kurumlardı. Kendi özel gündemleri vardı. En önemli gündemlerde birisi de üniversitelere başörtülü öğrenci sokmamaktı. Tabii başörtü meselesi yeniden gündeme geldi. Burada başörtü meselesini sadece kız öğrencilerimizin başını örtmesi ve bu şekilde derse girmesi olarak değerlendirmemek lazım. Başörtüsü meselesi, Türkiye’de 1968-69’dan beri sembolik mesele olarak tartışılmaktadır.

'DİNİ HAYATIN TOPMLUMSAL GÖRÜNÜRLÜĞÜNE KARŞI OLMAKTIR'

Esasen bunu görmek lazım. Başörtüsü dindarlığın, dini hayatın bir sembolüdür. Başörtüsüne karşı olmak esasen başörtüsüne karşı olmak değildir. Dini hayatın, toplumsal hayatta görünürlüğüne karşı olmaktır. Buradaki tartışmaların arka planına baktığınızda budur" dedi.

'GERİ DÖNÜLMEZ BİR TOPLUMSAL MUTABAKAT OLUŞTU'

Şentop, bugün başörtüsü ile ilgili herhangi bir sorun olmadığını dile getirip, "Bu ortadan kalktı. Bununla ilgili hukuki düzenleme olmaksızın ortadan kalktı çünkü bu konuda geniş ve geri dönülmez bir toplumsal mutabakat oluştu. Bu çok sevindirici bir gelişmedir. Daha önce bu konuda çok sert ifadeler kullanan bazı kişilerin, siyasetçilerin de artık bu serbestliği doğal karşılayan, normal karşılayan bir noktaya gelmiş olması bence çok önemli" ifadelerini kullandı.

Daha önce başörtüsü ile ilgili anayasa değişikliği yapılmaya çalışıldığına da değinen Şentop, "2008 yılı ocak ayında başörtüsünün sadece üniversitelerde serbest olabilmesi için anayasa değişikliği yapılmıştı. Anayasa değişikliği yapmayı gerektirecek bir durum değil aslında; ama yönetmelikle yapıldığında sorun çözülememiş, kanunla yapılmış. 2 defa rahmetli Özal zamanında kanun çıkartılmış, sorun çözülememiş. Neden? Çünkü mahkemeler iptal ediyor bunu. O zaman denmiş ki ‘Anayasa ile yapabilirsek, bunu teminat altına alabiliriz’ diye düşünülmüş ve anayasal değişiklik yapılmış. 411 oy ile kabul edilmiş. 2008’den bahsediyorum ve daha sonra Anayasa Mahkemesi'ne dava açılmıştı.

'BU KONUDA ÖNCÜLÜK YAPTIĞI İÇİN AK PARTİ'YE KAPATMA DAVASI AÇILMIŞTI'

Anayasa değişikliği, esasen teorik olarak bu mümkün olmamasına rağmen Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti ve anayasa değişikliği konusuna öncülük yaptığı için AK Parti’yle ilgili kapatma davası açılmıştı. Gerekçelerden birisi de üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakma yönünde eylemler içerisinde bulunmasıydı. AK Parti kapatılmadı; ama 1 kişinin oyuyla. 6 ay önce seçimden yüzde 50 oy alarak gelmiş olan bir partiden bahsediyoruz. 2007 Temmuz ayında seçim yapılmıştı. 2008 Türkiye’sini tasvir edebiliyor muyum, anlatabiliyor muyum?" açıklamasında bulundu.

'ANAYASA ÖTESİ HAK'

Meclis Başkanı Şentop, başörtüsünün anayasa ötesinde bir hak olduğunu belirterek, "Başörtüsü tartışmasını sadece bir başörtüsü tartışması bağlamında, bir kız öğrencinin başörtüsü bağlamında ele almamak lazım. Bu devletin, siyasi ve bürokratların, milletin değerleriyle barışma meselesidir. Bunu böyle görmek lazım. Toplumsal anlamda bir mutabakatla çözülmüş olması çok önemliydi ama şunu görmemiz lazım; kız çocukların, kadınların başörtüsü takması veya başörtü takmaması, anayasadan veya kanundan bir hak değildir. Bu gayet doğal bir haktır. Anayasa ötesi bir haktır ama bugün yeni tartışmalar münasebetiyle bunu yeniden Türkiye’nin gündemine getirdiler. Gerek var mıydı; yoktu bana göre ama böyle bir tartışma varsa o zaman bunu bir kanun bağlamında ele almak yanlıştır. Çünkü kanunda bir düzenleme yaptığınız zaman böyle bir özgürlüğü kanundan kaynaklanan bir özgürlüğe bağlamış, dönüştürmüş oluyorsunuz. Dolayısıyla kanun yapma çoğunluğuna sahip bir grup, serbestlik yönünde bir kanun yaparken, siz meseleyi kanundan kaynaklanan hakka dönüştürdüğünüz için bir başkaları da gelip bu sefer o kanunu kaldırmak suretiyle bunun yasaklanabileceği de düşünülebilir" dedi.