EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, Emek ve Özgürlük İttifakının ülkenin geleceğindeki rolü ve gündemdeki gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu.

MA'dan Fırat Can Arslan'a konuşan Selma Gürkan, "İşaret ettiğimiz şey halkın, emekçilerin ve ezilenlerin örgütlü gücün ortaya koyacağı mücadele potansiyelidir. Değişimin aslında buradan olacağını düşünüyoruz. Ülke demokratikleşecekse ve özgürlükler kazanılacaksa bununla olacaktır" dedi.

İttifakın, ekonomik ve siyasal koşullarının yanı sıra halkların yaşadığı sorunların bir gereği olarak kurulduğunu aktaran Gürkan, "Emek ve Özgürlük İttifakı’nı 3’üncü bir seçenek olarak tanımlayan özelliği, ülkenin içinde bulunduğu sorunları tespit edip, bu sorunlara karşı çözüm önerilerini koymadaki farklılığıdır. Çünkü Cumhur İttifakı’nın ortaya koyduğu siyasi bir model var. O da tek adam yönetimi. Daha baskıcı ve otoriter bir yönetim olma yolunda da hızla ilerliyor. Bunun karşısında da Millet İttifakı, çözüm önerisi olarak ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi’ koyuyor. Ama alternatif olarak sunulan sisteme baktığımızda, ezilenlerin, işçilerin ve toplumsal kesimlerin karşı karşıya kaldığı sorunların kalıcı çözümlerinde bir yol açmayacağı ve seçenek olmayacağı aşikar” diye konuştu.

"Tek başına sandığa bağlı bir çalışmayla bu gidişatın değişmeyeceğini ortaya koyuyoruz” diyen Gürkan, "İşaret ettiğimiz şey halkın, emekçilerin ve ezilenlerin örgütlü gücün ortaya koyacağı mücadele potansiyelidir. Değişimin aslında buradan olacağını düşünüyoruz. Ülke demokratikleşecekse ve özgürlükler kazanılacaksa bununla olacaktır. Biz örgütlü gücün seçim sürecinde de bir birliğe dönüşmesini arzu ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

"KRİZİN YÜKÜNÜN EMEKÇİ HALKIN SIRTINA YIKILMAMASI İÇİN SEÇİM SONRASINDA DA MÜCADELE EDECEĞİZ"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “temiz para getireceğim” diyerek gerçekleştirdiği yurt dışı seyahatlerine dikkat çeken Gürkan, “Finans çevreleri ile görüşülüyor ve bu finans çevrelerinin de Türkiye’ye dair herhangi bir yönelimi olacaksa, bunun karşısında Türkiye işçi ve emekçilerinin ödemesi gereken bir bedel olacaktır. Bu hem dış borçlar üzerinden hem de açılacak kredilerin yaratacağı siyasal bağımlılık üzerinden olacaktır. Zaten AKP iktidarı döneminde bu tür bağımlılık ilişkileri fazlasıyla var. Benzer bir tutumu Millet İttifakı’nın da ortaya koyacağını öngörebiliyoruz. Dolayısıyla işsizliğin çözülmesi ve ekonomik krizin yarattığı yükün emekçi halkın sırtına yıkılmaması için seçim sonrasında da bir mücadele söz konusu olacak” diye konuştu.

Millet İttifakının Kürt sorunu ve inançlar üzerindeki baskıların yanı sıra halkın egemenlik sorunlarına çözüm olabilecek demokratik bir ortam oluşturamayacağını kaydeden Gürkan, “Seçimden sonra da çeşitli toplumsal kesimlerin ve sınıfsal katmanların mücadele birliğine ihtiyaç olacak” dedi.

"EKONOMİK MÜCADELE BARIŞ VE DEMOKRASİ MÜCADELESİNİN KOPMAZ BİR PARÇASI"

Türkiye’nin gündemindeki 2023 bütçesinin sermayenin çıkarları doğrultusunda şekillendirildiğine dikkat çeken Gürkan, “Bu bütçe aynı zamanda bir savaş bütçesi. Silah sanayine ayrılmış önemli bir yekûn görüyoruz. Savaş sanayisinde AKP yandaşı çeşitli şirketler önemli karlar elde ediyorlar. Dolayısıyla bu belirleme hükümetin bu alandaki politikasını da belirliyor. Önümüzdeki dönemde iktidarın daha çatışmacı bir siyaset yürüteceğini ön görebiliyoruz. Yoksulluğa karşı mücadele kadar önemli bir diğer mücadele de barış mücadelesidir. Bunlar birbirinden ayı şeyler değil. Hükümetin savaşçı politikaları halkın ekmeğini her geçen gün küçültmekte” diye belirtti.

AKP-MHP iktidarının bölgede yürüttüğü savaş politikalarına dikkat çeken Gürkan, “İktidar, siyasette baskı politikası uygulamadan ekonomide bir talan politikası uygulayamaz. Hükümetin bölgedeki yönelimlerine baktığımızda, çatışma ve savaş siyasetinde ısrar ettiğini görüyoruz. Biz bir taraftan içeride halkın ihtiyaçlarını gözeten bir ekonomik politika için mücadele verirken, bu mücadeleyi barış ve demokrasi mücadelesi ile kopmaz bir parça olarak birlikte değerlendiriyoruz” diye belirtti.

"SORUMLULUĞUMUZUN FARKINDAYIZ"

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın mücadele hattının, çeşitli alanlarda mücadele veren kesimlerle birleşmesiyle ülkenin demokratikleşmesinin de sağlayacağının altını çizen Gürkan, "İttifaklar farklı bir model sunuyor. Biz de inançların, halkların ve kadınların kendi kazanımlarıyla var olacağı bir demokrasinin bu ülke için daha gerekli olacağını düşünüyoruz. Yolumuz bir taraftan uzun ve zor ama yaşanan sorunlar karşısında halkın mücadele eğilimlerini düşündüğümüzde, olanaklarımız da bir o kadar güçlü. Bu açıdan hem ittifakın geleceği hem de ülkenin geleceği mücadelenin seyrine göre değişecek. Her birimiz üzerimize düşen sorumluluğun çok farkındayız” ifadelerini kullandı.

"YARINIMIZ DAHA AYDINLIK"

Türkiye’nin sol-sosyalist tarihinde çeşitli seçim ve mücadele ortaklıklarının ortaya çıkarıldığını anımsatan Gürkan, “Geçmişe dair değerlendirmemizi yapıyoruz. Önümüzdeki dönem açısından sonuçlar çıkaracağımız, eksiklikleri ve zayıflıkları göreceğimiz epey bir deneyimimiz var. Emek ve Özgürlük İttifakı çerçevesini bu deneyimlerin ışığındaki tartışmalarla yürüttük. Bu yolu birlikte güçlendireceğimize dair umudumuz güçlü. Türkiye’nin geleceğini ve kaderini şekillendirecek anlayış, toplumsal kesimlerin ve sınıfsal katmanların mücadele birliğidir. Yarınımızın daha aydınlık olduğunun umudunu verebilirim” dedi.