Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’ın Yüksek Seçim Kurulu üyeleri hakkında sarf ettiği sözleri sebebiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “heyet halinde çalışan kamu görevlilerini alenen tehdit” ve “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlarından re’sen soruşturma başlatılmıştı.

Soruşturma yakın zamanda takipsizlikle sonuçlandı.

13 Eylül 2019 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi üyeliğinden istifa eden Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, “Elimizde o gün verdiğim demecin ses kaydı olmasaydı, büyük olasılık siyasi yasaklı olacaktım” diyerek takipsizlik verilme sürecini anlattı.

Soruşturma gerekçesi İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile aynı olan Özdağ hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, "Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'ın Yeniçağ Gazetesine verdiği mülakatta; YSK üyeleri hakkında sarf ettiği bir kısım sözleri sebebiyle Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından 'heyet halinde çalışan kamu görevlilerini alenen tehdit' ve 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik' suçlarından re'sen soruşturma başlatılmıştır" denilmişti.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında da 4 Kasım 2019'da yaptığı bir basın açıklamasında Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle 4 yıl 1 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. İmamoğlu’nun YSK Başkanı olan Sadi Güven ile 10 YSK üyesine yönelik zincirleme şekilde "kurul halinde çalışan kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı alenen hakaret" suçunu işlediği belirtilerek, 1 yıl 3 ay 15 günden 4 yıl 1 aya kadar hapisle cezalandırılması istendi. İstanbul Anadolu Adliyesi 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen dava halen devam ediyor.

YSK ÜYELERİNİ TEHDİT ETTİĞİM YÖNÜNDE HABERLER YAPILDI

Gerçek Gündem'e konuşan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, kendisine sorulan bir soruya verdiği yanıtla önce yandaş medya tarafından hedeflendiğini hemen akabinde de resen soruşturma başlatıldığını şu sözlerle anlattı:

“10 Ocak Gazeteciler günü münasebetiyle Ankara’daki gazete, televizyonları ziyaret ediyorduk. Yeni Çağ, Flash Haber’de görevli olan Orhan Uğuroğlu’nu da ziyaret ettim. Orada bana bir soru sordu: ‘Mevcut Anayasa gereğince Sayın Erdoğan üçüncü kez aday olabilir mi?’ Ben de aday olamaz, Anayasa’nın 101. Maddesi çok sarih. İki kez aday olmuştur, adaylığına Yüksek Seçim Kurulu (YSK) karar verir. Ancak YSK böyle bir karar verirse, Anayasa’yı çiğnerse, bir defadan bir şey olmaz derse, biz de onu seçim meydanlarında halkımıza şikâyet ederiz, ardından da Sayın Erdoğan’ı sandıkta yenmek isteriz dedim. Oradaki ifadelerim nedeniyle yandaş medya önce benimle ilgili bir haber akışına başladılar. Hakkımda YSK üyelerini tehdit ediyor gibi haberler yapıldı.”

KANAATİMCE SES KAYDI OLMASAYDI, SİYASİ YASAKLI YAPILACAKTIM

Üç avukatıyla ifade veren Özdağ, o gün verdiği demeci savcılığa ses kaydı olarak sunduklarını aktardı.

“Uzun bir ifade verdik. Bu doğru değil dedik, resen soruşturma başlatılması da doğru değil. Ben bir siyasetçiyim, YSK böyle bir karar veremez diyoruz, verirse şikâyet ederiz diyoruz, kime? Millete. Çünkü YSK kararları yargıya taşınamıyor. Kesin karar oluyor, bu da doğru değil, bununla ilgili de bir düzenleme yapılması gerekiyor. Savcılığa o günle ilgili elimizde ses kaydı olduğunu söyledik. Asistanımız bu konuşmamı kaydetmişti. Gittiğim her yerde ses kaydımı almış, iyi yapmış, teşekkür ettim kendisine. Ses kaydı bilirkişiye gönderildi. Birkaç ay sonra bilirkişi, elimizdeki ses kaydı doğrultusunda bazı cümleleri kullanmadığımı raporladı. Bunun sonucunda takipsizlik kararı verildi.”

“Eğer o demecimizin ses kaydı olmasaydı, benim kanaatim şuydu, tabi sadece kanaat beyan edebilirim, yargıçlar hakkında hükümde bulunamam, ceza verilip, siyasi yasaklı yapacaklardı. Hedeflerinde bu vardı. AK Parti’den ayrıldığım günden bu yana keskin muhalefet yapıyorum. Bir demecimden dolayı saldırıya da uğradım. Ölümden döndüm, o da DEVA Partililere, İYİ Partililere ve Gelecek Partililere mesajdı: Konuşmayın, konuşursanız akıbetiniz böyle olur denilmek istendi. Beni de o gün döverek öldüreceklerdi.”