Edirne Cezaevi'nde bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından yayımladığı "Hamaset Değil Cesaret Zamandır" başlıklı açıklamayla Orta Doğu'daki gelişmelere ve Türkiye'nin iç siyasetine dair değerlendirmelerde bulundu.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
İran rejimi uzun yıllardır demokrasi ve insan haklarına tümden kapalı kalmakla, öncelikle kendi yurttaşlarına büyük haksızlık yapıyor. Ancak hiçbir gerekçe, emperyal müdahaleye haklılık kazandırmaz. İran'a yönelik askeri operasyonun durmasını ve müzakere masasına dönülmesini esas almamız gerekir. Fakat görünen o ki, Orta Doğu'ya emperyal müdahaleler, kendilerine sonu almaya kadar durmayacak. Bizim, bölgesel barışı ilkesel olarak savunmamız ve bunun için yoğun çaba harcamamızın yanı sıra, içeride de birliği ve barışı sağlamakta daha hızlı ve cesur hareket etmemiz gerekir.
Bu çerçevede;
1- Abdullah Öcalan'ın 27 Şubat çağrısı ve PKK'nın fesih kararıyla birlikte silahsızlanma sürecinin herhangi bir tıkanmaya ya da provokasyona yer vermeden, olabilecek en hızlı şekilde tamamlanması için tüm tarafların en yüksek düzeyde çaba, cesaret ve feraset gösterebilmesi gerekir.
2- İç cepheyi güçlendirme amacına da adalet duygusunun gelişmesine de hizmet etmeyen açık olan siyasi görünümü yargı tacizine kesinlikle son verilmelidir. Ortada bir suç isnadı varsa bunun, tarafsızlığı ve bağımsızlığı sorgulanmayacak savcılar ve yargıçlar eliyle yürütülmesi için gerekli adımlar atılmalıdır. Seçilmiş belediye başkanları ve bürokratların hukuksuz yargılamaları iç hukukumuzun da gereğidir ve bu konuda artık somut mesafe kat edilmeli, tahliyeler sağlanmalı, adli bir yargı süreciyle de davalar en hızlı şekilde sonuçlandırılmalıdır. Orta Doğu'daki ateş devasa bir yangına dönüşürken toplumu dışlayacak böylesi tutumlarda ısrar edilmemelidir.
3- Böyle bir dönemde hiç kimse küçük hesaplar yaparak maceracı, riskli ve sonu felaketle sonuçlanacak hamleleri aklından bile geçirmemelidir. Unutulmamalıdır ki, emperyalizmin bir kazanımından kimseye bir şey vermez. Bizler Türkiye toplumu olarak bu dönemde bir ve beraber olacağız, olası risklere, saldırılara, provokasyonlara karşı gerektiğinde evde durmaktan, hakkar ve ya 86 milyonluk bir halkın ordusuna dönüşeceğiz; ortak vatanımızı canımız pahasına savunacağız. Kendi sorunlarımızı da kendi aramızda, karşılıklı güven çerçevesinde ve "kardeşlik ruhuyla" çözeceğiz. Bunun dışındaki her arayış sadece felaket getirir. Bu konuda ezberci, öfkeli, intikamcı ve kindar yaklaşıma prim vermeyecek, cesur ve samimi olacağız.
4- Orta Doğu yangınının kısa sürede sönmeyeceğini öngörerek kısa, orta ve uzun vadeli bir iç ve dış ortak politika hattının belirlenmesi ve her siyasi grubun bu hattı gönül rahatlığıyla savunabilmesi için Cumhurbaşkanı'nın davetiyle, TBMM'de tüm siyasi parti genel başkanlarıyla bir çalışma toplantısının en kısa zamanda yapılması yararlı olacaktır. Belirttiğim noktaların hiçbiri iç politikada nezakete dayalı demokratik muhalefetin ve iktidarın denetlenmesinin, eleştirilmesinin önünde engel değildir. Birlik ve beraberlik iktidar partisinin değil, Türkiye'nin etrafında olacaktır. Madem soyadımız Türkiye'dir, o halde herkesi soyadımız etrafında birleşmeye ve bunun için sorumluluk almaya davet ediyorum. Bu kasırga bir gün elbette dinecek ve bizler bu toprakların kadim halkları olarak burada, bir arada, eşitçe ve özgürce yaşayacağız.
Selahattin Demirtaş 17 Haziran 2025 Edirne Cezaevi