HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin İzmir İl Kongresi’ne katıldı.

Demirtaş'ın tahliye edilmemesine ilişkin konuşan Buldan, "Tam da bu dönemde AİHM kararının tanınmaması bize yargının bağımsız olmadığını gösteriyor. Eğer yargı bağımsız olsaydı bugün Selahattin Demirtaş serbest kalırdı" dedi.

Buldan, "Seçimler yaklaştığı için Demirtaş’ı rehin tutuyorlar" diye konuştu.

Buldan, kongrede yaptığı konuşmada şu değerlendirmelerde bulundu: 

Seçim dönemlerinde partimize dönük yoğun baskıların olduğu bir süreci yaşıyoruz. Her sabah birkaç ilimizden gözaltı haberleriyle uyanıyoruz. Ancak bizler tutuklandıkça çoğalan, öldürüldükçe büyüyen bir halkın geleneğinden geliyoruz. Asla tükenmeyeceğiz, bitmeyeceğiz. Siz tutukladıkça biz çoğalacağız, siz öldürdükçe büyüyeceğiz, siz bizi baskı altına aldıkça biz mücadelemizi büyüteceğiz. 7 Haziran’da, 1 Kasım’da, 24 Haziran’da başaramadılar, şimdi yine başaramayacaklar. 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde HDP’nin iradesi her yere yansıyacak. Her yerde kazanacağız, her yerde başaracağız. 

Bizler adaleti ve hukuku olmayan bir ülkede yaşıyoruz. Bizler sesini çıkaran herkesi ezmeye çalışan bir zihniyete karşı mücadele veriyoruz. Ancak bu ülkeyi yönetenler Türkiye toplumunu, her kesimi kendi tahakkümü altına almaya çalışıyor, bu zihniyeti, bu ülkeye hakim kılmaya çalışıyor. Bunu başaramadıklarını kendileri de bilmelerine rağmen yok saymaya, imha etmeye ve baskıcı zihniyeti Türkiye’nin her yerine yaymaya çalışıyorlar. 

'YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ' EN ÇOK İZMİR'E YAKIŞIYOR

Bu salondaki görüntü herkese örnek olmalıdır. “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganının en güzel bu kentte, İzmir’de söylendiğini hepimiz biliyoruz. Kürtlerle Türklerin, gençlerle kadınların, Ermenilerle Süryanilerin bir arada yaşadığı gibi, HDP’nin renkleri dediğimiz o fikriyat bugün bu salonda bir kez daha açığa çıkmıştır. Bu görüntü önemlidir. Çünkü halkları birbirinden ayrıştırmaya ve kutuplaştırmaya çalışan bir zihniyetle mücadele ediyoruz. Onlar Türkiye halklarıyla Kürt halkının yan yana gelmesinden korkuyorlar. Gençlerden ve kadınlardan korkuyorlar. İşte bunun için her gün partimize yönelik tutuklama, şiddet ve baskı politikalarını yayarak hayatımıza sokuyorlar. 

Halkları ayrıştırırken, insanları birbirlerinin yüzüne bakamaz hale getirmeye çalışıyorlar. Kürtlerin Türklere, Alevilerin Sünnilere bakamadığı, birbirinden nefret ettikleri bir ülke yaratmaya çalışıyorlar. Ancak halkların bir arada, eşit ve özgürce yaşaması HDP fikriyatının önceliğidir. Bu ülkeye HDP ile demokrasi, barış ve özgürlükler gelecek. Bugün bu kadar baskı altında olmamız, bu kadar sindirme ve kriminalize etme yöntemleriyle karşılaşmamız bunun bir göstergesidir. Fakat 7 Haziran’daki, 1 Kasım’daki, 24 Haziran’daki başarımızı bundan sonra daha fazla güçlenerek, daha fazla bir araya gelerek büyütmek bizlerin görevidir. 

BİR ARAYA GELMENİN YÖNTEMLERİNİ BULMALI

Bugün iktidarın yaptıkları saymakla bitmez. Bu ülke iş cinayetlerinin, kadın cinayetlerinin, çocuk istismarının, emek sömürüsünün, doğa talanının yaşandığı bir ülke oldu. AKP’nin bu ülkeye reva gördüğü yaşamın adı bu. Biz hiçbir insanımızın kılına bile zarar gelmemesi ve herkesin özgürce yaşayacağı zemini yaratma imkanına sahibiz. Sadece seçim zamanlarında değil, her zaman mücadele zeminlerini büyüterek hayata geçirmeliyiz. Kadın arkadaşlarımızın 25 Kasımlarda sokaklarda bir araya gelmesi ne kadar önemliyse, Türkiye halklarının Newroz alanlarında bir araya gelmesi de o kadar önemlidir. Bizlere yapılan her türlü baskıda bir araya gelmenin yol ve yöntemlerini hep birlikte bulmalı ve bu sisteme karşı cevap olmalıyız.  

DEMİRTAŞ'I SERBEST BIRAKACAKSINIZ

Sevgili Selahattin Demirtaş ile ilgili AİHM kararını başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, hükümet yetkililerinin tanımayacağına dair izlenimler var. AİHM kararı siyasi bir karar değildir, hukuki bir karardır. Bugün Cumhurbaşkanı, AİHM kararını siyasi bir karar olarak gördüğünü söylüyor ama bizim tüm yoldaşlarımız siyasi bir kararla tutuklandılar. Tam da bu dönemde AİHM kararının tanınmaması bize yargının bağımsız olmadığını gösteriyor. Eğer yargı bağımsız olsaydı bugün Selahattin Demirtaş serbest kalırdı. Sadece Selahattin Demirtaş değil, kararın emsal teşkil etmesinden dolayı tüm tutuklu yoldaşlarımızın serbest kalması gerekir. Selahattin Demirtaş’ın cezaevinde kaldığı her an yeni bir hukuksuzluktur. Bu hukuksuzluğun altına Saray’a bağlı yargıçlar imza atmaktadır. Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakacaksınız. AİHM kararını dikkate almak zorundasınız. AİHM kararı sadece AİHM’in kararı değildir. Türkiye’de milyonların talebidir. 

Zaman kazanmaya çalışıyorlar biliyoruz, seçimler var onun için sevgili Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakmıyorlar. Bunu da biliyoruz. Zannediyorlar ki 31 Mart’ta sandığa giden her insan Selahattin Demirtaş’ı Figen Yüksekdağ’i unutacak. Oysa seçim sandıklarında insanlar size öyle bir ders verecek ki yaptığınız hukuksuzlukların hesabını sandıkta göreceksiniz. Bugün yapılan haksızlık ve hukuksuzlukların, sevgili Selahattin Demirtaş kararının uygulanmamasının, AKP’nin zihniyetinin, adaletin ve barışın önüne geçmek adına yapıldığını biliyoruz. 

Şimdi önümüzde yerel seçimler var. Yerel seçimlerin Türkiye’nin her yerinde tarihi bir fırsat olarak ele alınması gerektiğini belirtmek isterim. Kürdistan’da çıkardıkları adaylara bakın; kayyumlar, eski bakanlar, vali yardımcıları vs. Halkın önüne çıkaracakları yeni bir profil yok. Halkın iradesine saygısızlık yapan, halkın değerlerine hakaret eden o kayyumları tek tek Ankara’ya göndereceğiz. Diyarbakır kayyumunu, Hakkari kayyumunu, Bitlis kayyumunu, Batman kayyumunu Ankara’ya göndermenin yolu seçimlerde başarılı olmaktır. Tabi ki sadece Kürdistan’da değil bugün Türkiye’nin her kenti bizim için kayyum atanmış gibidir. Her yeri kazanmak gibi bir hedefimiz var. 

ZEYBEKÇİ'NİN CİNSİYETÇİ İFADESİNE KADINLAR KARŞILIK VERECEK

Ege Bölgesi’nde İzmir’in de yeri, önemi bizim için çok büyüktür. AKP’nin aday gösterdiği eski bakan, aday gösterildiği anda İzmir için şunu söyledi: “Mahallenin güzel kızını kim kabul etmez.” Bu cinsiyetçi yaklaşımı asa kabul etmiyoruz, kadın arkadaşlarımız sandıkta bunun hesabını soracak. Bu söylemin üzerine tüm kadınların ortak bir tavırla bu adaya iyi bir cevap vereceğine inanıyorum. 

İzmir’de HDP olarak ortak bir aday çıkarmanın yöntemlerini arıyoruz. Bir güç birliğine ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Ama bunu demokratik ilkelerimizden vazgeçmeden, herkesin istediği, benimsediği, “ortak adayımdır” dediği kişiyi hep birlikte bulacağız. Bunu başarabilirsek AKP-MHP faşist zihniyetini bu güç birliğiyle devireceğiz. Güç birliğiyle İzmir’de de İzmir halkının istediği bir adayla seçim yarışına gireceğiz. 

Türkiye’nin bütün coğrafyalarında böylesi bir güç birliğini hayata geçirebilirsek önümüzdeki yılları AKP-MHP faşizminin olmadığı, özgür, demokratik ve eşitlikçi bir anlayışla halkımızın önüne çıkmaya adayız. 

Bir referandum niteliğindeki bu seçimlerde, herkesin bir seferberlik ruhu ile çalışması çok önemli. Gece gündüz demeden her insanımızın elini tutarak, yüreğine dokunarak başaracağız. Böylesi bir sorumlulukla bu sürecin üstesinden geleceğiz.