Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, gündemdeki gelişmelere dair Meclis’te basın toplantısı düzenledi.

Oluç, Meclis’ten geçen infaz yasasına değinerek, “Sayısız görüşmeler yaptık. Zaman zaman iktidar partisinden direncin sona erdirilmesi yönündeki talepler geldi, bunu çok net bir şekilde reddettik. Ama bütün bu çabalara rağmen ne yazık ki infaz yasasının eşitlikçi ve adil bir yasa haline gelmesini sağlayamadık. Şöyle bir tablo vardı. Bu çalışma için vekillerimiz yüzde 46’sını görevlendirdik. Vekillerimizin bir kısmı risk grubundaydı. Onları Meclis içi ve dışı görevlere de dahil etmiyoruz. Risk grubunda olanların dışındaki vekillerimiz de kendi bölgelerindeki kriz masalarında çalışmalarını sürdürüyorlar” dedi.

Oluç, yasaya karşı siyasi ve hukuki mücadele vermeye devam edeceklerini söyledi.

‘SARAY İÇİ ENTRİKALAR DÖNEMİ’

Oluç, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifasının kabul edilmemesine dair, “Saray içi entrikalar dönemiyle karşı karşıya olduğumuz açık ve net bir şekilde gördük. Halk kendi sağlığı için endişelenirken iktidar kendi koltuğu ve bekası için endişeleniyor. Bunun mücadelesini sürdürüyor belli ki. Bunun uygun bir durum olmadığını söylemeye devam edeceğiz. Siz kendi koltuklarınızın kavgasını verecekseniz, bunu halkın ve toplumun sağlığı üzerinden yapmayın” şeklinde konuştu.

‘GÖRÜLMÜŞ BİR ÖNLEM DEĞİL’

Salgına karşı alınan önlemlerin yetersiz olmasıyla iktidarı eleştiren Oluç, “Bu laf olsun diye ilan edilmiş bir sokağa çıkma yasağı. Hani bir kere ilan edildi kontrolsüz bir şekilde, şimdi bunu sürdürelim bari havasındalar. Yani bunun bir tedbir olduğunu iddia etmek gerçekten mümkün değil. Bunu da bir kez daha söylemiş olalım; hafta içi çalış, hafta sonu evde otur ve böylece koronavirüs salgınından korun. Böyle bir önlem gerçekten görülmüş bir önlem değil. Zorunlu sektörler, yani ilaç, gıda gibi zorunlu sektörler dışında üretimi sürdürmek fabrikalarda, atölyelerde, işyerlerinde doğru değildir” diye konuştu.

‘KORONA İLE ALAKASI YOK’

İşçiye “grev yasağı” ve “ücretsiz izin” önünü açacak olan düzenlemeyi “fırsatçılık” olarak değerlendiren Oluç, “Koranavirüs salgını önlemleri arasına grev yasağını koymayı düşünmüşler. Yani işyerinde grev yasağını düşünmüşler, işyerinde çalışmanın engellenmesini düşünüyorlar, işten çıkarılma yasağını düşünmüyorlar. Grev yasağını düşünüyorlar. Darbe günlerinde grevler yasaklanır, şimdi de bu torba yasanın içinde önümüze geldi. Anayasa’ya da aykırı. Korona ile alakası yok. Ama önümüzdeki dönem için acaba işçiler greve giderse bunu yasaklayabilir miyiz, diye düşündüler. Hem Anayasa’ya aykırıdır hem İLO anlaşmalarına aykırıdır” ifadelerini kullandı.

‘BİN 117 TL İLE NASIL GEÇİNECEKLER’

Oluç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Teklifin altıncı maddesinde işveren tarafından ücretsiz izne ayrılan kısa çalışma ödeneğinden ve işsizlik ödeneğinden yararlanamayanlara işsizlik sigortası fonundan günde 39 lira 24 kuruş olmak üzere, toplamda bin 177 lira ödeme yapılacak. Bunun içinden bir de damga vergisini düşecekler. Bu kadar büyük bir vicdansızlık, bu kadar büyük bir adaletsizlik kabul edilebilir gibi değil. Ne alacak bu insanlar bin 177 TL ile? Nasıl geçinecekler? Dolayısıyla bu adaletsizliği kesinlikle kabul etmiyoruz, bunun karşısında mücadele ediyoruz. İşten çıkarılmaların yasaklanması doğru bir yöntem; bunu biz en başından beri söylüyoruz, geç kalındı. Ama ayda bin 177 liralık ödenekle işçileri açlığa mahkum etmek kabul edilemez. İşten çıkarılmanın yasaklanmasının yanında ücretsiz izin meselesine gerek yoktur.”