HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, milletvekilleri ile birlikte 6 yıl önce gerçekleşen Kobani olayları gerekçe gösterilerek yapılan gözaltı operasyonuna tepki göstermek için TBMM’de basın toplantısı düzenledi.

Oluç, "Bu konjonktürde HDP demokrasi mücadelesinin ittifakının hukuk, adalet, eşitlik ve barış mücadelenin öncüsü olduğu için intikam operasyonu ile karşı karşıya kalmıştır. Tekrar söylüyorum; siyaseten yenemediklerini yargı yoluyla yok etmeye çalışıyorlar. Hedef HDP’siz bir Türkiye’dir, hedef, HDP’siz bir siyasettir, HDP’siz bir yaşamdır, HDP’siz parlamentodur. Dertleri budur. Ama şunu görmezden geliyorlar. HDP en az 6 milyon seçmeni ve alileri birlikte 20 milyon insanı temsil eden bir siyasi partidir. Türkiye'nin ve Meclisin üçüncü büyük partisidir" dedi.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç'un açıklamaları şöyle:

'GÖZALTINA ALINAN YÖNETİCİLERİMİZ 2015 YILINDA KONUYA İLİŞKİN İFADE VERDİ'

Değerli basın emekçileri, sizleri saygıyla selamlıyoruz, iyi bir hafta diliyoruz. Bugün vekillerimizle birlikte bir basın açıklaması yapma kararı aldık. Konumuz tahmin edebileceğiniz gibi şu anda gözaltında tutulan arkadaşlarımız. Şu anda 20 arkadaşımızı gözaltında. Bugün itibariyle savcılığa çıkarıldılar ve 4 gün daha gözaltı süresi uzatıldı ve emniyete geri götürüldüler. Şimdi Kobani protestoları, hepinizin hatırladığı gibi 6-8 ekim 2014 yılında oldu. 2015 yılında bununla ilgili o dönemin Merkez Yürütme Kurulu üyelerine bir soruşturma açıldı. Şu anda gözaltında bulunan bütün MYK üyesi arkadaşlarımız 2015 yılında o soruşturma nedeniyle ifadelerini verdiler çeşitli illerde. 2015 yılından bugün kadar 5 yıl boyunca yedekte tutulan bu dava, bu soruşturma şimdi yeniden gündeme getirildi.

'İKTİDAR YARGI YOLU İLE HDP’Yİ TASFİYE ETMEYE ÇALIŞMAKTADIR'

Aslında o gün ifadelerini vermiş olan arkadaşlarımız bugün hukuksuz bir şekilde gözaltında tutulmaya devam ediyorlar. Öncelikle bunu kınıyoruz. Bu hukuksuzluğu protesto ediyoruz. Ortada ne hukuk ne yargı bıraktınız, artık her şey ama her şey Saray'ın kararları ve AKP’nin Adalet Komisyonu’na dönüşmüş olan mahkemeler aracılığıyla yapılıyor. Bu operasyon kesinlikle hukuki bir operasyon değildir, kesinlikle siyasi bir operasyondur. Siyasi bir karar alınmıştır. Bu siyasi kararla arkadaşlarımız gözaltında tutmaktadırlar. Bunu öncelikle söyleyelim. Neden bu siyasi karar alındı? Bu siyasi kararı hedefi ne?

Bu siyasi kararın hedefi açık biçimde AKP ve MHP ittifakını ve iktidarın demokrasi mücadelesinde büyük bir tehlike olarak gördükleri HDP’yi, tüm kurum kuruluşları, ittifakları ve bileşenleri ile demokratik siyasetten tasfiye etmektir. Amaç budur. İktidar tasfiyeci bir iktidardır, iktidar siyasi olarak rakibi olan HDP’yi siyaset yoluyla yenememektedir, o nedenle yargıyı kullanarak HDP'yi tasfiye etmeye çalışmaktadır. Bu tasfiyeci iktidarın hukuk dışı bir uygulamasıdır.

'BU AYNI ZAMANDA SİYASİ İNTİKAM VE TASFİYE OPERASYONUDUR'

Bu bir siyasi intikam operasyonudur. Sadece tasfiye operasyonu değildir. Bugün gözaltında tutulan MYK üyelerimiz aslında 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinin de ayrıca yürütücüsü olan MYK üyelerimizdir. 7 Haziran 2015’te bu toplum büyük bir deli gömleğini attı kenara ve büyük bir umutsuzluğu toprağa gömdü. AKP’nin seçim yoluyla da tek başına hükümet kuramayacak duruma geleceğini bütün toplum gördü ve yaşadı. 7 Haziran 2015’in özelliği budur işte. 7 Haziran 2015 ve 1 Kasım 2015 seçimlerini yürütmüş olan MYK üyelerimize yönelik o nedenle de bir intikam operasyonudur aslında. O günün intikamı bugün alınıyor. Neden? Çünkü bugünkü konjonktür bu intikamı almayı gerektirdi.

'İKTİDAR İÇ VE DIŞ POLİTİKADA TAM BİR FİYASKO İLE KARŞI KARŞIYADIR'

Nedir o konjonktür? Bugün Türkiye’nin iç politikasına baktığımızda iktidar tam bir fiyasko ile karşı karşıyadır. Ekonomik kriz, sosyal kriz bütün bütün ağırlığıyla yaşanmaktadır. Bugün Türkiye’de işsizlik cumhuriyet tarihinin rekor düzeyine varmıştır. Bugün Türkiye’de hayat pahalılığı iktidarın bütün rakamlarına oynama girişimine rağmen inanılmaz boyutlara varmıştır.

Halk bunun farkındadır. İşsizlik, hayat pahalılığı ve demokraside yaşanan büyük kriz, tek adam yönetimi, kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırılmış olması, yürütmenin yargıyı tahakküm ve baskı altına almış olması, yürütmenin yasamayı bir noter gibi kullanmaya başlaması ortadadır.

Bu büyük demokrasi krizi ve yönetememe krizi de gündemedir ama sadece bu değil bir taraftan da dış politikada bu iktidar, fiyasko üzerine fiyasko yaşamaktadır. Bakın biz HDP olarak Doğu Akdeniz ve Ege meselesinde Meclis tatile girmeden önce getirilen bütün bildirilerde ve önergelerde şu açıklamayı çok net yaptık. Savaş ve çatışma değildir olması gereken, müzakere, diplomasi ve barış yolu ile sorunların çözülmesi gerekir dedik. O zaman bizi dinlemeyenler sonra NATO’yu, Almanya’yı, ABD’yi, Fransa’yı dinlemek zorunda kaldılar ve biz haklı çıktık. Müzakere, diplomasi, görüşme, komşularla görüşerek sorunlara çözme en doğru yoldu, bizim savunduğumuz gibi. İşte bu dış politikada yaşanan fiyasko da şimdi bir kere daha dönmüş dolanmış iktidarın ayağına dolanmıştır

'HEDEF HDP’SİZ BİR TÜRKİYE’DİR'

Şimdi işte bu konjonktürde HDP demokrasi mücadelesinin ittifakının hukuk, adalet, eşitlik ve barış mücadelenin öncüsü olduğu için intikam operasyonu ile karşı karşıya kalmıştır. Tekrar söylüyorum; siyaseten yenemediklerini yargı yoluyla yok etmeye çalışıyorlar.

Hedef HDP’siz bir Türkiye’dir, hedef, HDP’siz bir siyasettir, HDP’siz bir yaşamdır, HDP’siz parlamentodur. Dertleri budur. Ama şunu görmezden geliyorlar. HDP en az 6 milyon seçmeni ve alileri birlikte 20 milyon insanı temsil eden bir siyasi partidir. Türkiye'nin ve Meclisin üçüncü büyük partisidir.

Biz HDP’yi bu tür tasfiye operasyonlarıyla ortadan kaldıramazsınız, etkisiz hale getiremezsiniz. Bunu dün de söyledik, bugün söylüyoruz. HDP’ye oy ve gönül vermiş milyonlarca insanı ne yapacaksınız? Tekrar soruyoruz. HDP’ye oy ve gönül vermiş milyonlarca insanı ne yapacaksınız.

'BU OPERASYON AYNI ZAMANDA YÜZDE 50+1’İ ELDE ETME OPERASYONUDUR'

Şimdi HDP’nin halkla, toplumla, demokrasi güçleri ile ilişkisinden, barış, demokrasi, hukuk ve adalet mücadelesindeki gücünden korktukları için bu intikam operasyonunu yapıyorlar. Bu intikam operasyonu aynı zamanda yapılacak genel ve Cumhurbaşkanı seçimlerinde yüzde 50+ 1’i elde etme operasyonudur. Bu intikam operasyonu aynı zamanda 31 Ağustos’ta Eş Genel Başkanlarımızın burada açıkladığı barış deklarasyonuna karşı savaş cevabıdır. Bunun da farkındayız. Yani onlar barış istemiyorlar.

HDP, barış, toplumsal müzakere, diyalog, toplumsal uzlaşma dedikçe onlar HDP’yi tasfiye etmek için uğraşıyorlar. HDP bitirilirse otokratik düzen, tek adam düzeni başarıya ulaşır diye düşünüyorlar. Demokrasi ittifakını girişimlerini engellemeye çalışıyorlar. Barış çabasını yargılıyorlar, bakın bir fotoğraf hatırlatmak istiyorum size.

'HDP’YE SAHİP ÇIKMAK DEMEK DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKMAKTIR'

Bakın bu 28 Şubat 2015’teki Dolmabahçe Sarayı’ndaki fotoğraftır. Bu fotoğrafta olan kişilerden Mahir Ünal,  Efkan Ala, Yalçın Akdoğan AKP milletvekilleri ve yöneticileridir. 28 Şubat 2015’te yani 6-8 ekim 2014 Kobanê protestolarından 5 ay sonra Dolmabahçe’de bir mutabakat metni okunmuştur. Şimdi bu metni okumuş olan, bu toplantıya katılmış olan Yalçın Akbayır, Efkan Ala ve Mahir Ünal susamazsınız. Bu toplantıya katılmış olan o zamanki Grup Başkanvekilimiz İdris Baluken şimdi cezaevindedir. O zaman o toplantıya katılan Sırrı Süreyya Önder bugün gözaltındadır. Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan hakkında da fezleke hazırlandığı iddiası ortaya atılmıştır. Bir kez daha söylüyoruz. Bu toplantıya katılanlar Kobanî protestolarından 5 ay sonra neden oturdunuz bu açıklamayı yaptınız. Bunların hepsini soracağız ve o günün yaşanmış olan olaylarını Meclis'te de kamuoyununda da tartışacağız, biz her şeyin açığa çıkmasını istiyoruz. Bugün şunu çok açık bir şekilde ifade ediyoruz. Bugün HDP’ye sahip çıkmak demek HDP’nin tüm politikalarını benimsemek değildir. HDP’ye sahip çıkmak demek demokrasiye, demokrasi, özgürlük, barış ve eşitlik mücadelesine sahip çıkmak demektir.

'HDP BÜTÜN BASKILARA RAĞMEN DÜŞMEDİ, DÜŞMEYECEK'

Bu nedenle çok büyük, çok yoğun bir şekilde dayanışma ve destek aldık ve bu dayanışma ve destek sürüyor, bugün de sürüyor yarın da sürecek. Öncelikle hem Meclis içindeki ve hem Meclis dışındaki siyasi muhalete, siyasi partilere, bütün sivil toplum kuruluşlarına, bütün derneklere, bütün meslek örgütlerine bizimle dayanışma içinde olan yurttaş girişimlerine, tek tek kanaat önderlerine ve demokrat ve vicdan sahibi bütün yurttaşlarımıza yürekten teşekkür ediyoruz. Bu dayanışmayı daha da büyüteceklerini biliyoruz, çünkü onlar bugün HDP’nin bütün politikalarına katılmasalar da HDP’nin söylediklerine katılmasalar da HDP’siz bir Türkiye’nin demokrasi açısından ne kadar büyük bir kayıp olacağının farkındalar. Onlara teşekkür ediyoruz. Bu dayanışmaya büyütmek, bu desteği büyütmek istiyoruz. O nedenle de HDP düşmedi, geçmişte bütün baskılara rağmen ve düşmeyecek HDP bütün baskılara rağmen diyoruz. Çok teşekkür ediyoruz ve onlarla birlikte demokrasi mücadelesinde, barış mücadelesinde her türlü fedakarlığı yaparak mücadeleyi büyütme ve ortaklaştırma sözünü bir kez daha veriyoruz. Teşekkür ediyorum.