2018 yılında emlak piyasası ve inşaat sektörü tek kelimeyle çökerken, yabancıya emlak satışlarının %130 oranlarında artmış olduğuyla övünülüyor. Oysa Türkiye’de bu sene gayrimenkul satın alan yabancıların çok büyük bir kısmı vatandaşlık vermiş olduğumuz Iraklılar ve İranlılar. Bunları ise Almanya takip ediyor, yani Almanya’da yaşayan göçmen Türkler (!). Diğer “gerçek” yabancılar bu üç ülkeden sonra geliyor. Yani 2 sene önceki fiyatlara göre 3-4 kat ucuza alma olanağına sahip olmalarına rağmen, yabancılar emlak satın alarak bile yatırım yapma noktasında güzel ve ucuz ülkemize güvenmiyorlar. Zaten ülkemize yapılan ve “yabancı yatırım” olarak adlandırılan yatırımların da önemli bir kısmını yukarıda sözü edilen şekilde gerçekleşen emlak satın alımları teşkil ediyor. Sözün kısası, ekonomimiz ve özellikle inşaat sektörü acınacak durumda olmasının yanında, sürekli Şark usulü kurnazlık teşebbüsleri ile gerek iç ve gerekse dış kamuoyunu yanıltma ve yanlış yönlendirme derdindeyiz...

Otomobil üretimi yıllık bazda %10, otomobil ihracatı %5 azalırken, (vergi indirimine rağmen) ithal otomobil satışları %35 ve yerli otomobil satışları ise %24 oranında azaldı/daraldı ve otomobil pazarında ithalatın payı %67 oldu. Beyaz eşya sektörü bu yıl %21 küçüldü. Genç işsizlik oranı %21,6’ya yükseldi. Bu Doğu Avrupa’daki ortalamaların bile 3 katı. Sanayi üretiminin Ekim ayında değişmesi beklenmezken, %1,9 oranında düştü / daraldı. İktidarın yavru ortağı MHP’nin Samsun Milletvekili Erhan Usta bile TÜİK’in yanıltıcı bilgiler yayınladığı, küçülme ve daralmanın ilan edilerek açıklanandan çok daha vahim seviyelerde bulunduğunu, Berat Albayrak’ın olumlu mesajlarının aksine, ekonominin yüksek enflasyon altında resesyona sürüklenmekte olduğunu ifade etti.

Bloomberg’in hesaplamalarına göre yalnızca son 1 yıl içinde Türkiye’de 7,5 milyar dolar ve 35 milyar TL bankacılık sisteminden çekilmiş. Yani vatandaş dolar satıp TL almamış, İkisini de önemli bir miktarda olmak üzere sistemden çekmiş, evinde yastık altına veya ev tipi kasasına yerleştirmiş. Yine yabancı finans kuruluşlarının yaptığı hesaplamalara göre, her meslekten ve kesimden Türk vatandaşlarının Kasım 2018 itibariyle yurtdışında 210 milyar doları bulunuyor. Bu rakam son 3 yılda ivmelenerek 75 milyar dolar artış göstermiş. Devletin üst üste çıkardığı ve sürekli olarak süresini uzattığı, şartlarını iyileştirdiği varlık barışı programları da bu paranın büyük bir kısmını yurda getirilmesini henüz sağlayamıyor. Daha da kötüsü, hükümetin ekonomiyi canlandırmak üzere verdiği KGF kredileri de önemli oranda yurtdışına çıkarılmış durumda... Kredi derecelendirme kuruluşu JCR “TL’nin değer kaybının Türkiye ekonomisi üzerinde yarattığı negatif etkinin üretici ve tüketici enflasyonları arasındaki farkın yok olacağı noktaya kadar yaklaşık 6-7 ay boyunca devam edeceği” değerlendirilmesinde bulundu. Tüketici Güven Endeksi ise 57 ile hesaplanmaya başladığı tarih ola 2012’den bu yana en düşük seviyelerinde seyrediyor...

Devletimiz topladığı vergilerin ancak %4’ünü beyanname yoluyla toplayabiliyor. Vergilerin %93’ü ise kaynakta kesinti yöntemiyle tahsil ediliyor. Vergilerin sırf %67’lik kısmını asgari ücretliler dâhil bordrolu çalışanlar ödüyor. Hal böyleyken, Türkiye’de şu an tam 411 adet alışveriş merkezi var. Bunun 387 adedi son 15 sene içinde inşa edilmiş. Sadece İstanbul’da 118 tane alışveriş merkezi var, 18 tanesi ise halen inşaat halinde. Türkiye bütün bu AVM’lere 50 milyar doların üzerinde harcama yaptı.

Kendimizi zengin ‘gibi’ hissederken, yine de ekonomik bakımdan en kötüsü biz değiliz. Avrupa’da satın alım gücü bizden düşük ülkeler de var; Karadağ, Sırbistan, Makedonya, Bosna-Hersek ve Arnavutluk. Üstelik Milat Gazetesinin haberine göre, “Uzayda atağa geçtik”. Zira Türkiye Uzay ajansı kurudu. Havacılık ve Uzay Teknolojileri Genel Müdürü Serdar Hüseyin Yıldırım “15 yıl içinde uzay çalışmalarını geliştiremeyenlerin dünyada söz sahibi olamayacağını” söyledi. Bu sözleri sarf eden sanırım aya ilk insanın yarım yüzyıl önce gitmiş olduğunu bilmiyor! Evet, Bazı ülkelerin bayraklarında Ay var, bazı ülkelerinse Ay'da bayrakları var... Ay'da bayrağı olan ülkeler: Amerika, Rusya, Japonya, Çin, Hindistan ve ESA (European Space Agency) (AB'yi temsilen). Öte yandan, ABD Temsilciler Meclisi 2017 yılında Myanmar ordusu tarafından Arakanlı Müslümanlara yapılan saldırıları “soykırım” olarak tanıyan yasa tasarısını (ezici bir çoğunlukla) kabul etti. Türkiye ve lideri bu konuda da sürekli konuşur ve yakınırken, ‘dış güç’ dediğimiz gâvur ABD gereken adımları attı ve hiçbir Müslüman ülkesinin yapmadığı ve yapamadığını cesurca gerçekleştirdi… 2 milyara yakın bir nüfusa sahip bulunan Müslüman uluslar ve ülkeler için trajik bir tablo doğrusu...

Türkiye hukuk ve demokrasinin hâkim olduğu bir özgürlükler ülkesi. Şaka bir yana, Erdoğan’ın en kadim akıl hocalarından Mehmet Barlas Efendi bile iki Sözcü yazarına (Fetö ile bağlantılı olduğu iddiasıyla) hapis yolunun açılması girişimine tepki gösterdi ve adeta “Artık Yeter!” dedi. Ne de olsa Cumhurbaşkanımızın özlü ifadeleriyle, “Türkiye’de medya, dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar özgür... Hapiste gazetecilik faaliyetinden yatan kimse yok...”