DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, Avrupa ile yaşanan kriz, referandum çalışmaları ve Newroz kutlamalarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Hükümetin referandumda ‘hayır’ çıkması durumunda halkı kaosla tehdit ettiğini söyleyen Yüksek, referandumda ‘hayır’ çıkması durumunda hükümetin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, motivasyonunu kaybedeceğini savundu.

Yüksek, “Sandıktan ‘Hayır’ çıkarsa “kaos” çıkmaz. Kaos çıkar diyenler halkı tehdit ediyor, korkutmaya çalışıyorlar. Tam aksine, hayır çıkarsa demokrasi açısından bir başarı olacak ve daha sonra tüm toplum kesimlerinin katılacağı ortak demokratik bir anayasa yapma imkanı doğacaktır. Hayır çıktıktan sonra AKP ve Cumhurbaşkanı kendi sınırlarına çekilmek zorunda kalacak ve 7 Haziran-1 Kasım arası yaptığı gibi ülkeyi krize sokarak tek başına iktidar olduğu koşullar gibi bir durum yaratamayacaktır” ifadelerini kullandı.

Kamuran Yüksek, Gazete Duvar’dan Vecdi Erbay’ın sorularını yanıtladı.

Türkiye’nin nasıl bir ortamda referanduma hazırlandığı, en çok konuşulan konuların başında geliyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye OHAL koşullarında referanduma gidiyor ve bu başlı başına bir problemdir. Bundan önce yapılan köklü Anayasa değişiklikleri de darbe ya da sıkıyönetim koşullarında olmuştu. Şimdi buna benzer koşullardayız, DBP’nin Eş Başkanı dahil 83 belediye eş başkanı; HDP eş başkanları ve 13 milletvekili, binlerce parti yönetici ve üyesi, basın mensupları, akademisyenler ve STK temsilcilerinin tutuklandığı, halk üzerinde baskıların had safhada olduğu bir ortam içerisindeyiz. Hayır kampanyası yürütenler baskı ve tehdit altındadır. Bu koşullar altında yapılacak bir referandumunun ne kadar sağlıklı sonuç doğuracağı elbette şüphe konusudur. Bu, hükümetin yarattığı bir durumdur ve hükümetin utancıdır, ama halkımızın her şeye rağmen kendi özgür, demokratik geleceğini düşüneceğine ve AKP’ye bir ders vereceğine inanıyorum.

2015’te şehir merkezlerinde yaşanan çatışmalardan seçmeniniz nasıl etkilendi? Bazı kesimler tarafından DBP’ye yönelik bir kırgınlık olduğu dile getiriliyor. Bu kırgınlık sandığa nasıl yansır?

Halkımızın partilerimize dönük “hükümetin savaş politikalarını neden engelleyemediniz” yönünde kırgınlıkları vardı. Ama geçen zaman içinde herkes gördü ki, henüz çözüm süreci devam ederken AKP barış sürecini kafasında bitirmiş, çökertme planı gibi planlar içine girmişti. Halkımız büyük oranda bunu gördü ve şimdi tepkisi Hükümet’e yöneliktir. Hatta AKP’ye oy vermiş olan Kürtler ve liberal kesimler de AKP’ye tepkilidir. Referandumda ya sandık başına gitmeyecekler ya da giderlerse Hayır oyu kullanacaklardır.

DBP Eş Başkanı ve çok sayıda belediye eş başkanınız tutuklu. HDP’nin eş başkanlarıyla birlikte 13 milletvekili de tutuklu. Bu koşullarda referandum için nasıl bir çalışma yürüteceksiniz?

Çok sayıda arkadaşımızın tutuklu olması elbette kampanya sürecini olumsuz etkiliyor, ancak buna rağmen çalışmalar olumlu şekilde devam ediyor. Referandum süreci, geçen dönem seçim çalışmaları ile karıştırılmamalı ve benzer çalışmalar beklenmemeli. Bunun kendi özgün koşulları var ve çalışmalar bu kampanyaya özgün strateji ve taktik çerçevesinde devam etmektedir.

Çatışmalar nedeniyle çok sayıda insan yerinden göç etmek zorunda kaldı. Göçler, partinizin güçlü olduğu şehirlerde gerçekleşti. Göç eden insanlara ulaşmak, sandığa gitmelerini sağlamak için nasıl bir çalışma yürüteceksiniz?

Çatışmalardan dolayı göç eden seçmen konumunda olan yaklaşık 350 bin kişi var. Bu insanlarımızın bir kısmi yakın yerleşim yerlerinde, çok az bir kısım Batı illerine göç etti. Seçmen güncellemesi sürecinde partimiz bu konumda olan çok sayıda insanımıza ulaştı.

‘HALKI TEHDİT EDİYORLAR’

Zaman zaman “Sandıktan Hayır çıkarsa kaos olur” şeklinde açıklamalar yapılıyor. Sizin bu yönlü kuşkunuz, endişeniz var mı?

Sandıktan ‘Hayır’ çıkarsa “kaos” çıkmaz. Kaos çıkar diyenler halkı tehdit ediyor, korkutmaya çalışıyorlar. Tam aksine, hayır çıkarsa demokrasi açısından bir başarı olacak ve daha sonra tüm toplum kesimlerinin katılacağı ortak demokratik bir anayasa yapma imkanı doğacaktır. Hayır çıktıktan sonra AKP ve Cumhurbaşkanı kendi sınırlarına çekilmek zorunda kalacak ve 7 Haziran-1 Kasım arası yaptığı gibi ülkeyi krize sokarak tek başına iktidar olduğu koşullar gibi bir durum yaratamayacaktır. Cumhurbaşkanı ve AKP referandumu kaybettikten sonra motivasyonunu kaybedecek ve yeni bir hedef oluşturamayacaktır. Dayatma yönteminin başarısız olduğunu görecek ve uzlaşmacı bir çizgiye dönmek zorunda kalacaktır.

‘AVRUPA YAPTIRIM UYGULAYACAK’

Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında yaşanan gerginlik sonrası Avrupa’da evet oylarının artış gösterdiği ileri sürülüyor. Bu olaylar yaşandığı sırada Avrupa’daydınız. Sizin gözleminiz, yorumunuz nedir?

AKP’nin Avrupa ile yarattığı kriz hükümetin işine yaramış görünüyor. Ancak kısa süre sonra böyle olmadığını göreceğiz. Avrupa’da AKP-Erdoğan’la ilgili çok büyük rahatsızlık var. Evet oylarını artırmaktan ziyade, Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşları için, buradaki imkanlarını kaybetme riski doğurdu. Avrupa’da Türk vatandaşları bunu görmeye başladı ve küçük gruplar hariç, AKP etrafından hızla uzaklaşma başladı. Ayrıca Avrupa ülkeleri Erdoğan ve AKP’ye karşı politikalarını orta-uzun vadede sürdürecekler gibi görünüyor. Erdoğan ve AKP’nin değişebileceklerine ve Türkiye’yi AB yönünde ilerletebileceklerine inanmıyorlar. Belli yaptırımlara gitme eğilimi çok yüksek. Yaptırımlar derken, bunu Türkiye toplumuna karşı düşünmedikleri, hükümetin yanlış politikalarına tavır olarak geliştireceklerini vurguluyorlar. Bu gidişat Türkiye için iyi sonuçlar yaratmayacaktır. AKP Türkiye’yi Avrupa ve dünyada istenmeyen ülke haline getirdi. Sanırım hem Türkiye’de hem de Avrupa’da yaşayan Türkiye vatandaşları bu gidişatı görecek ve AKP’nin yanlış yoldan dönmesi için bu referandumda uyarı olarak Hayır oyu vereceklerdir.

Gerilimli bir ortamda Newroz hazırlıkları yapılıyor. Bazı illerde yasaklandığı bilgileri de var. 2017 Newroz’u için ne demek istersiniz?

2017 Newroz’u başta Amed, Batman, İstanbul, Van olmak üzere tüm kentlerimizde görkemli kutlamalara sahne olacaktır. Hükümetin Newroz kutlamalarını engelleme ve gerilim yaratma çabası yanlıştır ve beyhudedir. Biz, Newroz’un demokratik bir zeminde, milyonların katılımı ile bahar havasında kutlanmasını istiyoruz. Böyle de olacaktır. Başka spekülasyonlara halkımız itibar etmemeli, herkes gönül rahatlığı ile Newrozlara katılmalıdır. Bu Newroz tüm siyasi tutsakların, belediye başkanlarımızın, milletvekillerimizin özgürlüğü, tüm demokratik haklar ve özgürlüklerimiz için görkemli olmalıdır. Newroz, aynı zamanda ülkeyi karanlığa götürmek isteyen AKP zihniyetine bir yanıt olmalıdır. Tüm halkımızın Newroz’unu şimdiden kutluyorum.