HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Ankara İl Örgütümüzün 4. Olağan Kongresinde yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kongrede konuşan Sancar, “Yani ekmek ve özgürlük mücadelesini birleştirmek zorundayız. Özgürlük olmadan ekmek, ekmek olmadan özgürlük olmaz. İşte o nedenle inançlara, halklara özgürlük, emekçiye onurlu yaşam mücadelesi mutlaka buluşmak zorundadır. Ekmek ve özgürlük mücadelesini buluşturacağız, bütünleştireceğiz. Demokrasi olmadan sosyal adalet de olmaz. O nedenle diyoruz ki sosyal adalet mücadelesini demokrasi mücadelesi ile bütünleştireceğiz. Ekmek, özgürlük, sosyal adalet ve demokrasi işte bunların üzerine kuracağımız şeyin adı da büyük barıştır. Büyük barıştır. Bu barışı bu ülkede borçlu olduğumuz milyonlar var. En başta Ankara’da 10 Ekim’de katledilen o güzel insanlara borcumuz var” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’ın açıklaması şu şekilde:

Değerli arkadaşlar, sevgili yoldaşlar, kıymetli konuklarımız hepiniz hoş geldiniz. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. Şimdi HDP zamanıdır, Ankara’da da HDP zamanıdır. Türkiye'de de HDP zamanıdır. Neden Ankara’da HDP zamanıdır, çünkü değişimin başlayacağı en önemli merkezlerden biri Ankara’dır. Ankara devletin asık suratlı, zalim gri rengi ile tanınır ama biz Ankara'yı halkların alacağı şehir haline getireceğiz. O yüzden şimdi Ankara’da HDP zamanıdır. Yeni bir başlangıç ve inşa yolunda şimdi Ankara’da HDP zamanıdır. Ankara grisinin yerine Fransız devriminin üç rengi ile bütün renkleri bir araya getirmek için şimdi Ankara'da HDP zamanıdır.

“TÜRKİYE’YE GÖKKUŞAĞI RENGİNDE BİR YAŞAM ARMAĞAN ETMEK İÇİN HDP ZAMANIDIR”

Ben 17 Eylül 1980’de Ankara Hukuk Fakültesi'ne kayıt oldum. Cebeci Kampüsünün etrafı panzerlerle çevriliydi. Ankara'nın sokaklarında gri karaya dönüşmüştü. Askeri darbenin etkisi biraz gözlerden kayboldu yıllar içinde. O kara biraz griye döndü. Ankara esasen devletin o asık suratlı gri rengiyle bütün topluma baktı. Ama biz biliyoruz Ankara bu renkten ibaret değildir. Ankara özgürlüğün mavisi, eşitliğin beyazı, sınıf mücadelesinin ve dayanışmanın kızılını da içeriyor. İşte biz bütün bunları bir araya getirmek için şimdi HDP zamanıdır diyoruz. Bu ülkeye gökkuşağı renginde bir yaşam armağan etmek için Türkiye'de de HDP zamanıdır. Birleşerek, ortak mücadele ile bu ceberut düzeni, bu tekçiliği savunan aklı ve zihniyeti değiştirmek için yollardayız. Birlikte yürümek için güçleniyoruz, güçlendikçe değişim daha da yaklaşıyor.

“SARAY ANKARA’SININ KARŞISINDA HALKLARIN ANKARA’SI VAR”

Sizlerle, bütün bedel ödeyen ve cezaevindeki yoldaşlarla birlikte şimdi değişimi başlatmak zamanıdır. Ankara’nın üç katmanı olduğunu 1930'ların o İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, söylüyordu. Gecekondular Ankara’sına 3. Ankara diyordu, yani üçüncü dünya. Yani mahrum, yoksul ve yoksun Ankara. Ankara’yı inşa eden o gecekonduları da ortaya çıkan 3. Ankara'ydı.

Ankara’nın merkezi, devlet daireleri, iktidarın binaları 3. Ankara'nın omuzlarında yükseldi. İkinci Ankara memurlar, bürokratlar Ankara'sı. Bir tür orta sınıftı ama şimdi o da kalmadı. Memurlar bürokratların büyük kısmı da artık 3. Ankara. Kaderleri 3 Ankara ile birleşmiştir.

Herkesin kurtuluşu artık ortak mücadeleden geçmektedir. Bir tek birinci Ankara var, karşılarında bütün toplumsal kesimleri kapsayan koca bir Ankara var. O Ankara emekçinin, yoksulun, halkların farklı inançların Ankara'sıdır. Burada bir tek merkez kaldı, birinci Ankara yani o da Saray’dır, onun etrafıdır. Onlar bütün ülkeye Ankara başta olmak üzere bütün memlekete hükmetmek istiyorlar. Renkleri teke indirmek istiyorlar. Bütün kaynakları kendilerine ve yandaşlarına peşkeş çekmek istiyorlar. Bütün diğer halklara, ezilenlere reva gördükleri yoksulluk ve sefalettir. İşte bunu değiştirmek için şimdi HDP zamanıdır diyoruz.

“BÜYÜK DEĞİŞİMİ VE YENİ BAŞLANGICI ANKARA’DAN BAŞLATACAĞIZ”

Kızılay’dan Çinçin’e, Mamak’tan Çankaya’ya, Tuzluçayır’dan Çayyolu’na, Bağla’dan Kızılcahamam’a, Haymana’dan Polatlı’ya kadar herkes burada ve daha büyüyecek bu birliktelik. Büyüdükçe de mutlaka o değişim, o yeni başlangıç gelecek. Bunu Ankara’da başlatacağız.

Bu kongre bu başlangıcın en önemli adımların biri olacak. Ankara’nın bir yüzünü de hatırlatarak bu umudun kaynaklarının ne kadar güçlü olduğunu vurgulamak istiyorum. Bir de Ankara gençliğin Ankara'sıdır, devrimci mücadelenin Ankara'sıdır. Ankara ODTÜ’dür, Cebeci’dir, mahallelerin Ankara'sıdır. Biliyoruz Ankara’da faşizmi durduran mahallelerdeki devrimci örgütlenmedir. İşte Ankara’nın bize öğretecekleri bunlardır. Mahirlerin, Denizlerin, Kürt özgürlük hareketinin, Kürt siyasal mücadelesinin ve Türkiye devrimcileri ile bir araya geldiği bu sokaklar, mahalleler, kampüslerdir. Asıl Ankara asıl Türkiye budur. Türkiye'nin geleceği buradadır.

“HÜSEYİNGAZİ’DE ALEVİ, ÇİNÇİN’DE ROMAN, OSTİM’DE EMEKÇİ, HAYMANA’DA KÜRT’ÜZ”

İşte bu nedenle yeni başlangıç ve yeniden inşa zamanıdır. Bizler “Ankara, Ankara seni görmek ister her bahtıkara” dizesinin statükonun bir ifadesi olduğunu biliyoruz. Biz ise Türkiye'yi ve Türkiye halklarını bu bahtı karalıktan kurtarmak, eşitlik, özgürlük ve adaletle örülmüş bir yaşama kavuşturmak için mücadele ediyoruz. Onun için ödeniyor bedeller, onun için büyüyor inanç, büyüyor kararlılık.  Bizler HDP’liler olarak Hüseyingazi’de Alevi, Çinçin’de roman, OSTİM’de emekçi, Haymana’da Kürt’üz. Biz bu ülkenin bütün renkleriyiz, inançlarıyız. Emek veren, emeğiyle yaşayan, emek için hayat için ter döken bütün kesimleriz. HDP budur, HDP’nin büyütmek istediği demokrasi ittifakının da temeli budur.

“GÜÇLÜ DEMOKRASİ VE KALICI ADALETİ SAĞLAMAK İÇİN MÜCADELEMİZİ BÜYÜTÜYORUZ”

Ankara’yı anlatırken benim öğrencilik yıllarım burada geçti. Ankara’da yaşam ve Ankaralı olmak da kolay değil. Ankara’nın bir de şairlerin ifade ettiği yüzü vardır. Biz öğrenciyken öğrendik ki, mesela Ahmet Arif Amedlidir ama Ankara’yı en iyi anlatan şairdir. Karanfil sokağı şiirini bilmeyen var mı? İşçi sınıfının devrimcilerin ozanı Enver Gökçe Kemaliyelidir ama Ankara’yı en iyi anlatan da Enver Gökçe’dir. İşte HDP de budur.

Nereden gelirsek gelelim nerede olursak olalım hep birlikte bu güçlü dayanışmayı, birlikteliği, demokrasi emek adalet özgürlük mücadelesini yürütmek için buluştuğumuz yer, hepimiz bu ülkenin şairleri, yazarları, hamalları, boyacıları, duvar işçileriyiz. Bugün Ankara için HDP zamanı dedim. Türkiye için de HDP zamanıdır. Türkiye’de büyük barışı ve kalıcı demokrasiyi, güçlü demokrasi ve kalıcı adaleti sağlamak için yürüyoruz, mücadelemizi büyütüyoruz.

“İKTİDARI GÖNDERMEK İÇİN AHDETTİK, ANT İÇTİK”

Türkiye’de halkların alternatif bekleyişi vardır, inandırıcı bir seçenek istiyor haklarımız. Sadece kuru kağıtlarla boş mesajlarla ne iktidar kolay kolay gider ne de düzen değişir. İktidarı göndermek için ahdettik, ant içtik. Bunu yolu halklara gerçek bir alternatif sunmaktan geçer. Bizler HDP olarak demokrasi ittifakını, halklar için gerçek alternatif haline getirmeye çalışıyoruz. Biliyoruz ki 20 sene iktidarda kalan hiçbir güç bu nimetleri bırakmak istemez. Arkasında koca bir suç sicili vardır, ondan korkar. Hem nimetleri bırakmak istemez hem de kaybetme korkusu her yerini sarar.

“SEÇİM BİR GÜNDÜR MÜCADELE HER GÜNDÜR”

Böyle bir iktidara karşı mücadeleyi halka gerçek alternatifler sunarak ancak kazanabiliriz. Seçim gününü bekleyerek sonuca ulaşmanın mümkün olmadığını buradan tekrar hatırlatalım. Seçim bir gündür mücadele her gündür. Onun için biz diyoruz ki, demokrasi ittifakını ortak mücadele üzerine kuruyoruz. Seçim birlikteliğini de bu zeminde inşa edeceğiz. Çünkü seçim de ancak her gün yürütülen bir mücadelenin parçası haline getirilirse başarılı sonuçlara yol açabilir. Yoksa sadece sandıkların kurulduğu günü mücadelenin tek alanı olarak görürsek kazanmamız mümkün olmaz. Biz o nedenle birlikte hep birlikte demokrasi güçleriyle, halklarla, emekçiler, yoksullarla bütün inanç gruplarıyla en geniş demokrasi ittifakını ortak mücadele temelinde inşa ediyoruz ve büyütüyoruz.

“YOKSULLUK VE AÇLIK BÜTÜN ÜLKEDE KOL GEZERKEN MÜCADELE ETMEK TEK SEÇENEĞİMİZDİR”

Şiarımız ortak mücadele, her gün yeniden başlayan büyük mücadele, kararlı inançlı yürüyüş. Elbette böyle yürürsek göreceksiniz, seçimde bu iktidarı da göndereceğiz, bu düzeni de değiştireceğiz. Tek şansımız, tek seçeneğimiz budur. O nedenle diyoruz ki şimdi Türkiye’de HDP zamanıdır. Türkiye’de HDP’nin öncülüğünde, emekçiliğinde oluşmakta olan Demokrasi İttifakının zamanıdır. Şimdi 3. yol zamanıdır. Bu yol nereye çıkıyor? Bu iktidarın ve düzenin uygulamalarının tam tersi olan bir düzene çıkıyor. Bu yol demokratik ve sosyal cumhuriyete çıkıyor. Yoksulluk ve açlık, bütün ülkede kol gezerken nüfusun yüzde 90’ından fazlası açlık ve sefalet içinde yaşarken sosyal adalet, emek için mücadele, eşit yaşam için mücadele bizim tek seçeneğimizdir.

“KÜRT SORUNUNDA DEMOKRATİK ÇÖZÜM İÇİN BÜYÜK BARIŞI GERÇEKLEŞTİRME BORCUMUZ VAR”

Yani ekmek ve özgürlük mücadelesini birleştirmek zorundayız. Özgürlük olmadan ekmek, ekmek olmadan özgürlük olmaz. İşte o nedenle inançlara, halklara özgürlük, emekçiye onurlu yaşam mücadelesi mutlaka buluşmak zorundadır. Ekmek ve özgürlük mücadelesini buluşturacağız, bütünleştireceğiz. Demokrasi olmadan sosyal adalet de olmaz. O nedenle diyoruz ki sosyal adalet mücadelesini demokrasi mücadelesi ile bütünleştireceğiz. Ekmek, özgürlük, sosyal adalet ve demokrasi işte bunların üzerine kuracağımız şeyin adı da büyük barıştır. Büyük barıştır. Bu barışı bu ülkede borçlu olduğumuz milyonlar var. En başta Ankara’da 10 Ekim’de katledilen o güzel insanlara borcumuz var. Onlara bu borcumuzu ödemek, Kürt sorununda demokratik çözüm ve bunun üzerine inşa edilecek büyük barışı gerçekleştirme borcumuz var.

“ŞİMDİ HDP ZAMANIDIR, İŞTE BU NEDENLE İKTİDAR KORKUYOR”

Bu ülkede 40 yıla yakın zamandır devam eden çatışmalarda hayatını kaybeden her kesimden insanlarımıza borcumuz var. Demokratik çözüm ve büyük barış bizim borcumuz, sözümüzdür. Yeniden inşanın da en büyük hedefidir. O nedenle şimdi HDP zamanı, büyük barışı ve güçlü demokrasiyi inşa etme zamanı. Şimdi ekmek, özgürlük adalet ve demokrasi zamanı. Yani şimdi HDP zamanıdır. İşte bu nedenle iktidar korkuyor. En çok da iktidarın Ankara’daki mikro temsilcileri korkuyor. Her etkinliğe en sert şekilde müdahale ediyorlar. Kongre salona gelirken de aynı şeyi yapmışlar. Sebebi nedir biliyor musunuz? Sebebi korkudur. Sizden korkuyorlar, HDP’den korkuyorlar. Gelmekte olandan korkuyorlar. Korkuyorlar çünkü bu düzeni değiştirecek gücün nerede olduğunu biliyorlar, halklarımız da biliyor. Bu yüzden yükümüz ağır, sorumluluğumuz büyüktür.

“8 MART, NEWROZ’LA BULUŞTU, NEWROZ’DA BULUŞAN O BÜYÜK DERELER ŞİMDİ 1 MAYIS’A AKACAK”

8 Mart’ta kadın mücadelesinin görkemli şölenlerini, kararlığını gördük. Yolumuzu açan o güçlü yürüyüşü hep birlikte yaşadık. Ardından Newroz geldi. Newroz’da milyonlar meydanları doldurdu. Newroz’da milyonların bir araya gelmesinde asıl meselenin ne olduğunu anlamayanlar bir kez daha dinlesinler. 8 Mart'tan Newroz’a özgürlük, eşitlik, adalet, barış iradesi geliyor. Newroz’da meydanlar irademizi asla terk etmeyiz, boynumuzu eğmeyiz, yürüyüşümüzden vaz geçmeyiz dediler. Kürt sorununda demokratik çözüm ve barış için ne gerekiyorsa yapacağız, bu hedeften bir milim şaşmayacağız dediler. Şimdi önümüzde 1 Mayıs var. 8 Mart, Newroz’la buluştu, Newroz’da buluşan o büyük dereler şimdi 1 Mayıs’a akacak. İşte ekmek ve özgürlük, adalet ve demokrasi dediğimiz şey bu. 8 Mart’ın Newroz’un ve 1 Mayıs’ın kardeşliğidir. Bunları birleştireceğiz. Bunları birleştirince bu değişimi durdurmaya kimsenin gücü yetmeyecektir.

“DEVRİMCİ GENÇLİĞİN MİRASI BUGÜN BİR SAHİPLENME, BİR CANLANDIRMA BEKLİYOR”

Bunun adı 3. yoldur. Bu yol tekrar söylüyorum, demokratik ve sosyal cumhuriyete giden yoldur. Bu yol halkların özgürlüğüne, inançların eşitliğine giden yoldur. Ankara’da devrimci gençliğin büyük bedellerle yarattığı miras bugün bir sahiplenme, bir canlandırma bekliyor. Gençliği bezdiren, umutsuzluğa sevk eden, ülkeden kaçma planları yapmaya mecbur eden bu düzeni değiştireceğiz. Gençlerle değiştireceğiz, gençler değiştirecek. Ankara’nın bu ruhunu bu dönem hep birlikte canlandırma zamanıdır. O nedenle HDP zamanıdır diyoruz. Hem Ankara’da hem Türkiye’de HDP zamanı, değişim zamanı, yeniden başlangıç zamanıdır. Umutsuzluğa yer yok. Madem adlarını andık şairlerimizden bir iki dize okuyalım. Karanfil Sokağı Ahmet Arif’in en sevdiğim şiirlerindendir:

Kavuşmak ilmindeyiz bütün fasıllar,

Ray, asfalt, şose, makadam,

Benim sarp yolum, patikam,

Toros, anti-toros ve asi fırat,

Tütün, pamuk, buğday ovaları, çeltikler,

Vatanım boylu boyunca, Kar altındadır.

Biliyoruz kış uzun sürdü. Sadece mevsim olarak değil bu düzenin dayattığı zemheri de uzun sürdü. Ama devam ediyor Ahmed Arif. “Döğüşenler de vardır bu havalarda, El, ayak buz kesmiş, yürek cehennem.” İşte HDP, işte mücadele budur. El ayak buz kesse de yüreğimiz cehennem kadar sıcaktır. Bu cehennem ateşi bu ülkeye mutlaka hakların, emekçilerin, ezilenlerin cennetini yaşatacaktır. Kararlı inançlıyız. Baweriya me xurt e, têkoşîna me mezin e, riya me vekirî ye. Yolumuz açık olsun yoldaşlar. Hak yardımcımız, Hızır yoldaşımızdır.