HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, katliam gibi kazanın yaşandığı Derik’te hayatını kaybedenlerin taziyesine katıldı.

Sancar, “Derik’te, şimdi bulunduğumuz yerde çok daha büyük bir felaketle karşı karşıya kaldık. Derik’teki felaketin özel yanları olduğunu baştan belirteyim. Ondan önce Antep’te ve burada hayatını kaybeden bütün insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Yakınlarına sabır temenni ediyorum. Yaralılara acil şifalar diliyorum. Burada yaşadığımız felaketi basit bir kaza olarak geçiştirmek mümkün değildir. Olayın bir yanında ihmaller zinciri yer alıyor. İhmaller zincirinin başında da şehir merkezinden ağır tonajlı ve tehlikeli yük taşıyan araçların geçişine izin verilmesi bulunuyor” dedi.

“Bu basit bir kaza değildir. Bu tipik bir Kırmızı Pazartesi vakasıdır” diyen Sancar, “Göz göre göre gelmiş bir cinayettir. Bütün bu tedbirlerin tamamı değil bir kısmı bile alınsaydı bugün Derik’te 21 canımızı yitirmiş olmayacaktık. Denetimsizlik, her türlü karı güvence altına almak ve yüksek karları garanti etmek için uygulanan politikalar ve Kürt şehirlerinde halkın yaşamını da güvenliğini de hiçe sayan bütün bu yanlışların veya zihniyetin sonuçları ortada. Böyle baktığınızda aslında sorumluluğun kaynağı iki araçta, sonradan olaya karışmak üzereyken duran üçüncü aracı da bir kenara bırakalım. Ancak olayın sebebi basitçe iki kamyon iki tır değildir, bir zihniyettir” ifadelerini kullandı.

Sancar’a, Meclis Başkanvekili Nimetullah Erdoğmuş, yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk, Parti Sözcüsü Ebru Günay, Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, önceki dönem Grup Başkanvekili Çağlar Demirel, MYK Üyesi Cihan Aydın ve Milletvekilleri Kemal Peköz, Hasan Özgüneş ile Mardin ve Şırnak il-ilçe yöneticileri eşlik etti.

Olay yerinde de incelemelerde bulunan Sancar ve Türk burada yaptıkları açıklamada şunları söyledi:

AHMET TÜRK: KAZA YAPAN TIRLAR KAMYONLARDAN DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ

Bugün hepimizin yüreğinde bir ateş yanıyor. Büyük bir felaketi yaşadık. Bu felaketin müsebbipleri var, bunlar zaman içinde açıklanacak. Bizler de bununla ilgili her türlü çalışmayı yürütmüş olacağız. Bugün sadece Derik halkının yüreği yanmıyor, bütün Kürt ve Kürdistan halkının yüreğinde acı var.

Hepimiz bu acıyı bugün yüreğimizde taşıyoruz ama sonuç olarak sabırdan başka söyleyecek bir şeyimiz yok. Bu felakete neden olan kamyonlara baktığımızda, hepsi eski kamyonlardan tıra dönüştürülmüş.

Maalesef bugüne kadar ne muayene konusunda bir şey ne de başka bir şey yapılmış. Böylesi başıboş bir ülkede felaketlerin yaşanması kadar doğal bir şey yok. Bu olaya müsebbip olanların mutlaka ortaya çıkarılması için gerekli çalışmalar yapılacak. Halkımızın başı sağ olsun. Derik halkının başı sağ olsun. Yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet diliyor, hastanelerde yatan yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz.

hl-15548092692

MİTHAT SANCAR: BASİT BİR KAZA OLARAK GEÇİŞTİRMEK MÜMKÜN DEĞİL

Bundan iki gün önce bu ülkede art arda iki büyük felaket yaşandı. Önce Antep’teki kazada çok sayıda insanımızın hayatını kaybettiğini öğrendik. Vefat sayısı 16 olarak açıklandı. Aradan çok geçmeden Derik’te, şimdi bulunduğumuz yerde çok daha büyük bir felaketle karşı karşıya kaldık. Derik’teki felaketin özel yanları olduğunu baştan belirteyim. Ondan önce Antep’te ve burada hayatını kaybeden bütün insanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Yakınlarına sabır temenni ediyorum. Yaralılara acil şifalar diliyorum. Burada yaşadığımız felaketi basit bir kaza olarak geçiştirmek mümkün değildir. Olayın bir yanında ihmaller zinciri yer alıyor. İhmaller zincirinin başında da şehir merkezinden ağır tonajlı ve tehlikeli yük taşıyan araçların geçişine izin verilmesi bulunuyor. Ağır tonajlı ve tehlikeli yük taşıyan araçlar şehrin içinden geçiyor. Bunun hiçbir şekilde mümkün olmaması lazım, buna izin verilmemesi lazım.

“VEKİLLERİMİZİN DERİK’E ÇEVRE YOLU YAPILMASI İÇİN VERDİĞİ ÖNERGELER DİKKATE ALINMADI”

Ağır tonajlı yük taşımacılığının en yoğun yaşandığı bölge burası. Bölge derken İpek Yolunu kastediyorum. Daha açık söylüyorum, Kürt şehirlerini kastediyorum. Habur’a kadar uzanan bölgede, burası da dahil olmak üzere çevre yolunun yapıldığı bir tek şehrimiz yok. Bazıları Cizre’yi örnek verecek ama kısacık bir çevre yolu dışında bu konuda tedbir olarak alınması gereken en önemli uygulama yapılmamış. Derik aynı zamanda Eti Bakır tesislerinin yer aldığı, dolayısıyla ağır yük taşıyan araçların sık olduğu bir şehir. Bu yük tehlikeli madde niteliği taşımaktadır. Bu yükleri taşıyan araçlar da Eti Bakır’dan aldıkları fosfat yükünü götürürken kaza olmuştur.

İlk kazanın üzerinden 20 dakika geçmesine rağmen hiçbir tedbir alınmıyor, yol kapatılmıyor, kaza yapan araçtan saçılan fosfat yola saçılmışken buna dair hiçbir önlem alınmıyor. 20 dakika sonra bir başka tır gelip buradaki insanlara çarpıyor. Yıllardır Derik’e bir çevre yolu yapılmaması bu kazaların felakete dönüşmesinin en temel sebebidir. Yıllardır parti olarak parlamentoda ve başka platformlarda bunu dile getirdik. Vekillerimiz Derik’e çevre yolu yapılması için önerge verdiler. Neden yapılmadığını sordular. Bu konuda her vesilede ilgili kurumlardan ve bakanlıklardan talepte bulundu arkadaşlarımız ama bunların hiçbiri dikkate alınmadı.

“MBB’NİN TIRLARIN ŞEHİR İÇİNDEN GEÇMEMESİ KARARI UYGULANMADI”

Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin (MBB) Ulaşım Koordinasyonu Mart 2020’de bir toplantı gerçekleştiriyor. Gündem Derik’te bu ağır ve tehlikeli yük taşıyan araçların saat 7 ile 21 arasında geçişinin yasaklanması kararı. Bu kararı tartışmak üzere Ulaşım Koordinasyon Merkezi toplanıyor ama Derik Kaymakamı, Derik Emniyet Müdürü buna gerek olmadığını söylüyorlar. Toplantıya da katılmıyorlar zaten. Sonraki yazılarında da buna gerek olmadığını söylüyorlar. Bu yol, felaketin yaşandığı gün tek şerit. Tek şeritten bu kadar ağır tonajlı araçların geçmesi, böyle tehlikeli yük taşırken şehrin içinde seyretmesi asla kabul edilemez.

“CENAZEYE GİDENLERE GBT YAPILDIĞININ TANIĞI VE KANITLARI VAR”

Öte yandan biraz önce Mardin Büyükşehir Belediye Başkanım ve değerli büyüğüm Ahmet Türk’ün de dediği gibi diğer kontroller de yapılmıyor. Tonaj kontrolünün yapılıp yapılmadığı konusunda veriler paylaşılmıyor. Burada kazanın, felaketin kaynağı olarak görülen araçların bakım ve muayenesinin yapılıp yapılmadığı, bu taşımacılığa uygun olup olmadığı da denetlenmiyor. Bütün bunlar felaketin sebeplerinin görünen yüzüdür. Kimse bunların varlığını inkar edemiyor, edemez de. İçişleri Bakanı buraya gelirken başka yerlerde de yaptığı gibi gerçeğin çıplak bir şekilde görünmesini engellemek gibi bir niyeti vardı. O nedenle şehirde büyük güvenlik konvoylarıyla gezerken, cenaze taşıyan araçların GBT kontrolü ile şehre girmesi mümkün olmuştur. Bunu reddetti ama tanıklar ve kanıtlar ortada.

“YANDAŞ SERMAYENİN GÜVENLİĞİNİ DÜŞÜNEN BİR İKTİDAR ANLAYIŞI VAR”

Olayın gerçekleştiği gün Derik Sulh Ceza hakimliği bu olayla ilgili yayın yasağı koymuş. Basına yeni yansıdı. Neyi saklamaya çalışıyorsunuz? Bakın, burada Eti Bakır tesisleri var. Eti Bakır tesislerinin Cengiz Holding'e ait olduğu biliniyor. Mazıdağı’ndan Diyarbakır’a bir tren yolu döşendi, Sırf Eti Bakır İşletmelerinin taşımacılığı daha güvenli ve kolay olsun diye. Kendilerinin daha çok kar etmesi için. Mardin-Diyarbakır yolunun önemli bir bölümünde güvenlik kuleleri var, bunlar çok büyük ölçüde Cengiz Holdingin tırlarının güvenliğini sağlamak için yapıldı. Her iki ihaleyi de yani hem Mazıdağı-Diyarbakır demiryolu ihalesini hem de Mardin-Diyarbakır karayolundaki güvenlik kulelerinin ihalelerini yine Cengiz Holding almış. Cengiz Holding’in "bu olayda hiçbir sorumluluğum yoktur" diye açıklama yapması bir geçiştirmedir. Tıpkı İçişleri Bakanının burada yaptığı açıklamanın bir suçluluk telaşını yansıtması gibi. Felaketin görünen yüzü bu. Bunun temelinde bir zihniyet var. Güvenlik deyince halkın güvenliğini düşünmeyen bir iktidar var. Güvenlik deyince kendi güvenliğini esas alan bir yönetim ve iktidar anlayışı var. Güvenlik deyince yandaş sermayenin ya da sermayenin güvenliğini düşünen bir iktidar anlayışı var.

“BU KAZA TİPİK KIRMIZI PAZARTESİ VAKASIDIR, GÖZ GÖRE GÖRE GELMİŞ CİNAYETTİR”

İşte bütün bunların toplamı bu olaya basit bir kaza dememizi engelliyor. Bu basit bir kaza değildir. Bu tipik bir Kırmızı Pazartesi vakasıdır. Göz göre göre gelmiş bir cinayettir. Bütün bu tedbirlerin tamamı değil bir kısmı bile alınsaydı bugün Derik’te 21 canımızı yitirmiş olmayacaktık. Denetimsizlik, her türlü karı güvence altına almak ve yüksek karları garanti etmek için uygulanan politikalar ve Kürt şehirlerinde halkın yaşamını da güvenliğini de hiçe sayan bütün bu yanlışların veya zihniyetin sonuçları ortada. Böyle baktığınızda aslında sorumluluğun kaynağı iki araçta, sonradan olaya karışmak üzereyken duran üçüncü aracı da bir kenara bırakalım. Ancak olayın sebebi basitçe iki kamyon iki tır değildir, bir zihniyettir.

"BU İKTİDAR FRENİ BOŞALMIŞ BÜYÜK BİR TIR GİBİ MEMLEKETİN ÜSTÜNE YIKILMIŞTIR"

Bu olayın sorumlusu iktidarın kendisidir. Buraya gelip halka sabır dilemek yerine yapmaları gereken tek doğru iş ilgili bütün bakanların istifa etmesiydi. Başta İçişleri Bakanı olmak üzere. Gerçekten halka sabır dilerken samimi iseniz sorumluluğu üstlenir gereği yerine getirirsiniz. Bu iktidar ve temsil ettiği zihniyet freni boşalmış büyük bir tır gibi memleketin üstüne yıkılmıştır. Bu iktidar freni boşalmış tırların yarattığı felaket gibi ülkeyi felakete sürüklemektedir. Bütün bu gerçekleri bir araya getirdiğimizde tablo açıktır. Biz Derik halkına, bu tür durumlarda canı yanan hayatını kaybeden bütün insanlarımıza söz veriyoruz; her türlü hukuksuzluğun, keyfiliğin, rant ve talan uğruna insan hayatını hiçe sayan her türlü uygulamanın karşısında kararlılıkla durmaya devam edeceğiz. Bu gerçeklerden korktukları için bu felaketin yaşandığı ilk gün yayın yasağı konuyor. Bundan daha açık bir suçluluk itirafı ve telaşı olabilir mi? Neyi gizliyorsunuz böyle bir felaket yaşanmışken, bütün toplumun gerçekleri öğrenmesini neden engelliyorsunuz?

Biz hakikatin peşindeyiz. Özgür basın bu olayın hakikatini ve sorumlularını ve sorumluluk zincirini ortaya çıkarmak için emek vermeye devam edecek. Biz halkımızla her yerde beraberiz. Burada yiten her bir can, Antep’te yaşamını yitiren her bir can bizim canımızdan gitmiştir. Acıları acımızdır. Her iki kazada da yaşamını yitiren bütün insanlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum. Halkımıza başsağlığı ve metanet diliyorum. Ama sabır hakikatin peşine düşmeyi engellemek için bir gerekçe olamaz. Biz sabırlıyız, halkımız acısı karşısında sabırlı, ancak sorumlulukların ortaya çıkması, bir bütün olarak hesap verilmesi için de kararlılıkla mücadelemizi halkımızla birlikte yürüteceğiz.

Soru: Açılan soruşturmadan sonuç alınacağını düşünüyor musunuz?

Yargının durumu ortada, biz takip edeceğiz. Bizler, demokrasi güçleri, adalet arayan herkes takip edersek sonuç çıkar. Peşini bırakırsak şimdiye kadar üstü örtülen pek çok felaket gibi buradan da bir şey çıkmaz.

 Olaydan sonra bir 3’üncü tırın varlığı tartışma konusu oldu, bu konuda sizdeki bilgi nedir?

Bize verilen bilgi ve fotoğraflar var. Evet 3’üncü bir tırın görüntüleri olaya yakın bir yerde tespit edilmiş. O kaza yerine ulaşmadan lastikleri patlamış halde yol kenarında duruyor. Bunun belki bir önemi var ama bu önemin ne olduğunu araştırmak lazım. Daha önemlisi İçişleri Bakanlığının 3’üncü tırın varlığını inkar etmesi ve yalanlamasıydı. O yalanladığı için 3’üncü tır meselesi daha önemli hale geliyor. Acaba 3’üncü tırın burada anlamı nedir? Eğer Süleyman Soylu bu tırın varlığını inkar etmesiydi, biraz önce söylediğim çerçevede değerlendirdik. Ama onun üzerinde de hassasiyetle durmak ve hakikati ortaya çıkarmak gerekiyor.

 İnsan sağlığına karşı her türlü rantın karşısında olduğunuzu söylediniz. Cengiz Holdinge bağlı madenlerde siyanürle işlemler yapıldığı ve siyanürden dolayı insan sağlığını etkileyen kanser gibi hastalıklar olduğu iddiası var. Bu konuda bir bilginiz var mı?

Biz bu olayın başından beri, hem il yönetimi hem Meclis grubu ve parti yönetimi olarak takip ediyoruz. Ekoloji Komisyonumuz da burada incelemelerde bulundu. Burada yaşayan halkımızın, köylülerin gösterdiği tepkilerde yanlarında olduk. Bunlarla ilgili bütün verileri de kamuoyu ile paylaştık. Takip ediyoruz. Halkımızın sağlığı bizim en öncelikli meselelerimizdendir. Ekolojik tahribat da en büyük felaketlerden biridir, anlayışımız budur.