Kürt-Alman Kültür Enstitüsü (Deutsch-Kurdisches Kulturinstitut) yarım asır yayın yapan Yerevan Radyosu’nun arşivini tüm dijital platformlarda yayınlamaya başladı.

900 eseri ilk defa toplu şekilde, şarkı sözleriyle beraber erişime açan enstitü, Kürt sanatçılardan, 27 Nisan ile 1 Mayıs arasında kendi sosyal medya kanallarında, Yerevan Radyosu şarkılarından sevdikleri eserleri paylaşmalarını istedi.

İnternet ortamında yayılan birçok eserin ya seslendirenleri yanlış şekilde tanıtılmış, ya da şarkı adları yanlış yazılmıştı.

Agos’tan Vartan Estukyan’ın haberine göre, enstitünün arşivi dijital ortama aktarmasıyla bu sorun ortadan kalktı ve şu âna dek bilinmeyen yüzlerce eser günyüzüne çıktı.

Almanya’da yaşayan, ‘Kürt Halk Türküleri’, ‘Kürt Müziği, Dansları ve Şarkıları’, ‘Manzum Halk Tarihçisi Ermeni Aşuğlar’, ‘Alevi-Bektaşi Edebiyatında Ermeni Âşıklar’ gibi birçok kitabın yazarı olan Mehmet Bayrak, Yerevan Radyosu’nun ve arşivinin önemine dair sorularımızı yanıtladı.

BU ARŞİV SİZİN İÇİN NASIL BİR ANLAM TAŞIYOR?

Sorularınızın bana ulaştığı saatte İsmail Beşikçi Vakfı’ndan da iki e-mail geldi. Bunların birinde, Yerevan Radyosu dengbêjlerinden Seyadê Şame’nin yaşamını konu alan ‘Qulingê Brîndar’ belgeselinin, diğerindeyse aynı vakfın bir süre önce gösterimini yaptığı, karanlık güçlerce katledilen, doğrudan tanıdığım Bitlisli Avukat Şevket Epözdemir’in yaşamını konu alan ‘Hümanist’ belgeselinin linki yer alıyordu.

Yerevan Radyosu’nun arşivinin internette erişime açılmasıyla ilgili sorularınız bunlarla çakışır nitelikte ve hafızamda birçok şeyi yeniden canlandırdı.

Öncelikle şunu vurgulamalıyım ki, bu toprakların kadim halklarından biri olan Ermeniler geçmişte Osmanlı, ardından Türk ve Kürt kültüründe önemli rol oynamıştır.

Bu gerçekliğe, araştırmalarımda bizzat tanık olmuşumdur.

Osmanlı toplumundaki yazılı basın ve görsel sanatlardaki öncülüklerini bir yana bırakırsak, Kürt kültüründe de birçok alanın öncüsüdür Ermeniler.

HANGİ ALANLAR BUNLAR?

Sözgelimi, daha 19. yüzyılın ilk yarısında, ilk Kürt şarkılarını Haçatur Abovyan derlemiştir. Abovyan, aynı zamanda, 1864’te Dersim’de Ermeni-Kürt İstiklal Komitesi’nin öncülerindendir. Kürt Müziği konusunda ilk doktora çalışmasını yapan, Gomidas’tır; bu tez 1899’da, Almanya’da sunulmuştur.

1920’li yıllarda ilk Kürt filmi ‘Zarê’yi çekenler Ermeni sinemacılardır. Aynı dönemde, anadilinde eğitim hakkına kavuşan Ermenistanlı Kürtler, Kürdoloji bilimine büyük katkıda bulunmuşlardır.

Bundan dolayıdır ki, 1934’te düzenlenen ilk Kürdoloji Kongresi, Türk devletini rahatsız etmiştir.

YEREVAN RADYOSU’NUN TÜRKİYELİ KÜRTLER İÇİN ÖNEMİ NEDİR?

Daha sonra Bağdat’ta, Tahran’da, Suriye’de, hatta Mısır’da da Kürtçe yayınlar yapan radyolar kurulmuş olsa da, Kürt toplumunun genelinde silinmez izler bırakan, Yerevan Radyosu’dur.

Çocukluk yıllarımda, bu radyonun akşama doğru dam başlarında nasıl dinlendiğini ve coşkulu bir heyecan yarattığını bugün gibi hatırlıyorum. Bu radyo, dengbêj geleneğinin yeniden hayat bulmasında bir dönüm noktası oluşturmuştur.

BU ARŞİV ARAŞTIRMACILAR İÇİN NASIL BİR KAYNAK OLUŞTURACAK?

Türk kültürü adına Kürt, Ermeni, Arap, Süryani ve Rum gibi diğer halkların kültürlerine ipotek koyma, Cumhuriyet’le başlayıp devam eden bir gelenektir. Bu nedenle, dünden bugüne Türkiye radyo ve televizyonlarında okunan yüzlerce, binlerce şarkının kaynaklarının ve kökenlerinin ortaya çıkmasında bu arşivin önemli rolü olacaktır. Gerek radyo arşivi, gerek Tarih ve Halkbilimi Arşivi biz araştırmacılar için çok büyük bir önem taşıyor.

‘GOMİDAS’IN DOKTORA TEZİ İÇİMDE UKDE’

“İlk çalışmamı yaparken Hrant Dink’ten yardım istemiştim. Dink, beni, konuya daha vâkıf olan Sarkis Seropyan’la görüştürmüştü. Seropyan ise bana 1991’de Paris’te yayımlanmış Türkçe yazan Ermeni şairler konusunda Ermeni harfli bir kitap yollamıştı. Burada, sık sık Toros Azadyan Arşivi’nden söz ediliyordu. Geçmişte, bununla ilgili bir yazı okumuştum. Halkbilimci İhsan Hınçer, 1950’li yılların sonlarında Türk Folklor Araştırmaları dergisinde yayımladığı bir yazıda, geçmişte Fuat Köprülü ve M. Halit Bayrı gibi Türk halkbilimcilerin bu konularda bilgi almak için Toros Azadyan’a başvurduklarını, ancak Azadyan’ın 1955’te vefat ettiğini, zengin arşivinin ise nerede olduğunun bilinmediğini söylüyordu. Bunu Seropyan’a sorduğumda, o arşivin uzaklarda olduğunu, ona ulaşamayacağımı söyleyince çok üzülmüştüm.

Neyse ki şansım yaver gitti, Almanya’da Azad Orduhanyan adlı bir akademisyen arkadaş üzerinden, Yerevan’daki Çarents Sanat Edebiyat Müzesi’ne ulaştım ve buranın yöneticisi Prof. Dr. Henri Bahçinyan aracılığıyla bu kaynağa ulaşabildim. Bu arşiv olmasa, Ermeni aşuğlar/âşıkları konu alan iki çalışmamın bunca zengin olması mümkün olamazdı. Üniversitede Türkoloji okuduğum 1960’lı yıllardan beri bildiğim, Gomidas’ın doktora tezine ise ulaşamadım; içimde bir ukde olarak kaldı.”