Devlet Tiyatroları 703 nolu KHK’yle Cumhurbaşkanlığı'na bağlandı.

703 Sayılı KHK’de, Devlet Tiyatroları Kanunuyla ilgili de önemli değişiklikler yapıldı.

KHK’de “Devlet Tiyatroları bir genel müdür tarafından yönetilir” maddesi kaldırılırken; daha önce tüzük ya da Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen yönetim ve ödenek ile ilgili kararlar Cumhurbaşkanlığına bağlandı.

Ayrıca kanunda yer alan “Tiyatronun iç ve yönetim işleri bir tüzükle belirtilir” ifadesi, “Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikle belirlenir” olarak değiştirildi. Yine kanunda yer alan “Devlet Tiyatroları Genel Müdürüne en yüksek sanatkar memur ücretine ilave olarak Bakanlar Kurulunca tayin edilecek miktarda idare ve temsil ödeneği verilir” ifadesi, “Cumhurbaşkanınca tayin edilecek miktarda idare ve temsil ödeneği verilir” şeklinde düzenlendi.

Evrensel’den İsmail Afacan’a konuşan, Orhan Alkaya, Metin Boran, Ragıp Yavuz ve Yücel Erten yeni düzenlemeyle Devlet Tiyatroları’nın kısmi olan özerk yapısını tamamen ortadan kaldırıldığına dikkat çekti.

‘NASIL YANİ?’

YÜCEL ERTEN (DT Eski Genel Müdürü): Bence bir Cumhuriyet kurumu, çökertilmekte. Devlet Tiyatroları’nın Kuruluş Kanunu, “Personel Hakkında Kanun”a dönüşmüş; gerekli tüzük, Cumhurbaşkanınca çıkarılacak “yönetmelik” derecesine indirgenmiştir. Özerklik özlemi, artık emirnamelerden mi medet umacaktır, bilemiyorum. Ufukta bu tehlikeyi görüp direnen Devlet Tiyatroları sanatçı ve çalışanları üzgün, öfkeli ve çaresiz… Geleceği umursamayanlar şaşkın soruyor: “Nasıl yani?”… Ne yapalım ki ortak akla ulaşıp onu el birliğiyle savunamayınca; toplumsal yaşam da, kurumsal yaşam da, bireysel yaşam da böyle karanlıkta el yordamıyla yürüyor…

‘TEHDİT EDİCİ VE EDİŞE VERİCİ’

ORHAN ALKAYA (Tiyatrocu): Devlet Tiyatroları yönergesinin KHK’yle kaldırılması tehdit edici ve edişe verici. Çünkü yönerge Devlet Tiyatroları’nın kalbidir. Yeni düzenlemede büyük boşluklar bulunuyor. KHK’nın ‘önce müdahale edelim, sonra bakarız’ düşüncesiyle çıkarıldığı anlaşılıyor. Bu düzenleme, Devlet Tiyatroları’nı her türlü müdahaleyi açık hale getiren, kısmi özerkliğini kaldırmak isteyen düşüncenin ilk adımı.

RAGIP YAVUZ (Tiyatrocu): Sanat üretenlerin beklediği bir şeydi. ‘Geliyorum’ dedi. Bu tür gelişmeler sanat dünyası tarafından çok kolay hazmediliyor. Ülke yönetiminde olduğu gibi artık Devlet Tiyatroları da artık tek kişinin iki dudağının arasında.

‘iKTİDAR TİYATROYLA BARIŞIK OLMADI’

METİN BORAN (Tiyatro Eleştirmeni): AK Parti 16 yıllık iktidarı boyunca Devlet Tiyatroları’yla hiçbir zaman barışık olmadı. Özerk bir yapısının olması, hayatı ve iktidarı sorgulayan oyunlar sahnelemesi hep rahatsız etti. Bu KHK’yle amaçlarına ulaştılar. Devlet Tiyatroları’nın kuruluş yasası imha edilmiş oldu. Artık, genel müdürü, kadroyu ve bütçeyi Cumhurbaşkanı belirleyecek. Sanatın ve tiyatronun pratiği tek adamın elinde toplandı. Bu gelişme tiyatronun özgür pratiğini engelleyecek, tiyatroda sansüre ve otosansüre neden olacaktır.

VECDİ SAYAR (Tiyatrocu): Bu karar, Devlet Tiyatroları’nın tüzel kişiliğinin ortadan kaldırılması ve kapıkulu sanatçı döneminin resmiyet kazanması anlamına geliyor. Sembolik bir D.T. yanı sıra beklenen TÜSAK yasasının bir başkanlık kararnamesi ile yürürlüğe girmesi ve sanat alanının taşeron şirketlere havale edilmesi an meselesidir artık.

Kaynak: Evrensel