Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Salih Müslim, “Kuzey Suriye-Rojava Demokratik Federasyonu”nun ilan edilmesi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Müslim’in özelikle Türkiye halkı ve yönetimine net mesajları var.

Salih Müslim’in Haberdar’dan Erdal Er’in sorularına cevap verdiği söyleşi şöyle:

*Doğrudan konuya girelim. Nereden çıktı federasyon?
 
Federasyon ilanı sanıldığı gibi birden bire çıkmadı. 2012’de Rojava’yı rejim ve çetelerden kurtarabildik. Edindiğimiz tecrübeler bize gösterdi ki bir düzen, sistem gerekiyor. Bu nedenle 2013 yılında üç kanton; Kobanê, Cizire ve Efrin’de özerklik sistemini ilan ettik ve uygulamaya başladık. Bir dönem askeri güç olarak sadece YPG  ve YPJ vardı. Sonraki zamanlarda ortaya çıkan ihtiyaçlardan dolayı Demokratik Suriye Güçleri askeri gücü ve Demokratik Suriye Meclisi kuruldu.
 
*Sözünü ettiğiniz ihtiyaçlar nelerdir, bunu biraz açar mısınız?
 
Rojava kantonlarına Suriye’de başka alanlar da katıldı. Bu alanların çoğunluğu Kürt değildi ve Rojava’ya bağlı değildi. Tıl Ebyad, Şeddade, Rakka’ya bağlanan bazı bölgeler, Şahaba dediğimiz Kuzey Halep bölgeleri vardı.
 
*Bunlar yeni alanlardı. Peki, bunlar nasıl olacak, kime katılacaktı?
 
Bu yüzden, ''Kuzey Suriye-Rojava Demokratik Federasyonu'' üzerinde en az dört ay çalışılan ve düşünülen bir projedir. Rojava’nın Rımelan kasabasında  200 kişinin katıldığı ve iki gün süren konferans yapıldı. Asuri, Ermeni, Süryani, Türkmen, Arap, Kürt, Ezidi, Çeçen ve Alevi toplumu temsilcileri bu konferansta yer aldı ve ‘’Kuzey  Suriye –Rojava Demokratik Federasyonu’’nu ilan ettiler.
 
Federasyon ilanı sanıldığı gibi sadece Kürtlerin kararı değil, bunun iyi bilinmesi lazım.

Tabi, federasyon bir süreç meselesi. Kanunları, yasaları, esasları üzerinde çalışmalar devam ediyor. İki eş başkan seçildi ve 31 kişilik komisyon oluşturuldu. Bu komisyon altı ay içinde federasyonun kanunlarını, yasalarını hazırlayacak. Özerk bölgeler arasında ilişkinin nasıl olacağı belirlenecek. Altı ayın sonunda kurucu kongre toplanacak ve hazırlanan yasaları onaylayıp yürürlüğe koyacak.
 
*Federasyon ilanından sonra gelen destek ve karşı çıkışları nasıl yorumluyorsunuz?
 
Destekleyenler pek yok.
 
*Karşı çıkanlar neler söylüyor?

Biz esas olarak bir zihniyet değişimi ve savaşını yaşıyoruz. Ortadoğu’daki zihniyetler bazı şeylere takılmış ve değiştirmek istemiyor. Bu çevreler başından beri federasyon, özerklik yada başka bir modeli kabul etmiyor.  Eskisi gibi sürsün istiyorlar. Biz de diyoruz ki bu çözüm değil. Artık herkesin görmesi gereken bazı önemli noktalar var
 
*Nedir bunlar?
 
Öncelikle Suriye eski Suriye olmayacak. Yani merkeziyetçi ve tekçi bir Suriye olmayacak. Özetle tek başkan, tek parti, tek başkent gibi sorun üreten tekler geçerli olmayacak.
 
*Neden?
 
Çünkü bu kadar savaş, kan, gözyaşından sonra herkes demokratik haklarını aramaya başladı. Bunun için Suriye için yeni bir model gerekiyor.
 
*Bu model nasıl olacak?
 
Bizim düşündüğümüz merkeziyetçi olmayan bir sistem. Akla yatkın olanı Federalizm modelidir. Tabi federalizm dediğimiz tek bir kalıp değil. Bütün dünyada federalizm var. Suriye’nin de bir federalizmi neden olmasın.
 
*Bunun, Suriye’yi parçalayacağı endişeleri var.
 
Hayır, efendim, Suriye’nin birlik ve bütünlüğü ancak böyle sağlanır.
 
*Suriye artık eskisi gibi olmayacak görüşünü paylaşan çok sayıda ülke var. Bunlardan biri de ABD. Peki, neden ilan ettiğiniz federasyona karşı çıkıyorlar?
 
2012’de Rojava’yı özgürleştirdik, 2013 yılında kantonları ilan ettik. O zaman da herkes karşı çıkıyordu.  Bunu anlamıyoruz. Biz çoğulcu, demokratik Suriye’nin yollarını arıyoruz.  İlan edilen federasyonun da bu yolda atılmış güçlü bir adım olduğunu düşünüyoruz.
 
Şimdi bunu kabul etmeyenler var. Eski kafa ile klasik kafa ile yargılayanlar var. Suriye parçalanacak, şöyle olacak, böyle olacak. Bizim konumuz bu değil. Biz hiç bir zaman Suriye’nin parçalanmasını istemiyoruz ama demokratik olmasını istiyoruz. Bu da bizim hakkımız
 
*Federasyon ilanını erken bulanlar var?  
 
Biz daha kaç sene bekleyeceğiz? Biz sadece gerekeni yapıyoruz.
 
*Cenevre barış görüşmelerini hatırlatıyorum.
 
Cenevre’nin ne zaman biteceği belli değil. Cenevre’de bir tarafta rejimi temsil edenler var, diğer tarafta değişim istediğini iddia eden muhalifler var.  Şimdiye kadar hiç bir noktada anlaşmamışlar.  Hatta yüz yüze de gelmemişler. Anlaştıkları tek konu, ilan edilen federalizmi kabul etmemek ve protesto etmek.

Bir bildiri yayınlayarak bunu açıkladılar. Bu da Cenevre’nin çözüme ne kadar uzak olduğunu ve anlaşmaya varılmayacağını gösteriyor.
 
Durum böyleyken, bölgemiz yerle bir olmuşken, insanlar ölürken, halk perişan olmuşken biz Cenevre’den ne çıkacağını mı bekleyeceğiz? Üstelik ne kadar bekleyeceğiz? Biri bize söylesin. Altı ay mı, iki yıl mı ne kadar bekleyelim? Öyle bir şey, bir umut yok. Cenevre sonuca varsın ya da varmasın biz hazırlıklarımızı yapıyoruz. Ne gerekiyorsa onu da yapacağız.
 
Federasyon projesi bütün Suriye için geçerli. Zihniyet dediğimiz de bu. Hem rejim hem de muhalifler federasyonu ret ediyorlar. Başka bir şey yok. Bu zihniyeti değiştirmek gerekiyor.
 
*Yani aralarında bir fark yok mu diyorsunuz?
 
Rejim de muhalefet de hiç bir zaman demokratikleşme, ötekilerinin haklarının kabul edilmesi  ve çeşitli renklerin bir arada yaşamasını istemediklerini gösteriyor.
 
*Ne istiyorlar?
 
Bu sadece bir iktidar savaşı. Bizim meselemiz iktidar değil, biz böyle düşünmüyoruz. Suriye devriminin amacı neydi? Demokratik haklar ve özgürlükler. Bunlardan kimse bahsetmiyor. Sadece iktidar konuşuluyor. Sen mi iktidar olacaksın, ben mi iktidar olacağım? Bu iktidar savaşıdır. 1950’lerden beri hep bu zihniyetten çekiyoruz.
 
*Peki Amerika, Rusya.. ?
 
Amerika ve Rusya da aynı görüşteler. Biz diyoruz ki bizim modelimiz budur ve bunu uyguluyoruz.  

Peki, sizin modeliniz nedir, kimsenin bir projesi yok. Suriye’nin geleceği için ne ABD, ne Rusya, ne rejim ne de muhalefetin bir projesi yok. Ortada bir tek bizim projemiz var, bunu da kabul etmiyorlar.

Bu savaş nereye kadar? Bu halk projesiz bu karanlıkta nereye gideceğini nasıl belirleyecek?
 
Mutlaka bir şeyin olması, bir çözümün olması gerekir. Kimde bir alternatif varsa koysunlar ortaya konuşalım. Kimse de alternatif proje olmadığına göre o zaman bizimki geçerlidir. Bu da halkların bir arada yaşamaları için bir gereksinim ve modeldir.
 
*Deniliyor ki arkasında Amerika gibi büyük güçler var...
 
Amerika yok, ama arkasında başka güçler var’ diyenler çoğunlukta
 
*Var mı başka güçler?
 
Yok, arkasında kimse. Halkların bir birleriyle nasıl ilişkileneceği, nasıl yaşayacakları, sistemin nasıl olacağı konusunda biz kimseden izin almıyoruz. Kaldı ki birilerinden izin aldığınız zaman, izin verenler yarın da kararını değiştirebilir.
 
Durum şu, biz projemizi ortaya koyuyoruz. İstiyoruz ki karşı çıkanlar da projesini önersin. Bu gerçeğin anlaşılması bizim için önemli''
 
*Türkiye de karşı çıkıyor ve Rojava yönetimini hedef alan açıklamalar yapıyor.
 
Türk yetkililerinden duyduklarımız gerçeği yansıtmıyor. Suriye’nin parçalanmasını istemiyoruz demek yerine asıl düşüncelerini söylemeleri daha doğru olur. Aslında Türkiye, Kürtlerin içinde olduğu demokratik Suriye’yi istemiyor. Gerçek budur. Kürtlerin demokratik haklara sahip olmasını hiç istemiyorlar. Bu da Kürt fobisinden kaynaklanıyor.
 
*Türkiye diyor ki bu durum bizim için bir tehdittir.
 
Biz hiç bir zaman Türkiye halklarına düşman olmadık, olmayacağız. Türkiye’nin istikrarı bizi çok ilgilendiriyor. Bu nedenle Türkiye’nin bir an önce barış sürecine başlamasını, kendi içinde ki sorunları çözmesini ve birlikte yaşama iradesini geliştirmesini istiyoruz.  Bizden ne isteniyorsa, üstümüze düşeni yapmaya hazırız. Ne isteniyorsa!
 
Arabuluculuk mu, sorunların çözümüne katkı sunmak mı ne isteniyorsa konuşmaya, yardımcı olmaya hazırız. Bize ‘siz yok olun’ demesinler gerisini kabul ederiz. Çözüm ve barış için elimizden geleni yaparız.
 
*Bu yeni bir çağrı mı?
 
Hayır, biz her zaman bunu söyledik. Sekiz yüz kilometrelik sınır en fazla bizi ilgilendiriyor.  Çünkü iki tarafta da bizim halkımız var.  Savaş, Suriye’de 2011’den beri sürüyor. Hep bizim bölgelerde oldu.

2011 yılından bugüne bizim tarafımızdan Kuzey’e bir tek kurşun sıkılmış mı, hayır. Ama görüyorsunuz işte her yeri karıştıranlar “İslam” adını kullananlardır. Onlar her şeyi berbat ediyor ve bunlar Türkiye’den destek görüyor.
 
Biz hiçbir zaman Türkiye’ye karşı olmadık, olmayacağız.  İki de bir kalkıp ‘onlar bize karşı, bizim için tehdit’ sözlerine kimse inanmıyor ve gerçekçi de değil. Biz istikrarın güvencesiyiz

Haberdar’da yayımlanan Erdal Er imzalı söyleşinin tamamını şuradan okuyabilirsiniz...