İngiltere’deki bir Antik Roma şehrinde, erkek ve kadın DNA’larını birlikte taşıyan, bilinen en eski interseks birey bulundu.

Bu araştırmanın sonuçları bilinen bir gerçek olmasına rağmen kabulünde sıkıntılar olan sadece iki cinsiyetten ibaret olmadığımız fikrine antik dönemden kanıtlar sunuyor.

Güney Londra’daki Southwark’da bir mezardan bulunan genç bir bireye ait iskelet, şu ana kadar bilinen en erken interseks birey olarak kayda geçti. İskeletin 1979 yılında MS. 50 ile 70 yıllarına tarihlenen “Londinium” isimli antik Roma şehrindeki kazılarda ortaya çıkarıldığı bilinmekte.

Londra müzesi envanteri içerisindeki özel kemik buluntular üzerinde uygulanan DNA analizleri çığır açan sonuçlar vermeye başladı. Romalı genç bir interseks bireye ait olduğu düşünülen iskeletin dış görünüşü tamamı ile dişi bir görüntü çizerken erkek kromozomu taşımakta olduğu anlaşıldı.


Bu araştırma sonuçları çift cinsiyet teorisini de desteklemekte, kişinin cinsiyet kimliği ile atanmış olan cinsinin uyumlu olmaması durumuna antik dönemden bir kanıt sunmakta.

Tahta bir tabut ile birlikte, kafasına bir flagon, ayak ucuna bir ayna ve kolye ile beraber toprağa verilen kişinin toplumda yüksek bir statüye sahip olabileceği düşünülmekte.

26 ile 35 yaşları arasında öldüğü düşünülen bireyin İngiltere’de doğduğu düşünülmekte ve DNA’sı üzerine yapılan incelemeler Kuzey Avrupa köklerine sahip olduğunu göstermekte.

Koyu kahverengi saçlı ve kahverengi gözlü olduğu anlaşılan bireyin periodontal bir hastalığa’da sahip olduğu anlaşıldı.

Araştırmacılar bireyin ilk kuşak Londralılardan olduğunu düşünmekte. Kişinin Roma ordularının Britanyayı işgalini gördüğünü, Boudican isyanına tanıklık etmiş olabileceğini, hatta şehrin düşüşünü izlemiş olabileceğini söylemekteler.

Durham Üniversitesi ve Kanada’daki McMaster Üniversitesi’nin ortak yürüttüğü çalışmada, bu sonuçlara ulaşabilmek için Diş minelerinden aldıkları DNA örneklerini kullanıldı. Bu sayede bireye ait pek çok detay öğrenilebildi. Ayrıca McMaster Üniversitesi soy belirlemeleri adına Mitokondrial DNA analizlerine de başvurdu.

Bu birey haricinde başka bireyler üzerinde de incelemeler yapıldı ve detaylı sonuçlara ulaşıldı. Londra Müzesi yapılan tüm bu çalışmaları “Kemikte yazılı” isimli 27 kasımda açılan bir sergi ile halka açık ve ücretsiz bir şekilde ziyarete sunmuş bulunmakta.

(Kaynak: Arkeofili)