Türk Tabipleri Birliği, Türk Dişhekimleri Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Türk Hemşireler Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri/Teknikerleri Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği ve Türk Medikal Radyoteknoloji Teknisyenleri Derneği tarafından Taksim Gezi Parkı direnişinde yaralananların bilgilerinin ayrı bir formda-listede tespit edilmesine tepki gösterdi.

Sağlık Emek ve Meslek Örgütleri yaptıkları toplantıda, 18’inci gününe giren Gezi direnişi boyunca artan polis şiddetinin ve gaz kullanımının eriştiği boyutun kaygı verici ve insan sağlığına etkileri açısından kabul edilemez olduğu dile getirildi.

Kimyasalların aşırı, sorumsuz ve kasıtlı kullanılması, kısa erimde sağlık sorunlarına, yaralanmalara, organ kayıplarına ve ölümlere yol açtığının belirtildiği açıklamada, “Sağlık Emek ve Meslek Örgütleri olarak, adına “ileri demokrasi” dedikleri, halkın karşısında olan bu yönetim tarzını şiddetle kınıyoruz” denildi.

Sağlıkçılar biber gazı ve benzeri kimyasalların insan sağlığına zararlarını şu örnekler ile hatırlattı:

• Yalova’da biber gazı nedeniyle yaşamını yitiren Çayan BİRBEN’in ölümünün üzerinden henüz bir yıl geçti,

• 31 Mayıs 2011 günü, Hopa’da aynı nedenle yaşamını yitiren Metin LOKUMCU’nun ölüm yıldönümüydü,

• 12 Haziran 2011 seçimlerinden sonra seçim zaferi kutlamalarına müdahale eden güvenlik güçlerinin, Şırnak’ta aşırı gaz kullanması sonucu yitirilen Hatice İDİN de akıllardadır,

• Son 15 gün içinde keyfi, orantısız, halkın yoğun kalabalıklarla bulunduğu alanlara, kapalı yerler bir yana, hastanelere bile biber gazıyla saldırıldığını görüyoruz, yaşıyoruz.

TÜRKİYE AİHM’DE YARGILANDI

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, biber gazı ve benzeri kimyasalların kullanımının solunum problemleri, mide bulantısı, kusma, nefes borusunda, göz kanalları ve gözlerde tahriş, kalp ve solunum yollarında spazm, göğüs ağrısı, deride yanma ve alerji gibi sağlık sorunlarına neden olduğunu vurgulayan sağlıkçılar, yoğun kullanılması durumunda ise solunum ya da sindirim yollarındaki dokuların ölmesi, akciğerde ödem veya iç kanamaya (böbrek üstü bezinde kanama) yol açabileceğini kaydetti.

Türkiye’nin “biber gazı” ve göz yaşartıcı gazları kullanılması nedeniyle AİHM’de yargılandığını hatırlatan sağlıkçılar, insan sağlığı açısından sakıncalı, zararlı olduğu açık olarak dile getirilen bu maddelerin kullanımının yasaklanması gerektiğinin altını çizdi.

 ‘HASTANELER FİŞLEME YAPMAZ’

Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Kurumu’nun hastanelere gönderilen form ile son günlerde yaşanan eylemlerdeki polis müdahalesiyle yaralananların ayrı bir forma kaydedilmesini istediğini belirten sağlıkçılar, bu durumun yaralanan insanları hastanelere başvurmaktan kaçınmaya ittiğini ve insanların yaşam hakkını tehdit ettiğini vurguladı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Sağlık Bakanlığı'nın görevi, kim olduğuna bakmaksızın, ihtiyaç duyanlara en iyi tıbbi yardımda bulunulmasını sağlayacak olanaklar yaratmaktır. Sağlık Bakanlığı'nın, gösterilere katılanlardan yaralananları polise bildirmek; en azından yurttaşlarda bu yönde güvensizliğe neden olabilecek tutumlardan kaçınmak, bu hassasiyeti göz önüne bulundurmak olmalıdır. Oysa, bu konuda yapılan açıklamalara Sağlık Bakanlığı’nın, 'TTB gibi bir meslek örgütünün böyle asılsız iddialarla kamuoyunu yanlış bilgilendirmesi üzüntü vericidir' şeklinde açıklama yapması sorumsuzluktur. Hastanelere gönderilen ve eylemlerde yaralanarak başvuranların kaydının yapılacağı form ektedir. Hastaneler insanların fişlenmesi için bilgi toplayamaz, sağlık emekçileri buna alet edilemez. Bu uygulamaya derhal son verilmelidir.

Sağlık alanındaki emek ve meslek örgütleri olarak, Taksim Gezi Parkı için dile getirilen haklı taleplerle başlayan ve tüm ülkeye yayılan eylemlerin içinde olduğumuzu, talepleri sahiplendiğimizi, sürecin takipçisi olacağımızı bir kez daha tekrarlıyor; Hükümeti, sorumlu davranarak bu konuda adım atmaya çağırıyoruz.” (ANF)