Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. (SADAT), organize suç örgütü kurmak suçlamasıyla hakkında yakalama kararı bulunan Sedat Peker’in iddiaları hakkında bir açıklama yayınladı.
Açıklamada "SADAT Savunma’nın Suriye’de herhangi bir grupla eğitim, donatım, danışmanlık ve/veya benzeri hiçbir çalışması olmadığı" ifade edildi.
Peker'in "Suriye'de el Nusra'ya silah, araç, mühimmat ve ekipman yollamakla" suçladığı Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin (SADAT) resmi internet sitesinden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Organize Suç Örgütü Lideri Sedat Peker 30 Mayıs 2021 tarihinde sosyal medya hesabından yayınladığı bir videoda; “Suriye Türkmenlerine insani yardım götürme” maskesi altında “silah kaçaklığı” yaptığını itiraf etmiştir.
Türkiye’de yargılanmakta olan Peker’in, kendini aklamak amacıyla bir yandan suçlarını itiraf ederken bir yandan da hedef saptırmak için pek çok isim de zikrederek “çamur at, tutmasa bile izi kalır” mantığıyla hareket ettiği görülmektedir.
İşlediği suçlar belgeli ve ispatlı olan firari suç örgütü liderinin, hedef saptırmak için Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmi kurumu Milli İstihbarat Teşkilatını, güzide şirketimiz SADAT Savunma’yı ve bazı bürokratları hedef alması aklı selim sahibi kamuoyunun dikkatinden kaçmamıştır. İftira sahiplerini iftiralarını ispatlamaya, ellerindeki belgeleri savcılığa teslim etmeye çağırıyoruz. Peker videosunda terörist gruplara silah sattığını itiraf etmektedir fakat şirketimizin Peker tarafından terörist gruplara teslim edilen silahlarla hiçbir ilişkisi yoktur. SADAT Savunma’nın (iftira edildiği gibi) Suriye’de herhangi bir grupla eğitim, donatım, danışmanlık ve/veya benzeri hiçbir çalışması olmamıştır.
Daha önce de yürütülen iftira kampanyalarına cevabi açıklamalarımız internet sitemiz ve sosyal medya hesaplarımızda yer almaktadır.
PEKER NE DEMİŞTİ?
Sedat Peker, Türkiye'nin gündemine oturan videolarından sekizincisini bugün yayınlamıştı. Bu videoda SADAT'a şu suçlamaları yöneltmişti:
MİT tırları yakalandıktan sonra kafamda şöyle bir şey oluşmuştu: Biz oraya hem toplumun duygularını yükseltmek hem de oradaki kardeşlerimize, Bayırbucak Türkmenlerine ve diğerlerine yardımcı olmak için İHA, kıyafetler, -ama sayıca çok fazla, oradaki tüm savaşçılara yetecek kadar- telsizler, çelik yelekler, onlar bunlar, tırlarca… Bu projeyi düşündük. O milletvekili arkadaşımızla da konuştuk. O da düşünceyi aldı, iletmesi gereken yerlere iletti.
Sonra dediler 'Biz ek tırlar verelim, sizin tırlarla beraber (gitsinler)'. Bizin tırlar 'Sedat Peker yardım konvoyu' diye gidiyor. Basına da resimler veriyoruz. Tüm ekipmanları yolluyoruz. Ama benim adıma giden diğer araçlar var. Onlar da başka yerdeki Türkmenlere gidiyor diye biliyoruz. Araçların içinde ne olduğunu bilmiyoruz, bilmiyoruz dediysem silah var, saf çocuk değiliz. Bu da normal, olması gereken şey.
Ama bu MİT tarafından, askeriye tarafından organize edilmiyor. SADAT tarafından organize ediliyor, SADAT'ın içindeki bir ekip tarafından. Bunların hepsini ben kendi paramla alıyorum ama onlar hariç, onların benimle hiçbir ilgisi yok ama benim adıma gidiyor. İşlem yapılmıyor, kayıt yapılmıyor, direkt geçiş yapılıyor. Sonra ben yüklü miktarda Mitsubishi araçlar yollamaya başlayınca dediler 'Bize de biraz verir misin, orada savaşçılar…', dedim tamam, verelim.
Türkmenler her yerden videolarla teşekkür ediyorlar aracı aldık diye, bir iki tanesi arapça konuşuyorlar. Sonra bizim Türkmen arkadaşlar 'Bunlar el Nusracı' dedi. Bizim diğer arkadaşlar da 'Bu gidenler el Nusra'ya gidiyor' diyor.
Evet, benim üzerimden gidiyor. Samimi yapıyorum. Ama ben yollamadım, SADAT'çılar yolladı. O tarihte demiştim ki bunlara (el Nusra'ya) bu silahları veriyorsunuz, bunlar bizim Şii Türkmenlerle savaşıyor, bizim insanımız, anlat bilelim. Bilelim ne oluyor, bizim üzerimizden gidiyor. Herkes diyor ya Sedat Peker getirdi silahları. 'Yeni dengeler kuruluyor, şöyle böyle…