Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşen heyet arasında yer alan Yeşil Artvin Derneği Başkanı Neşe Karahan Cerattepe'de bölge halkının karşı çıktığı maden projesinin geçici olarak durdurulması hakkında, "Bu karar madenden vazgeçildiği anlamına gelmiyor. Bizim amacımız projeden vazgeçilmesi. Bu gerçekleşene kadar direneceğiz" dedi. 

Cerattepe için gerçekleşen eylem ve protestolara öncülük eden Karahan, Başbakan Davutoğlu ile görüşmelerin olumlu ve yapıcı geçtiğini ancak Başbakan'ın Cerattepe konusunda yanlış bilgilendirildiğini söyledi. İktidara yakın gazetelerin Cerattepe'de eylem yapanlar için, "Dışarıdan geldiler, Geziciler" değerlendirmesine ise, Karahan, "Bu iddiaların tamamı saçmalık. Bu Artvin halkının bir bütün olarak yaşamsal mücadelesidir" yorumunda bulundu. 

Hürriyet yazarı Ayşe Arman'a konuşan Neşe Karahan'ın açıklamaları şöyle

*Sizi tebrik ediyorum! Yeşil Artvin Derneği olarak müthiş direndiniz, yaşadığınız yer sahip çıktınız. Cerattepe’de bir zafer kazandınız…

Biz zafer demiyoruz, olumlu bir adım olarak kabul ediyoruz…

*Niye? Hukuki sonuç alınıncaya kadar madenin faaliyetleri durdurulmadı mı?

Evet ama Artvin’de hala haddinden fazla güvenlik gücü var. 7 şehrin güvenlik gücü Artvin’e yığılmış durumda. İnsanlar gerdi. Gerginliği geçmesi için onların bir an önce onların çekilmesini istiyoruz. Ayrıca şirketin iş makinalarının ve araçlarının da Cerattepe’den inmesini bekliyoruz. Yani alınan karar, evet olumlu ama yeterli değil. Samimiyetin kanıtlanması için bu saydığım iki şartın da hayata geçirilmesi gerekiyor. Fakat bu konularda net bir şey söylemediler.

*Başbakan’ın bu meseleye yaklaşımı nasıldı?

Çok olumluydu. Yapıcıydı. Başbakan’la görüşmeyi biz talep ettik, o da bizi kabul etti. Kendisinin yanlış bilgilendirildiğini düşünüyoruz. Bunu söyledik de. Her türlü madencilik faaliyetinin, bölgeye zarar vereceğini anlattık. Başbakan’a bunun Artvinliler için hayati bir mücadele olduğunu söyledik. Dünkü görüşme, nihai olarak bu madenden vazgeçtiler anlamına gelmiyor. Bizim derdimiz o projeden vazgeçilmesi. Bunu gerçekleştirene de kadar direneceğiz…

“ORADA MADENCİLİK YAPILAMAZ!” DİYEN ADAMI SÜRDÜLER

*Bu direniş Artvin için neden önemli? Hala anlamayanlar için bir kere daha anlatır mısınız?

Artvin, bir dünya mirası. Artvin, özel bir ekosistem. “Ağaç çok! 10 tane ağaç kesilir, 100 tane ekeriz!” diyorlar. Üstelik çok acı bunu bir Orman Bakanı söylüyor! Böyle bir şey yok! Biz, bir ekosistemden söz ediyoruz. Doğu Karadeniz’in doğal ormanlarından söz ediyoruz. Ağaç başka şey, orman başka bir şey. Biz hiçbir zaman ağaç sayısıyla ilgilenmedik ki. Bu özel ekosistemde, yüzlerce tıbbi ve aromatik bitki var. Gelecek nesillere aktarılması gereken, insanlara faydalı olacak şeyler var. Bunların yok olması, insanlık için bir kayıp. Bu, üzerinde durduğumuz birinci mesele. İkincisi de Artvin, farklı bir coğrafya. Heyelanlı bir yapıya sahip. Buradaki yapılacak madencilik, heyelanları tetikleyebilir. Bunu herkes biliyor. Daha önce hukuken sırf bu sebeple vazgeçildi ama ne yazık ki firmalar yeniden devreye girdi.

*Yani maden hem bitki örtüsünü mahvedecek hem de olası heyelanları tetikleyecek…

Elbette! Sonra sularımız ve her şey zehirlenecek! Ve orası, yaşam alanı olmaktan çıkacak. İstememek için yüzlerce nedenimiz var. Sonra yabani hayat açısından da önemli Artvin. Bizim vaşaklarımız, karacalarımız, hatta yılanlarımız bile kıymetli! İnanılmaz bir coğrafyada yaşıyoruz. O yüzden biz, bizim oraları değerlendirirken, “Yeraltından çok, yerüstü zenginliklerimiz var!” diyoruz. Bir önceki orman müdürü gerçekten bilim insanıydı ama ne yazık ki, “Orada madencilik izni verilemez!” dediği için, adamı sürdüler. Rapor değiştirtemeyince, müdürü değiştirdiler. O kadar çok şey var ki anlatılacak. Bu haksızlıklar karşısında sabaha kadar konuşabiliriz…

*Daha önceden başka bir şirket için, mahkemenin yürütmeyi durdurma ve iptal kararı varken, yeniden ruhsat verilmesini nasıl açıklıyorsunuz?

Yok ki! Bunun bir açıklaması yok! İlk şirket kendiliğinden çekildi. Daha doğrusu, Artvin halkının tepkisi ve o zamanki Çevre Bakanı İmren Aykut’un kararlarıyla… Ama 2005’de başka bir firma daha geldi. O zaman da hukuki süreç başladı. 2008’in sonunda ruhsatların iptaliyle sonlandı. 2009’un başında da Danıştay’dan ruhsatların iptali kesinleşti. “Orada madencilik yapılamaz!” kararı verildi. Ama 2012’de bir de baktık ki yeniden ihaleler var: Cerattepe ve Genya Dağı ihalesi. Cerattepe 250 hektar, Genya Dağı 4156 hektar. Bu zihniyet, Artvin’in üstündeki bütün alanları madene dönüştürmek istiyor. Bunun kabul edilebilir bir tarafı yok…

*Siz, Artvin halkının direnişinin sembolü oldunuz. İddia edilenler hakkında ne diyeceksiniz: “Dışarıdan geldiler, solcular, Geziciler, onlar hükümet karşıtları…”

Bu iddiaların tamamı saçmalık! Asla öyle bir şey olmadı! Bu, Artvin halkının yaşamsal mücadelesi. 7’den 70’e, en sağından, en soluna, Artvin halkı bir bütün olarak mücadele ediyor. Dışarıdan toplama insanların geldiği yalan.

Söyleşinin tamamını şuradan okuyabilirsiniz.