Deniz Güneş / Demokrat haber

ELSA’nın 26 Kasım tarihinde Bilgi Üniversitesi Silahtar Kampüsü’nde gerçekleştirdiği “Yaşayan Kütüphane” etkinliğinde Vicdani Ret Derneği’nden Ercan Jan Aktaş da “Vicdani Ret Kitabı” olarak bulundu. Daha sonra da bizim sorularımızı yanıtladı.

“ÖN YARGILARINIZI RAFA KALDIRMAYA HAZIR MISINIZ?”

"Önyargılarınızı rafa kaldırmaya geldik" sloganı ile çalışması yürütülen ve “biz kitaplarımızla birlikte sizi kütüphanemizde ağırlamaya hazırız. Peki ya siz ön yargılarınızı rafa kaldırmaya hazır mısınız?” sözü ile duyurusu yapılan etkinliğe Türkiye’de “öteki” olarak ifade edilen 19 ayrı gruptan insanlar canlı kitap olarak okuyucularının önüne çıktılar.

Bu 19 kitap içinde bulunan kimi kitaplar şöyleydi: Kürt, Alevi, Ermeni, Eski Mahkum, Engelli, Vicdani Ret, Gay, İnterseks, Roman, Ateist, Komünist, Bağımlı, HIV Pozitif

“YAŞAYAN KÜTÜPHANE” NEDİR?

“Yaşayan Kütüphane” deneyim paylaşımı esasına dayanan bir etkinlik biçimi olarak dikkat çekiyor. Kütüphane ziyaretçileri, katalogdan seçtikleri başlıklara göre “yaşayan kitap” olan bir insana bilgi alanından sorular soruyor, karşılıklı diyalog bilgi alışverişi yapılıyor.

İki ay süren çalışmaların ardından etkinlik 26 Kasım tarihinde saat 10.00-18.00 arasında yoğun ve de ilgili bir katılım ile gerçekleştirildi.

Vicdani Retçi Ercan Jan Aktaş’ın sorularımıza cevapları:

İlk kez mi Yaşayan Kütüphane’de kitap oldunuz?

Hayır, Vicdani Ret Kitabı olarak bu katıldığım üçüncü Yaşayan Kütüphane etkinliği oldu.

Nasıl bir etkinlik Yaşayan Kütüphane?

Biraz ilginç aslında, yapılan duyuru ve davetler üzerine okuyucu olarak Yaşayan Kütüphane alanına geliyorsun, raflarda kitaplar yok, önce masada seni bekleyen bir kayıt masası var, burada ayrıca da bir katalog var, bu katalogta o gün için kaç tane “yaşayan kitap” olduğunu görüyorsunuz. Bu kataloğa göre okumak istediğin kitabı belirliyorsun ve gidip birlikte yüz yüze okuma işlemine başlıyorsun.

İlginç dediniz, ne söylemek ister misiniz bu konuda?

Öncelikle kitap olarak seçilenler aslında bu sistemin militer toplum ile birlikte uzun yıllardır canına okuduğu, şiddetin her türlüsünü uyguladığı gruplar. Bu yanı ile zaten “biz kitapların” bir yerde bir dirsek teması, zaman zaman farklı etkinlik ve alanlarda bir birlikteliğimiz var. Ve bu kez biz “ötekiler” başka bir performans ile başka bir kitle ile yüz yüzeyiz. Bu karşılaşma anında hoş şeyler de oluyor.

Sizin için verimli bir etkinlik oldu mu?

Aslında Vicdani Ret Derneği olarak daha iyi bir hazırlık ile gidebilirdik, en azında bir kadın vicdani retçi arkadaşım ile orada olmak daha verimli olurdu. Bunun iki katkısı olur, bir “hadi ya kadınlar da mı vicdani retçi oluyor” sorularına doğrudan ve de etkili bir cevap, diğer katkı ise iki kişi olmak alanı, günü ve de zamanı daha da etkili kullanmayı getirir. Çünkü oldukça da yorucu bir gün oluyor.

Size en çok gelen sorular nelerdi?

Dün de geldi, “neden vicdani ret?”

Genel olarak değerlendirirsen gelenlerin soruları, beklentileri nasıl oluyor?

Ben üç kategoriye ayırıyorum; a) Hiçbir bilgisi olmayanlar, hatta Yaşayan Kütüphane için salona girdiğinden daha önce buna dair hiçbir karşılaşma yaşamamış, bilgisi olmayanlar, “hadi ya bu da nedir bir de buna bakayım” diyenler.

b) Vicdani redde dair kısmen bir bilgisi var, “vatana hizmetten kaçmak” , “askerlikten yırtmak” gibi bir algı ile sorgulayan bir yaklaşım içinde olanlar.

c) Vicdani redde dair bilgisi olanlar ve doğrudan bir vicdani retçi ile konuşarak daha derinlemesine öğrenmek, hikayesini dinlemek, ortaklaşacağı alanlarda bir ortaklık talebinde bulunmak isteyenler.

Yaşayan Kütüphane etkinliklerini genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir yanı ile iyi, etkili bir etkinlik olarak görüyorum, hayatında ilk defa karşısında bir Kürt, Alevi, Ateist, Vicdani Retçi ile konuşan insanlar oluyor. Temas ederek öğrenmenin etkili bir çalışması oluyor bu anlamda.

Diğer yandan ise sorgulamaya başladım, özellikle böylesi etkinliklerin sergilendiği alanlar aslında biraz da bu toplumun “elit”lerinin toplandığı alanlar. Koç Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi gibi. Oysa böylesi etkinliklerin sokakta, farklı farklı meydanlarda, yani geniş ve de farklı sosyal yapıda insanların daha yoğun bulunduğu alanlarda olması verimli olacaktır diyorum.

Son olarak da “eğitimin bir nesnesi” olma durumu var, seçilmişler geliyor ve sen onlara “bak biz senin bildiğin gibi kötü, vatan haini, düşman insanlar değiliz” diyerek ona algısının dışında başka şeyler anlatmaya çalışıyorsun. Bu durum her zaman güzel ve de heyecanlı olmuyor.

________________________________________________________________________

ELSA NEDİR? (The European Law Students' Association)

ELSA Ağı, aralarında Türkiye’nin de olduğu 42 ülkede, 38.000 hukuk öğrencisi ve genç avukattan oluşmakta. Dernek, ulusal grupların yanında, yaklaşık 300 hukuk fakültesinde, lokal gruplar aracılığıyla da etkinlik göstermekte.

Derneğin kuruluşunun ardındaki düşünce, uluslararası alanda hukuk öğrencileri arasındaki iletişimi geliştirerek uluslararası işbirliğini sağlamak.