Cafer Solgun / Demokrat Haber

1918-1919 Almanya Devrimi, sol çevrelerde adı zaman zaman gündeme gelse de hakkında yeterince bilgi sahibi olunmayan bir tarihi olay. Aynı şekilde, bu devrimin önderlerinden Rosa Luxemburg’un da görüşleri, hayatı ve pratiği itibarıyla yeterince tanındığı, bilindiği söylenemez. Tarihçi Prof. Dr. Bülent Bilmez’in deyişiyle aslında Rosa Luxemburg’a öteden beri sol çevrelerde “tuhaf” bir ilgi ve hayranlık vardır. Ne var ki devrimin diğer önderlerinin (mesela Karl Liebknecht) neredeyse adı bile bilinmemekte, anılmamakta.

Geçtiğimiz günlerde almanyadevrimi1918-19.info alan adıyla, Almanya Devrimini (1918-19) bütün yönleriyle ele alan, tanıtan, bilgi veren bir web sitesi yayına başladı. Yurttaşlık Derneği adına Prof. Dr. Bülent Bilmez’in metinlerini hazırladığı, Barış Uygur’un editörlüğünü yaptığı ve illüstrasyon ve çizimleri Memo Tembelçizer’in gerçekleştirdiği çalışma Rosa Luxemburg Vakfı tarafından desteklendi.

Prof. Dr. Bülent Bilmez yürüttüğü çalışmayla ilgili sorularımızı yanıtladı…

Böyle bir çalışmaya neden ihtiyaç duydunuz?

Almanya Devrimi (1918-19) konulu bir site ihtiyacı, aslında bu konuda yazmak istediğim bir kitabın, eğer site formatında bir çalışma olursa daha iyi olacağı fikriyle gündeme geldi. Bu kitap fikri ise Almanya’da geçirdiğim bir yıllık akademik izin yılının Almanya Devrimi’nin yüzüncü yılına denk gelmesiyle ilişkili. Şöyle ki; 2018-19 akademik yılını değerlendirmek üzere Berlin’e gitmiştim. Daha önce doktora öğrencisi olarak ve öğretim görevlisi olarak uzun yıllar Almanya’da yaşamıştım, bu yüzden gider gitmez gündemi takip etmek zor olmadı. Nitekim, 9 Kasım olan Devrimin yüzüncü yıldönümü için daha Ağustos, Eylül ayında başlayan kapsamlı programlar hemen dikkatimi çekti. Sol kesim başta olmak üzere toplumun her kesimi yüzüncü yıla gerçekten iyi hazırlanmıştı… İnternet bu konudaki kapsamlı programlarla ve özel sitelerle, kütüphaneler ve kitapevleri de ilgili yayınlarla doluydu…

Arada bir gitsem de yirmi yıl sonra ilk olarak bu kadar uzun süre Almanya’da kalacaktım. Bunun verdiği motivasyonla, eskiden beri ilgimi çeken Almanya Devrimi konusunda bulduğum her şeyi okumaya, Berlin’deki her etkinliği izlemeye ve her sergiyi gezmeye başladım… Aslında yıllar önce doktora sonrası Arnavutluk’taki bir üniversitede Almanya tarihi dersleri vermiştim ve bu vesileyle bu konuda okumalar yapmıştım, ama çok sınırlıydı. Neredeyse bir yıl süren etkinliklerin verdiği heyecanla bu konuda bir dizi yazı hazırladım. Artı Gerçek sitesinde sekiz bölümü yayınlandı. Sevgili Ayşe Çavdar’ın bu konudaki teşvik ve desteği olmasa bu kesinlikle mümkün olmazdı. Giderek iş dallandı budaklandı ve kapsamlı bir çalışmaya dönüştükçe özet yazılar yazmak imkânsızlaştı. Bu yazı dizisinin devamı olacak bölümlerle bir kitap projesine dönüştü. Uzmanlık alanım olmadığı için elbette popüler bir tarih çalışması olarak…

Bu kitap çalışması bitti ve yayınlandı mı?

Hayır. Çünkü tam bu aşamada kütüphanesinden yararlandığım Rosa Luxemburg Vakfı’ndan tarihçi arkadaşlarla bu fikri konuştuğumda, onlara neden ihtiyaç duyduğumu açıklarken böyle bir kitap projesinin yetersiz olacağını fark ettim ve site fikri aklıma daha çok yattı.

Nasıl yani?

Her şeyden önce, Almanca veya İngilizce yazıyor olsam böyle bir kitaba asla ihtiyaç olmadığını biliyorum ki ihtiyaç olsa da uzmanlık alanım olmadığı için bunu yapmak bana düşmezdi… Benim motivasyonum, bu konuda Türkçe yeterince kaynak olmamasıyla ve internette tekrarlanan hatalı veya sorunlu bilgilerin yarattığı sorunlu algıyla ilgiliydi. Ayrıca, Birinci Dünya Savaşı sonrasında global düzeyde yaşanan dönüşümü ve özellikle Osmanlı’da yaşanan süreci yıllardır anlamaya ve anlatmaya çalışan bir tarihçi olarak, bu sürecin günümüz dünyasının oluşumundaki rolüne her zaman inandım. Sürekli Osmanlı’da bu süreçte yaşananları düşünerek ve karşılaştırarak çalıştığım için yazdıklarım zaten Türkiyeli okurlara hitap ediyordu. Ancak Almanya Devrimi tarihi bir yana, Almanya tarihi konusunda bile kaynak ve bilgi eksikliği söz konusu olduğu için ansiklopedik genel bilgi ve kronoloji verme ihtiyacı da vardı. Bir de Almanya Devrimi tarihi adeta bir görsel şöleni olduğu için aslında bir tür ‘albüm kitap’ hazırlamanın daha iyi olacağını düşünmeye başlamıştım… Bunları düşündükçe ve çevremdekilerle konuştukça, sonuçta bunları birleştirecek bir ‘ortam’ olarak internet sitesi fikri öne çıktı… Doğrusu site, ihtiyaca ve olanaklara göre sürekli geliştirilebilecek bir kaynak olarak daha cazip geldi. Bu yola çıkarken en büyük güvencem, eski öğrencim değerli dostum Barış Uygur’un bu projeye gönül vermesi ve desteğini esirgememesi oldu. Bu fikri paylaştığım Rosa Luxemburg Vakfı çalışanları da buna yatkın olunca sitede karar kıldık…

Rosa Luxemburg ve Türkiye'de pek bilinmeyen Alman Devriminin sosyalist öğreti ve pratik açısından önemi, yeri nedir sizce?

Öncelikle, Barış’la kafamızda iyice pişirdikten sonra sorduğunuz soru bağlamında Yurttaşlar Derneği’ne konuyu önerdiğimde tam da bu sorunuza cevap niteliği taşıyan gerekçelerden söz ettim: Türkiye’de sol çevrelerde tuhaf bir Rosa Luxemburg ilgisi ve hatta kendisine tuhaf bir hayranlık olsa da başkalarıyla birlikte önderliğini yaptığı Almanya Devrimi’ne ve devrimin diğer önderlerine neredeyse hiç ilgi olmamıştır. Adı her zaman Luxemburg ile anılan Liebknecht bile ilgi konusu olmamıştır pek! Bunda Türkiye solunda Marksizm’in sadece Leninist ve hatta Stalinist versiyonunun hakim olması belirleyici elbette. Luxemburg’a ilginin tuhaflığı, döneminin merak edilmemesi ve bağlamından kopuk olarak eserlerinin yayınlanmasından kaynaklanıyor. Kendisine duyulan hayranlığın tuhaflığı ise tam da Stalinist solun kendisine ‘mücadeleci kadın devrim şehidi’ olarak duyduğu (yeterince Leninist olmadığı için) utangaçça sevgi ve saygıdan kaynaklanıyor. Uzun ve derin bir mevzu…

Kısaca, bu pek bilinmeyen dönemin tarihine daha bütüncül ve çok boyutlu bir şekilde yakından bakınca sadece Luxemburg’u ve Spartakist hareketi değil, çok daha karmaşık Almanya Devrimi sürecini bilmenin yirminci yüzyıl tarihini anlamak için kendi başına değerli olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla böylesine önemli bir konuyla ilgili güvenilir olgusal bilgilerin bir araya toplanıp kamuoyunun erişimine sunmanın zaten önemli olduğu açık.

Ancak çalıştıkça anladığım ve fon kuruluş ile yürütücü kuruma da anlattığım üzere, konunun asıl önemi başka yerde yatıyor: Yirminci yüzyılın tüm demokrasi mücadelelerinde büyük sorun olan maksimalizm/radikalizm ile reformizm arasındaki gerilimi ve günümüzün bence en büyük sorunu olan popülizm ile elitizm arasındaki gerilimi anlamak için Almanya Devrimi ve özellikle Luxemburg düşüncesi ufuk açıcı nitelikte sorular sorduruyor. Bunlar mümkün olduğunca sitede tartışılıyor. Ama asıl mesele bu sorulara verdiğimiz cevaplar değil, bu soruları sormak/sordurmak ve Almanya Devrimi özelinde cevabını ararken/tartışırken gerekli ve şart olan olgusal bilgiye sahip olmak… Sitenin anlatı bölümünde bazı cevaplar veya cevap önerileri bulmak mümkün, ama asıl önemli olan kendi cevabını verirken herkese gerekli olan asgari bilgi için kullanımı kolay ve güvenilir bir kaynak sunmaktı.

‘OSMANLI SPARTAKİSTLERİ’

Sitede içerik olarak neler var?

Evet, dediğim gibi, sitenin asıl amacı Türkçede eksikliği hissedilen olgusal bilgi vermek ve içerik daha çok bununla ilgili bölümlerden oluşuyor. Almanya Devrimi’ni analitik bir şekilde ele alan anlatı bölümünün yanında sitede yer verilen kronoloji, ansiklopedi, Türkçe literatür envanteri ve kaynakça bölümleri bu amaca hizmet ediyor. Siteye bakınca zaten hemen bu bölümler görülebilir. Ancak burada söylemek istediğim, bu farklı bölümlerin birbirleriyle diyalog içinde ve birbirlerini besleyen nitelikte olduğudur.

Hemen belirtmek isterim ki site içeriği sürekli geliştirilmektedir. Büyük oranda tamamlanmış kronoloji ve ansiklopedi bölümü başta olmak üzere tüm bölümler özellikle okuyuculardan gelen eleştiriler ve öneriler doğrultusunda sürekli niteliksel olarak geliştirilirken, henüz tamamlanmamış olan anlatı bölümü niceliksel olarak da gelişmektedir.

Bu bağlamda sitenin anlatı bölümünde bunlara ek olarak sürpriz bir bölüm de olacak; ‘Osmanlı Spartakistleri’ bölümü. Türkiye’de az bilinen bir konuda bugüne kadar yazılmış olanları bir araya getiren bu bölümü hazırlarken asıl niyetim, İstanbul Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümümüzün kurucusu ve onursal başkanı değerli hocamız Mete Tunçay’ı saygıyla selamlamaktır… Kendisiyle de paylaştım bu niyetimi…

Ekleyeceginiz başka hususlar varsa…

Dediğim gibi, hem niceliksel hem de niteliksel anlamda sürekli gelişim içinde olacak bu site, sadece dünya devrim tarihi veya solun tarihinde değil, genelde demokrasi mücadelesi tarihinde önemli bir dönemle ilgili. Ancak genelde yirminci yüzyılı ve özellikle bugünü anlamak için dersler çıkarılabilecek kısa bir dönem ve çok yoğun bir deneyim söz konusu olduğu için, günümüzün temel siyasi meselelerini anlamamıza hizmet edecek tartışmalara yol açabilecek potansiyele sahip. Kapsamlı olgusal bilgiler ve tartıştığı sorular sayesinde, konuyla ilgilenen herkes için yararlı bir kaynak oluşturmayı ve tarih ve siyasetbilim öğrencileri için yardımcı malzemeler sunmayı başardığı oranda bu site başarılı sayılabilir…

Teşekkürler…