Yannis V. Yaylalı / Demokrat Haber Roboski

Roboski katliamında kardeşini ve 11 yakınını kaybeden Ferhat Encü HDP’den Şırnak Milletvekili seçildi ve mazbatasını aldı. Encü, Roboski katliamının aydınlatılması için verdikleri hak mücadelesini artık meclise taşıma zamanının geldiğini düşünüyor. AKP hükümetinin çözüm masasını devirmesine, halkın seçimlerde tekrar çözüm masasını işaret ederek cevap verdiğini söylüyor.

Roboski katliamı Kürtlerin Ak Parti’den kopuşu açısından bir milat sayılabilir. Son genel seçimlerde Kürt halkının yoğun yaşadığı bölgelerinin çoğunda AK Parti nerede ise silindi. Daha önce AKP'ye oy verip de artık vermeyeceğini söyleyen Kürtlerin nerede ise büyük çoğunluğunun ilk gerekçesi de Roboski katliamı oldu.

AKP hükümetinin, katliamın yaşandığı ilk günlerden bu güne kadar aldığı tavır, bölge halkı tarafından cezalandırıldı.

Roboski için hak ve adalet mücadelesini hala sürdüren aileler, aldıkları karar ile son genel seçimlerde içlerinden Ferhat Encü'yü milletvekili aday adayı gösterdi. Halkların Demokratik Partisi Şırnak’taki 4 milletvekilliğinin tamamını kazanınca Ferhat Encü de vekil seçildi. Bundan sonra Roboski ailelerinin hak ve adalet mücadelesini Meclis’te daha yoğun görebileceğiz.

Ferhat Encü ile Gülyazı köyünün Şantiye Mahallesi’nde bulunan baba evinde söyleştik. “Zorunlu” aktivistliğinden HDP milletvekilliğine uzanan uzunca yolu, kısaca konuşmaya çalıştık…

2011’de köyünüzün (Roboski) yaylası ile Kürdistan Federal Bölgesi arasında bulunan bölgede sınır ticareti yapan kardeşiniz Serhat (17) dahil 11 yakınınız ve 34 sivil köylünüz Türk savaş uçakları tarafından bombalama sureti ile katledildi. Roboski katliamından bugüne yaşadıklarınızı kısaca anlatır mısınız?

O süreç ile başlayan büyük bir acı başladı. İnsanlarımızın acısı tarif edilecek gibi değildi. Bu acının üzerine, devletin bize olumsuz yaklaşım politikası eklenince, buna bir de bugüne kadar devletin Roboski katliamı ve dosyası ile ilgili hiçbir adım atmaması da eklenince, Roboski halkında büyük bir kırılma yarattı.

Bizde, devletin politikalarına karşı büyük bir güvensizlik ve büyük bir öfke oluştu. Fakat öfkemiz hiçbir zaman şiddete dönüşmedi. Yaşadığımız katliamı, ulusal ve uluslararası kamuoyuna duyurmak ve belli bir kamuoyu oluşturmak için, anayasal-demokratik zeminde kalması koşulu ile birçok eylem yaptık.

Roboski katliamının 55. haftası ile başlayan ve hala devam eden, her hafta katliamda kaybettiğimiz yakınlarımızın mezarı başında devam eden perşembe değerlendirmeleri de dahil birçok sivil itaatsizlik eylemleri gerçekleştirdik. Tüm bunları yaparken, ayrıca Meclis'te tüm guruplarla bir araya geldik, hatta dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile bile görüşme yaptık.

Roboski aileleri sözde bir hayırseverden öğrenciler için burs almıştı, sonra öğrendik ki bu kişilerin arkasından AKP hükümeti çıkmıştı. Siz buna o dönem nasıl bir tepki gösterdiniz?

AKP gurup başkan vekili Mahir Ünal tarafından, önümüze bir liste konuldu. Hatta benim ismimi sorarak, size biz burs verdiriyoruz dediler. Bizim böyle bir talebimiz asla olmadı.

Bize ve verdiğimiz mücadeleye karşı bir komplo geliştirmeye çalıştılar. Biz hükümet tarafından önerilen hiçbir maddi bir imkanı kabul etmedik. Çünkü bu durumun suiistimal edileceğini iyi biliyorduk. Bu işadamı örneğinde olduğu gibi, biraz dikkatsiz davrandığımızda başımıza neler geldiğini gördük. O yüzden mücadelemizi yürütürken çok dikkatli olmaya çalıştık. Bu durumun etik olmadığını Mahir Ünal'a söyledik. Biz “Roboski için ne yaptınız bu güne kadar” deyince, bize sadece binbir oyunla hazırladıkları bu tiyatroyu, yani bursu söyleyiverdiler.

Hukuksal durum nasıl işledi. Daha doğrusu hukuksal anlamda yol alabildiniz mi?

Birinci haftasında Roboski katliamını yapanlar bulunsun diye Uludere'de savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Katiller bulunsun diye gittiğimiz Uludere yargısında nerede ise sanık durumuna sokulacaktık.

Daha sonra Meclis’te Uludere alt komisyonu oluşturdular. Uludere alt komisyon başkanı ve TBMM insan hakları komisyonu başkanı katilleri bulmak için bize söz verdiler. Daha sonra katilleri aklayan komisyon kararı çıktığında her biri vicdanım rahat diyebildi.

Başbakan'ın hemen Roboski katliamının ardından Genelkurmay'ı kutlamasına bakarak biz Uludere alt komisyonundan bir şey çıkmayacağını aileler olarak çok kez dile getirdik. Bizim dediğimiz gibi de oldu, Uludere alt komisyonu, hiçbir suç, kasıt bulamadı. Hükümet, alt komisyon ile niyetini de açıkça göstermiş oldu. Bundan sonraki süreç tamamen katliam dosyasını soğutmak ve tecrit etmek üzerineydi.

Önce dosyamız Diyarbakır özel yetkili savcısına gitti, uzunca bir zaman orada kaldıktan sonra, Uludere alt komisyonu ne demişse, Özel yetkili Diyarbakır savcısı da onu takip ederek görevsizlik kararı vererek, dosyamızı askeri savcıya gönderdi.

Askeri savcı da 'kaçınılmaz hata' diyerek takipsizlik kararı vermek sureti ile dosyayı kapatmak istedi. Biz Roboskili aileler ve yüzlerce avukat ile bu sefer de iç yargı mekanizmasının en tepesi sayılan Anayasa Mahkemesi’ne dosyamızı götürdük. Hala Roboski katliam dosyası Anayasa Mahkemesi’nde bekletiliyor.

Peki Anayasa mahkemesinde de istediğiniz sonuç çıkmaz ise ne yapacaksınız?

Bu zamana kadar hukuk adına hep oyalandık. Bilinçli olarak dosyamız soğutulmaya bırakıldı. Belki tüm bu hukuksuzluğun önünü Anayasa Mahkemesi alacağı bir karar ile açabilir. Bizim için vereceği karar emsal niteliği taşıyacak, ya hak ve adaletten yana tavır alacak ve bir yüzleşme sürecinin önünü açacaktır. Ya da Recep Tayyip Erdoğan'ın oluşturmuş olduğu korku cumhuriyetinin statükoculuğunu devam ettirecek, susmayı ve alınan kararı onaylamayı yeğleyecektir.

Her ne sonuç olursa olsun, biz başından itibaren katliam failleri ortaya çıkıncaya kadar verdiğimiz mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. Elbette Anayasa Mahkemesi’nden bir şey çıkmaz ise o zaman, AİHM ve LAHEY savaş suçları mahkemesine gideceğiz.

Biliyoruz bu devlet kendisini zor durumda bırakacak hiç bir uluslararası sözleşmenin altına imza atmamıştır. Savaş suçları mahkemesini de tanımamaktadır. Bu yüzden de ayrıca mücadele edeceğiz ve ne gerekiyorsa onu yapacağız.

Biz Ferhat Encü ismini, Roboski ailelerinin katliamcılara karşı hep haykıran sesi olarak tanıdık. Mesela şu kare benim gözümün önünden asla gitmiyor; Siz ve Roboski aileleri 2012 yılında katliam bölgesine gitmek istediniz. Kolluk kuvvetleri bu isteğinize yoğun bir saldırı ile cevap verdi. Siz de bu saldırıya tepki olarak askerlerin yüzüne kimliğinizi fırlatarak artık “sizin kimliğinizi istemiyorum” dediniz. Yılmadınız ve hep mücadele ettiniz. Peki nasıl oldu da Ferhat Encü, hak mücadelesi yürüten bir aktivist iken, milletvekili olma kararı verdi?

Aslında Roboski için hak mücadelesi yürütürken, şunları şunları yapayım, ondan sonra da şöyle hareket ederim diye, hiçbir zaman bir planlamam olmadı. Roboski katliamında yaşamlarını yitiren yakınlarımızı toprağa verdikten sonra, bir süre sonra mezarlıktan dışarı çıktım. Sonra geri dönüp kardeşim Serhat dahil, Roboski katliamında yaşamlarını yitiren tüm canlarımıza söz verdim. Ne pahasına olursa olsun, bu katliam aydınlanıncaya kadar mücadele edecektim.

O günden bu güne elimden ne geliyorsa yapmaya çalıştım. Tüm gücümü bu davanın aydınlanmasına sevk ettim. Doğal seyrinde bir süre sonra verdiğimiz mücadeleyi ailelerimiz de takdir etmeye başladı. Verdiğim mücadele ve aldığım kararların isabetli oluşundan herhalde ailelerimiz sözcülüğü bana uygun gördüler. Ulusal ve uluslararası birçok toplantı ve panel-söyleşilere katılarak, yürüttüğümüz mücadeleyi ve katliamı dilim döndüğünce, ulaşabildiğim her yere taşımaya çalıştım.

Yaşadığımız katliamdan önce de bir siyasi duruşa sahiptim. Elimden geldiği kadar mücadele ediyor ve toplumumuza katkı sunmaya çalışıyordum. Elbette Roboski katliamından sonra verdiğimiz hak mücadelesinde emeğim daha fazla görünür oldu. Barış ve Demokrasi Partisi kurullarında da yer aldım. Açıkça söylemek gerekirse bu son genel seçimlere kadar, ben milletvekilliğini hiç düşünmedim. Seçim süreci yaklaştığında, etrafımda birçok arkadaşımızdan, çok daha fazla çalışmak için, Roboski'nin daha fazla görünebilmesi için neden sen de adaylığını koymuyorsun diye, olumlu tepkiler almaya başladım. Sonra ben de Meclis'te mücadele etmek için, bana çağrı yapan arkadaşların söylediklerine ben de hak verdim.

İktidar partisinin milletvekillerine baktığımız da, Roboski katliamını tecrit etmek, unutturmak, soğutmaya almak için, vekilliklerini kullanıyorlardı. Bu beni çok derinden üzüyordu. Ben de bir gün mutlaka o meclise gireceğim ve onların yaşadığımız katliamın üstünü kapatmak için kullandıkları kürsüde, onların gözünün içine bakarak, Roboski katliamını elimden geldiğince anlatmam, halkların kürsüsü olması gereken yerden bize ve diğer halklara yapılan katliamların üstünü kapattırmamak için elimden gelen çabayı sarf etmem gerektiğini düşünmeye başladığım bir zamanda HDP Eşbaşkanımız Sayın Selahattin Demirtaş CNN'de çok güzel bir konuşma yaptı. Halkların Demokratik Partisi’nin, kimlerin partisi olduğu üzerine çok güzel tanımlama yaptı. Katliamlara karşı nasıl mücadele verileceği, yüzleşme sürecine yaklaşımı, çözüm süreci, halkların ve inançların partisi olduğunu anlatan o çok güzel konuşmasını dinlediğimde, Roboski katliamının aydınlatılması için verdiğim hak mücadelesini artık meclise taşıma zamanının geldiğini düşündüm.

Bu hislerimi ailelerimize açtım. Ailelerimizin onayını aldıktan sonra, her aday gibi, normal olarak HDP'ye gidip başvurumu yaptım.

Bu dönemde bir partiye karşı değil, tüm devlet olanağını arkasına almış bir güce karşı mücadele ettik, tüm imkansızlıklarımıza rağmen halklarımıza kendimizi doğru anlattığımıza inanıyorum ki, kendi bulunduğumuz Şırnak seçim bölgesi dört milletvekilinin dördünü de HDP'ye verdi. Aslında daha önce de belirtik belki ama, bir kere daha söylemek gerekiyorsa AKP hükümetinin çözüm masasını devirmesine, halk açık şekilde tekrar çözüm masasını işaret ederek hükümete cevap vermiştir.

CHP İstanbul Milletvekili Fikri Sağlar’ın, Roboski katliamının da arasında olduğu olaylarla ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında Yüce Divan istemi ile önerge hazırladığı haberleri gazetelere yansıdı. TBMM'ye böyle bir önerge gelirse, HDP olarak destekler misiniz?

Öncelikle 7 Haziran genel seçimlerinin kazanımlarına bir kere daha burada değinmek istiyorum. Bazı kesimlerin bu durumu çok iyi kavramadığı düşüncesindeyim. Haziran zaferimiz AKP Hükümetinin oluşturmak istediği, korku cumhuriyetinin çeperini paramparça etmiştir. Roboski, Reyhanlı, Gezi, Şengal, Kobani… Bu katliamları düşünün, bu yaşanan katliamların hangi bir çözülebildi?

Soma'da neler oldu, hala doğru dürüst araştırma yok. 17 Aralık yolsuzluk operasyonları yüzünden, AKP hükümeti tüm yargı sistemini değiştirmeye kalkmadı mı? Haziran genel seçim zaferimiz, bu zamana kadar AKP'nin oluşturduğu tüm olumsuzluklar ile hesaplaşma imkanını bize sağladı. CHP milletvekili Fikri Sağlar, Roboski katliamı için, Recep Tayyip Erdoğan için yüce divan önergesi getirirse elbette destekleriz. Fakat düşünün AKP hükümeti yine mecliste sandalyelerin büyük çoğunluğunu almış olsaydı, bugün kim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için yüce divan çağrısı yapabilirdi? Bunu asla unutmamak gerektiğini düşünüyorum. Bu durumu küçümsemek yerine olanaklarını nasıl değerlendirmek gerekir buna kafa yormak gerekir.