Dicle Haber Ajansı’nın Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Neşe Özgen ile yaptığı söyleşide, Hakkari ve Şırnak kent merkezlerinin Yüksekova ve Cizre'ye taşınma planının ne anlama geldiği, nelere yol açtığı ve tarihçesi üzerine değerlendirmeler yer alıyor.

Hükümetin Hakkari ve Şırnak kent merkezlerini Yüksekova ve Cizre'ye taşıma planını, Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne uzanan bir "sürgün hikâyesi" olarak tanımlayan Prof. Dr. Neşe Özgen, planın iddia edilenin aksine ciddi bir güvenlik sorunu yaratacağını ifade etti. 

Sınır sosyolojisi ve antropolojisi, devlet-sınır, sınıf-vatanın politik coğrafyası, vatan-vatandaşlık ve mülkiyet hakkında konusunda araştırmaları ve çalışmaları olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Neşe Özgen, Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından dillendirilen "Terörle Mücadele Master Planı" kapsamında Hakkari ve Şırnak şehir merkezlerinin Yüksekova ile Cizre'ye taşınması planını değerlendirdi. 

Yüksekova ve Cizre gibi ilçe ve arazilerin, Rojava sınır hattında bulunduğu için insansızlaştırılmak istendiğini belirten Özgen, sonraki adımın ise sınırdan içeriye doğru tampon bölgeler oluşturulması olabileceğini söyledi. 

'CUMHURİYETİN TEMELLERİNDEN İTİBAREN VAR'

İlçelerin il merkezi olarak değiştirilmesinin bir sürgün hikayesi olduğunu ifade den Özgen, bu hikayeyi Osmanlı döneminden Türkiye Cumhuriyeti'ne evrilmesi boyutuyla ele aldı. 1926 tarihinde Osmanlı'nın eyalet sisteminden Türkiye Cumhuriyeti'ne ve il sistemine geçildiğini hatırlatan Özgen, bu sistemin ilin nüfus yapısını değiştirdiğini kaydetti. 
AKP'nin yapmaya çalıştığının da aynı siyasi amacı taşıdığına işaret eden Özgen, "Türkiye Cumhuriyeti de hem kendisini Osmanlı'dan ayırt etmek için hem de Osmanlı'nın belleğinin izlerini silmek istediği için il sistemine geçti. Yani bu gelenek, Cumhuriyetin temellerinden itibaren var" dedi. 

'SİYASİ AMAÇLAR'

Toprakların il ve ilçe olarak değiştirilmesinde siyasi amaçların güdüldüğüne dikkat çeken Özgen, 1926 tarihinde İttihat ve Terakki'ye destek verdiği için Ardahan'ın il olma hakkının, 1946 tarihinde ise Kırşehir'in Demokrat Parti'ye oy vermediği için il olma hakkının elinden alındığını örnek verdi. 
Özgen, ayrıca 1990'larda Şırnak, Batman, Iğdır gibi bazı sınır bölge merkezlerinin il olarak değiştirildiğini de hatırlattı.

'CİDDİ İKTİSADİ SORUNLAR MEYDANA GELİR'

"Eğer bu merkezler il olarak değiştirilse ve yeni yatırımlar olmazsa büyük sorunlar yaratır. İl olarak değiştirilen ilçe merkezlerinde yeniden başka yatırımlar yapmak zorunda kalınır. Bütün yasasını güvenlik ve anti terör yasalarıyla biçimlendiren devlet için ciddi bir karışıklık olacak. Yöre halkı için de yeni bir rekabete yol açar." 


'YENİ ÇELİŞKİLER BERABERİNDE GELİR'

"Devlet bir çatışma alanını kapatmaktan söz ederken aslında yeni çatışma alanlarını kendiliğinden açıyor. Yeni ihaleler için girişilen rekabetler bir yerin güç kaybetmesinin yarattığı büyük hüsran, şu anda il olmaya müsait olmayan bir nüfusun, il haline getirilmek için nüfus yerleştirme hareketleri ve bunların denetlenmesi, alt yapısının hazırlanması, bütünüyle yeni bir çatışmaya ve yeni çelişkileri beraberinde getirir." 

'SÜRGÜNLER TEMEL SORUN'

"Demografik yapısını çok daha ciddi bir tehdit olarak algılıyorum. Çünkü iktisaden birbirine düşmüş ve devletten pay koparmaya çalışan bir insan gurubu tehlikeli. Sürgünler bu ilçelerin zaten temel sorunu. Şimdi onun üzerine yeniden bir demografik yapıyı değiştirmek çok ciddi bir sorundur." 

NASIL BİR DEVLET? 

Sosyolojik olarak toplumların devletleri, kimlik ve bölüşme pazarlığı üzerinden tanıdığını belirten Özgen, AKP Türkiye'sinin bugün içerisinde bulunduğu siyasal çıkmazı "Eğer sadece kimlik pazarlığı yapılırsa 'Nazi devleti', sadece bölüşüm pazarlığı yapıldığı takdirde ise 'tüccar devleti' olunur" diyerek tanımladı. 

Devletin Alevi, Kürt, Ermeni, Hıristiyan, Süryani, Roman ve tüm ötekileri bu pazarlığın dışında tutarak tamamen bir şirket devlet anlayışına doğru götürdüğünü belirten Özgen, felaket kapitalizm hortlatılmaya çalışıldığını söyledi.

(Kaynak: DİHA)