İTÜ'lü öğrencilere 11-24 Nisan soruşturma


İTÜ’lü öğrencilerin Ağrı’da 11 Nisan’daki çatışmayı protesto etmeleri ve 24 Nisan’da Ermeni Soykırımı’nı anmaları soruşturmaya neden oldu. Üniversite yönetiminin başlattığı soruşturma sürecindeki öğrencilerden Ezgi Küreci ise yaşananlara tepkili. Küreci, “Ağrı’daki provokasyonu protesto etmek de, Ermeni Soykırımı’nı anmak da suçmuş” diyor.

Eylem sırasında güvenlik güçleri ile öğrenciler arasında çıkan arbedede tacize uğradığını söyleyen Küreci, “İlk soruşturmamızın güvenliğini sağlayanlar arasında beni taciz eden kişi de vardı. Beni nasıl onunla karşı karşıya getirirler?” diye soruyor.

Gazeteci Serdar Korucu, soruşturmaya uğrayan öğrencilerden Ezgi Küreci ile konuştu. Radikal’de yayımlanan söyleşi şöyle:

Sizin de arasında bulunduğunuz İTÜ’lü öğrencilerin iki eylemi ardından peşpeşe soruşturmalar açıldı. Bu süreç nasıl gelişti?

İlk eylemimiz 15 Nisan’daydı. Ağrı’daki provokasyonu protesto etmek için "Barışa karşı sıkılan kurşunların hesabını soracağız" pankartı astık. Ancak bunun üzerine güvenlik görevlileri hiçbir uyarıda bile bulunmadan pankartı yırttılar. Bu süreci kayıt altına almak isteyen bir arkadaşımıza da fiziki saldırıda bulunuldu.

Diğer eylemse 24 Nisan’da Ermeni Soykırımı anmasına yönelikti değil mi?

Evet. 24 Nisan günü Ermeni Soykırımı’nın 100. yıldönümünde yaşamını yitirenleri anmak amacıyla “Hrant'la, Sevag'la, soykırımla yüzleş!” pankartı ve katledilen Ermeniler’in fotoğrafları asıldı. HDP İTÜ Gençlik Koordinasyonları tarafından organize edilen bu eylemin yanı sıra DİP’li (Devrimci işçi Partili) öğrenciler tarafından 1 Mayıs’a çağrı afişleri vardı. İlk olarak 1 Mayıs afişleri özel güvenlikler tarafından yırtılmaya çalışıldı. Öğrenciler karşı koyunca kampüse 2 çevik kuvvet otobüsü ve 1 TOMA ile girildi. Özel güvenlikler önce 1 Mayıs afişlerini ardından Ermeni Soykırım anması pankartlarını hedef aldı. Katledilen Ermeni aydınların fotoğrafları paramparça edildi. Biz sadece acıları dile getirmeye çalışıyorduk. Ama buna bile izin verilmedi. Soykırım sürecinde katledilen Ermenilerin fotoğraflarına bile tahammül edilmedi.

Size fiziksel şiddet uygulandı mı?

Özel güvenlik görevlileri bize coplarla, taş ve soda şişeleriyle saldırdı. Hırs ve hınçla sandalye fırlattı. Saldırı sırasında benim de aralarında olduğum 8 kişi ters kelepçe ile gözaltına alındı. Darp edildi. Bu süreçte bir güvenlik görevlisi tarafından hem fiziksel hem sözlü tacize uğradım. Güvenlik görevlileri bir başka öğrenciye ise “Sen Ermeni misin?” diye bağırıyordu.

Hakkınızda açılan soruşturmalardan ne zaman haberiniz oldu?

Soruşturmalar seçim haftasında açıldı. 2 Haziran’da Ağrı çatışmasını protesto ile ilgili bir soruşturma 3 Haziran’daysa biri 24 Nisan’daki anma diğeri ise üniversitedeki olaylarla ilgili iki soruşturmanın açıldığını öğrendik. Üniversitedeki olayda gerekçeye göre Sarıyer Ülkü Ocağı’ndan gelerek okuldaki güvenlik güçlerini yaralayanların eylemlerinden sorumluymuşuz! Onların üniversiteye gelme nedenleri bizmişiz!

24 Nisan anması için gerekçe nasıl açıklanıyor?

Rektör Yardımcısı Ali Fuat Aydın imzasıyla bize gönderilen tebligatta “40 kişilik bir öğrenci grubunun sözde Ermeni soykırımını anmak için izinsiz afiş asma girişiminde bulunduğu, izinsiz afiş asmanın YÖK Disiplin Yönetmeliği’ne aykırı olduğu, uyarıya rağmen afişin indirilmediği, bunun üzerine güvenlik müdürünün talimatıyla 30 kişilik özel güvenlik ekibinin gruba müdahale ederek afişi indirdikleri” ifade ediliyor. 40 kişi hakkında açılmış olan bu soruşturma kapsamındaki arkadaşlarımızın bazıları o gün İstanbul’da bile değillerdi. Bunun kanıtları da var ama yine de soruşturma açmışlar.

Soruşturmalar kapsamında savunmanızın ilkini Cuma günü verdiniz. O süreçte neler yaşadınız?

Soruşturmanın yapıldığı yerde güvenlik görevlileri bulunuyordu. Onlardan biri 24 Nisan’daki eylemimizde beni taciz eden kişiydi. O kişi ile ilgili şikayetimi de yapmıştım. Ama onu benim karşıma çıkarttılar. Bunun kasıtsız olduğunu nasıl düşünebilirim? Beni nasıl tacizci ile karşı karşıya getirirler? Bu kadarını beklemiyorduk. 22 ve 23 Haziran’da da savunma vereceğiz. Sonrasında HDP’li milletvekillerinin de katılımı ile bir eylem düzenleyeceğiz.

Soruşturma dışında baskı ile karşılaşıyor musunuz?

İTÜ öğrencisi olmamıza rağmen zaman zaman kampüs kapısından bile içeri sokulmuyoruz. Buna hiçbir neden de gösterilmiyor. Ya da 10 arkadaş çimlerde oturup sohbet ederken güvenlik görevlilerinin göz hapsine alınıyoruz. Rektörlük Binası’na girmemize çoğu zaman izin verilmiyor. Dilekçe vermek istediğimizde keyiflerine göre bizi binadan içeri alıyorlar. Dilekçe vermemize izin verirlerse de gittiğimizde “özel güvenliklerin” eşliğinde Yazı İşleri Odası’na götürülüyoruz.