DEMOKRAT HABER ÖZEL

 

Fransa'nın tanıdığı soykırımları inkara ceza getiren yasa tasarısının gündeme gelmesini sağlayan milletvekili Boyer'in çalışma arkadaşı Marsilyalı siyasetçi Garo YALIC Fransa'daki süreci ve Türkiye'nin tepkilerini değerlendiriyor.

"Birlikte bir gelecek yaratmalıyız. Neredeyse 100 yıllık bir inkar artık yeter. Ne Türkler ne Ermeniler bunları hak etmiyorlar"

ARİS NALCI / DEMOKRAT HABER

Birkaç haftadır Fransa'da gündeme gelen ülkedeki soykırımları inkarı suç sayan ve ırkçı ve faşist söylemleri cezalandıran yasa tasarısı ile ilgili konular Türkiye'nin dış politikasını meşgul ediyor. Türkiye medyası içeride Uludere katliamı, 100'e yakın tutuklu gazetecinin davaları, Oda Tv davası gibi gündemleri daha fazla ön plana çıkarırken, Ermeni toplumundan da gelen tepkilerle Türkiye'de Fransa'ya karşı adeta bir cephe oluşturuldu. Türkiyeli Ermeniler de açıklamaları ve yazılarıyla istemeden Türkiye'nin bu dış politikasında kullanılan nesneler haline gelmekten kurtulmaya çalışıyorlar.

Tüm bunlar olurken Türkiye'nin yasayla ilgili Fransa'ya sadece milli güvenlik unsurlarını içeren ve ekonomik işbirliğini bu kısıtlamaların dışında bırakan yaptırım kararlarını açıklaması da trajikomik bir durum yarattı. Türkiye'nin kendi vatandaşlarına yaptığı bu propagandanın biraz dışına çıkmak ve biraz empati yapıp diasporalı Ermenilerin (ki kendilerinin aynı zamanda Türkiye'nin diasporasının da içerisine girdiklerini de unutmayalım) düşüncelerini aktarmak istedim. Birkaç yıl önce tanıştığım Marsilyalı Garo, Türkiye'yi iyi bilen hatta fırsat buldukça da İstanbul'a, Van'a ziyaretler yapan, her şehirde bir arkadaşı olan, Fransa'ya göç etmiş (etmek zorunda bırakılmış) bir Ermeni. Sevdiğim bir arkadaşım. Yasa tasarısını hazırlayan Marsilyalı milletvekili Boyer'in de çalışma arkadaşı.

Fransa'nın gündemine gelen ve ülkenin tanıdığı soykırımları inkarı cezalandıran yasa tasarısı olarak Türkiye'de de oldukça fazla ses çıkaran tasarının mimarlarından biri Marsilyalı siyasetçi Garo Yalic. İstedim ki biraz da ona kulak kabartalım ve dediklerini satır aralarıyla iyice anlamaya çalışalım. Zira Garo çok doğru şeyler söylüyor. Hem Türkler hem Ermeniler için ortak bir gelecek için yol haritası çiziyor adeta.

Öncelikle senin şu anda Fransa'da parti içinde ve siyasette görevin nedir? Tam titrini alayım?
Ben UMP Partisi’nin bir üyesiyim. 17 yaşımdan bu yana politikanın içindeyim. RPR’de siyasete başlayıp UMP’ye geçtim. Şu anda da Marsilya 13 ve 14. Bölgede Bayan Boyer ile birlikte ilçe (13/14 Marsilya) danışmanlığı yapıyorum.

Hazırlanan bu yasa tasarısının çalışmalarına sen de katıldın. Bu yasa tasarısının tam olarak anlamı ne? Ne içeriyor?
Öncelikle söylemek isterim ki ortada tam bir bilgi eksikliği var. Türk tarafı bizim burada yapmak istediğimizi anlamıyor, Fransız tarafında ise Türkiye’ye yakın bazı diplomatlar ve politikacılar, tarihçiler bile bu kanunun ifade özgürlüğüne karşı olduğunu sanıyorlar. Fakat bizim amacımızın kamu güvenliğini sağlamak olduğunu söylemek isterim .Öte yandan diğer soykırım uzmanları kanun taraftarı. Aralarında çok ünlü isimler de var Bernard –Henri Levy, Serge Klarsfeld, Michel Onfray ve Türk yazar Erol Özkoray var …

Hepimiz bu yasada, birkaç ay önce senatodan geri döndüren anayasaya mahkemesinde bir pürüz olmaması için hassasiyet gösterdik. (Yargıtay’dan dönen yasayı kast ediyorum)

Valérie Boyer ve ona yakın bazı çalışma arkadaşları (benim gibi) Marsilyalı avukat Bay Krikoryan’ın başlattığı çalışmayı sürdürdük. Avrupa Konseyi’nin çerçeve kararını da dikkate alarak aktarımlar yaptık. Yani 2008/913/JAI Avrupa Konseyi çerçeve kararını baz alan, yabancı düşmanlığı, ırkçılık gibi konulardaki saldırgan ifadeleri engellemek amacını taşıyan bu karar Avrupa Birliği Konseyi’nin 28 Kasım 2008 tarihine dayanıyor.

Peki bu yönerge ne diyor?
Konseyin çerçeve kararının birinci maddesine göre ceza hukuku; uluslararası alanda ırkçı davranışlar ve buna göz yumanlar, soykırımları inkar edenler ve aşağılayanlar, Uluslararası yargıtayın 6, 7 ve 8. Maddelerine göre tanımlanan insanlık suçlarını övenler, belirli bir grup insanı ırkı, rengi, dini, etnik kimliği veya milliyeti aşağılayanları kapsıyor.

"Hatırlatmamız gerekir ki Fransa'nın ardından birçok Avrupa ülkesi de bu çerçeve yasanın gereklerini yerine getirmeye başlayacaktır."

Konseyin çerçeve kararının 3. maddesine göre her üye eyalet kendi ölçütlerince madde 1’in cezai işlemlerini yerine getirmek zorunda ki 1 yıldan 3 yıla kadar hapis öngörüyor.

Fransa'da halihazırda birçok ulusal metin soykırımı, savaş suçlarını ve insan hakları ihlallerini cezalandırıyor. Son olarak 2001 Ocak ayının 29’unda Fransa resmi olarak 1915 Ermeni Soykırımı'nı tanıdı. 2001-434 nolu yasayı 21 Mayıs 2001'de kabul etti ve insanlık suçu olarak saydı. Bugün üzerine konuştuğumuz yasa o zaman kabul edilenin gereklerini yerine getiriyor ve içini dolduruyor.

Sonuç olarak Fransa şu anda Avrupa Konseyi'nin çerçeve kararının gereklerini yerine getiriyor.

Hatırlatmamız gerekir ki Fransa'nın ardından birçok Avrupa ülkesi de bu çerçeve yasanın gereklerini yerine getirmeye başlayacaktır. Hangi soykırım olursa olsun. Bazıları yasanın senatodan geçmeyeceğini düşünüyorlar ancak bu anormallik yaratacaktır.

Biz bunun üzerine oldukça düşündük. Bu bizim ulusal görev alanımıza girmektedir. Sosyal barışın ve insan haklarının korunması, ırkçılıkla mücadele önümüzdeki yıllarda Avrupa'da mücadele verilecek konular arasındadır.

"Türkiye'nin Başbakanının dediği gibi Fransa'da seçimlere etki edebilecek bir milyona yakın Türk kökenli nüfus da var. Ancak bu açıklama burda herhangi bir alanda değişiklik yaratmayacaktır çünkü muhalefet ve hükümet ve siyasetin birçok kanadı yasa ile ilgili görüşte birleşmiş durumdalar."

Yasanın parlamentoda kabul edilmesi tamamen diasporanın etkisi olarak görülüyor. Diasporalı bir Ermeni olarak Bu yasanın geçmesi senin için ne ifade ediyor?
Ben Türkiye'de doğdum ama Ermeni kökenli bir Fransızım. Öncelikli olarak ülkemin menfaatlerini düşünürüm: Yani Fransa'yı. Ermeniler Fransa içerisinde oldukça geniş alanlarda ve farklı seviyelerde yer alıyorlar. Bugünlerde bir Fransız Ermeni ile Fransız arasında bir fark göremezsiniz. Özellikle de soyadında "ian" ibaresi taşımıyorsa. Ve tam da Türkiye'nin Başbakanının dediği gibi Fransa'da seçimlere etki edebilecek bir milyona yakın Türk kökenli nüfus da var. Ancak bu açıklama burada herhangi bir alanda değişiklik yaratmayacaktır, çünkü muhalefet ve hükümet ve siyasetin birçok kanadı yasa ile ilgili görüşte birleşmiş durumdalar.

"Türklere karşı herhangi faşistçe bir olayda da yasa yürürlüğe girer"

Fransa Ulusal Meclisi'ndeki tartışmalar sırasında, Sarcelles vekili tarafından önemli bir konu gündeme getirildi. Bir Fransız Türk Derneği, Türkiyeli Ermeni gazeteci Hrant Dink'in katilini övecek bir eylem hazırlıyormuş.(Bunu takip etmek zor değil )Bu milletvekili arkadaşımız (sosyalist), Kamu düzeninde bozgunluk yaratacağı sebebiyle eylemi engellemiş. Fakat daha sonra dernek olayı mahkemeye taşımış ve milletvekili kazanmış. Amacımız burada bu tür derneklerin faaliyetlerini durdurup ceza vermek ve bu türden eylemleri Fransa'da durdurmak; bu yasa kesin hükümler içermektedir. Ve tam tersi de olabilir, Türklere karşı herhangi faşistçe bir olayda da yasa yürürlüğe girer.

Yasanın içeriği ile ilgili çok farklı bilgiler veriliyor Türkiye'de. Yasa'nın daha önce de onaylandığını ancak Türkiye'de o kadar büyük bir tepki yaratmadığını söyledin. Şimdi bu kadar büyük bir tepki yaratmasının sebebini neye bağlıyorsun?
Bana göre Türkiyeli liderlerin aşırı tepki göstermesinin iki nedeni var. Birincisi Sn. Başbakan ve Türk yetkililer daha önce İsrail'e karşı yaptığı gibi halkın ilgisini Fransa'ya çıkışarak çekmek istiyor. İkincisi ise bu gibi yasalar Avrupa Birliği'ne girmek isteyen Türkiye'nin ileride kabul etmek zorunda kalacağı bir yasa. Yasanın amacı nefreti teşviki engellemek.

"Ben Ermeni diasporası ve Türkiye arasındaki ilişkilerin daha barışçıl olmasını istiyorum. Çünkü bu sorun çözülürse bunun diasporanın ve Türkiye'nin de menfatine olacağından eminim"

Meclis'te yasanın oylandığı gün sen de Paris'teydin ve Türkiye'den yasanın çıkarılmasını engellemek için gelen birçok bürokrat, işinsanı oradaydı. Birçoklarını tanıyorsun. Meclis çıkışında çok hoş olmayan bir durum yaşandığından söz etmiştin. Nasıl bir şeydi bu?
Bu konuda çok detay vermek istemiyorum, ama benim bakış açımı bilirsin. Ben bu yasayı birkaç farklı sebepten dolayı destekliyorum. Ama öncelikli olarak Fransa ve Türkiye hükümetleri için. Ayrıca reel- politik budur. Türkiye artık Fransa'nın bu konudaki pozisyonunu benimsemek ve kabul etmek durumunda. Ben Ermeni diasporası ve Türkiye arasındaki ilişkilerin daha barışçıl olmasını istiyorum. Çünkü bu sorun çözülürse bunun diasporanın ve Türkiye'nin de menfaatine olacağından eminim.

Türkiye Başbakanı'nın Dersim'de olanlarla ilgili yaptığı açıklamalar bana Türkiye'nin 1915 soykırımı ile ilgili de bir gün aynı tavrı sergileyeceği umudunu veriyor.

"1900'lerden sonra çok sayıda gelmeye başladılar ve karma evlilikler sonucunda artık kimin ne kadar olduğu ile ilgili kesin konuşulamaz"

Yasa tasarısının Sarkozy'nin Fransa'daki Ermenilerin oylarını almak için çıktığını söyleyen birçok kesim var. Sen ne düşünüyorsun bu konuda? Fransa'daki Ermenilerin oyları ne kadar? Fransız siyasetinde Ermeniler bu kadar belirleyici mi?
Türk ve Ermeni kökenli nüfusun yoğun olduğu bölgenin, Raincy bölgesinin vekili Eric Raoult'un mecliste açıklamalarını takip etmenizi öneririm. Raincy de bizim vekillimiz, diyor ki bölgesinde daha çok Türk kökenliler yaşıyormuş ama kendisi,oy verenler arasındaydı ve cumhuriyetin değerlerini savunuyordu ve Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin hatırlattığı tek şey şudur, 2001'de çıkarılan yasada eksiklikleri dikkat çekti ve yasayı hatırlattı "Fransız halkı Ermeni soykırımını tanımaktadır".

Ve bu karardan sonra kararın altının yasal olarak doldurulması gerekliliğini söyledi. Yoksa bir kanunun değerinin yapıcılığının kalmadığın söyledi, hemfikiriz.

Evet Fransa'da Türklerin nüfusu Ermenilerden fazla. Ama biz kimlerin Ermeni kökenli olduğu konusunda bir bilgiye sahip değiliz. Zira Ermeniler bu ülkeye 1890'larda gelmeye başladılar. 1900'lerden sonra çok sayıda gelmeye başladılar ve karma evlilikler sonucunda artık kimin ne kadar olduğu ile ilgili kesin konuşulamaz. Segara, Fiori, Villeneuve, Legitimus Djorkaef ve daha niceleri. (Ünlü Fransız Ermeniler)Onlar da Ermeni asıllı Fransızlar, hem de çok uzun bir süredir.

Fransa'daki Türkler neden Ermeniler kadar siyasette etkili olamıyor sence?
Bence buradaki Türklerin politikayla ne kadar ilgilendiği veya ne kadar politik oldukları Türkiye'nin bir problemi değil. Mesele Türk yada Ermeni olmadan önce Fransız olmak, işte bunu anlamak lazım. Bugün UMP yasayı oyladı önümüzdeki zaman diliminde Sosyalist Parti (PS) senatoya taşıyacak. Sorarım size? Türklere Sarkozy'ye oy vermemelerini mi söyleyeceksiniz? Ya da Hollande? Veya Türklere yabancı düşmanı FN Partisine mi oy vermelerini söyleyeceksiniz? Ya da LePen? Ama Aznavour'un da dediği gibi. "Biz %100 Fransızız. Bize bu ülke için ölen Türkleri gösterebilir misiniz?” dedi ve tabi ki biz Ermeniliği de kalbimizde taşımaktayız.(ama şova dönüştürmeden)

"Türkiye'nin, ona kendini sorgulatacak elektroşoklar göndermediğimiz sürece kendi tarihine geri dönüp dürüstçe bakacak cesareti olmayacağını düşünüyorum"

Yasanın çıkmasıyla ilgili Türkiye'den gelen tepkileri nasıl karşılıyorsun?
Bir şey söylememe izin verin. Burada Türkiye denildiğinde 4. nesilde bile bir nostalji var ve bu memleketi seviyorlar, çünkü bir zamanlar ataları buradan geldi ve bu bende daha fazla.
Birçok beğendiğim, saygı duyduğum ve sevdiğim Türk arkadaşım var, hatta ilk defa söylüyorum ikinci bir ailem vardır beni büyüten. On yaşıma kadar onlarla büyüdüm. Ancak kendini bizim Cumhurbaşkanımız ile futbol karşılaşmasında sanan Sayın Türk Başbakanının daha iyi bir lider olduğunu sanıyordum. Konuşmaları beni biraz hüsran içerisinde bıraktı. Soykırımı meşrulaştırmaya çalışıyor.

Bu artık siyasi değildir! Benim yaşımda Türkiye'yi seven herkese sadece şunu söylemek istiyorum: "Sizin hükümetiniz kendi entelektüellerinizi hapsediyor (Zarakolu gibi), gazetecileriniz hala gözaltında veya tutuklu, 5000'den fazla Kürt (bunlar sizin halkınız) hapiste, hala 301. madde yasanızda duruyor, ve bunları sayarken Hrant Dink cinayeti hakkında konuşmaya başlamayalım bile isterseniz..." (bu bana doğrudan dokunan bir tema)

Türkiye'de büyük bir enerji gücü var. Ama Türkiye halkının yaşamını, gücünü, tehlikeye atmaya kimsenin hakkı yok. 100 binden fazla insan Fransız-Türk firmalarında ve kurumlarında çalışıyor, her yıl Fransız turistler (800.000) ülkeye 1 milyar avro'nun üzerinde gelir getiriyor, her yıl milyonlarca avro yatırım Fransa'dan Türkiye'ye geliyor. Türkiye bunları konuşmayı unutuyor. (Türkiye’den gelen Türk kökenli mülteciler tarafından Avrupa ve Fransa'nın Türkiye'ye yaptığı sübvansiyon 800 milyon avro)

Türkiye'nin, ona kendini sorgulatacak elektroşoklar göndermediğimiz sürece kendi tarihine geri dönüp dürüstçe bakacak cesareti olmayacağını düşünüyorum. Birlikte bir gelecek yaratmalıyız. Neredeyse 100 yıllık bir inkar artık yeter. Ne Türkler ne Ermeniler bunları hak etmiyorlar.

arisnalci.wordpress.com