Herkesin adını duyup “Mabel Matiz ne demek, kimdir” diye merak ettiği sanatçıyla Agos için İlker Cihan Biner konuştu. Popüler müzik sektörünün içinde kendine has üslubuyla var olan Mabel Matiz’le müzikal yolculuğu ve daha pek çok şey üzerine…

İlker Cihan Biner / Agos

Popüler müzik sektörünün sıradanlaştırıcı etkisi yaşamlarımızın her anına işlemiş durumunda.  Aynı ritimlerle, sıradan şarkı sözleriyle ve özel hayatlarla süslenmiş sansasyonel bir sektör. İşte Mabel Matiz ezici, boğucu ve sıradan popüler müzik sektörünün içinde kendine has üslubuyla karşımızda.

Güçlü sesi kah hüzünlendiriyor kah umutlandırıyor. Bu farklı insanla müzikal yolculuğunu ve daha pek çok şeyi konuştuk. 

- Müzikal eleştiri yönteminin en insafsız ve biçimsiz yönlerinden biri ikinci albümü ilk albümle kıyaslamak. Popüler müzik tarihinde Pearl Jam’den Alanis Morisette’ye oradan Levent Yüksel’e ve hatta Şebnem Ferah’a kadar pek çok müzisyen bu eleştiri biçimi ile karşılaştılar. İkinci albümün ‘Yaşım Çocuk’ üzerinde çalışırken ilk albümünün özgünlüğünü yakalar mıyım endişesini yaşadın mı? 

Kısa bir süre o endişeyi yaşadım. 2. albüm ilk albümün özgünlüğünü yakalamanın da ötesinde, onun üzerine ciddi bir şeyler koymak, onu aşmak zorundaydı. Bunun için çok çalıştım. Her detayla deliler gibi uğraştık. Başlarken hissettiğim ve yapmak istediğim pek çok şeyi albüm tamamlandığında başarmıştım. Bu yüzden mutluyum. Gerçek anlamda dikkat ve dozajında endişe amaca götürüyor insanı. Hele ki söyleyecek sözü olanlar için...

- İlk albümün olan ‘Mabel Matiz’ ile ikinci albümün ‘Yaşım Çocuk’ arasında ne gibi farklılıklar görüyorsun? 

İlk albümümün yeri her zaman ayrı. Kendi içinde bütünlüğü olan, yer yer acemilikler içeren, ama “ilk soluğum” diyebileceğim önemli bir çalışmaydı. “Yaşım Çocuk” da içerik olarak ilk albüm kadar çeşitlilik gösteren ama sound ve anlatım olarak ayakları daha yere basan, daha olgun ve tutarlı bir albüm bence. aranjmanlar ilk albüme nazaran çok daha incelikli, zengin ve dolu. ayrıca albümün adeta önünü açan bir cover (Aşk Yok Olmaktır) ve bir ortak beste (Zor Değil) var bu albümde. Benim iki albüm arası kendi içimde geçirdiğim değişim bariz bir biçimde müziğime de yansıdı sanırım bu çalışmamda.

- Romantizmin bireyci vurgusu ya da özerklik vurgusu çok güçlü şarkılarında. Şarkılarını yazarken kendi yaşadıklarını mı göz önüne alıyorsun? Yoksa toplumsal koşulların etkisi de yansıyor mu? 

Hep kurduğum bir cümle var, canımı sıkan her şey benim şarkılarımın ve müziğimin konusu olabilir, bireysel ya da toplumsal fark etmiyor. “Yıllar Saçlarına” , “Yaşım Çocuk” , “Ah Bu Sefer” gibi şarkılar çok kişisel şeylerden söz ediyorlar mesela. “Alaimisema” ise homofobiye, transfobiye, kadına yönelik şiddete karşı yazılmış, düzenle ve etik anlayışıyla dalga geçen bir şarkıdır. Keza “Krallar”; krallara ve onların değneklerine kafa tutan bir şarkı. 

- Aysel Gürel'in tribute albümünde coverladığın 'Sultan Süleyman' ya da 'Yaşım Çocuk' albümünün açılış şarkısı 'Krallar'... Anti-otoriterliğe olan vurgun seni pop/rock kategorisinden daha protest bir yere sürüklüyor. Otorite kavramına dair düşüncelerini bizlere açıklar mısın? 

Rock müzik adı altında distortion verilmiş eski sevgili hikayesi duymaktan oldukça sıkkın ve bıkkınım. Keşke daha fazla diyecek sözü, tutunacak tavrı olan müzisyenler, şarkı yazarları olsa. Otorite fikriyle aram hiç iyi değil. Bunun içinde, küçükken annemle olan ilişkimiz ve onun üzerimizde kurduğu baskıdan tutun da, şu an tepemizde bizlere tektip bir hayatı ve düzeni dayatmaya çalışan, farklılıklara tahammülü olmayan gerici zihniyetin hissettirdiklerine kadar pek çok şey var. Güç, vicdan ve sağduyudan ayrılıp cehalet ve hırsla birleştiğinde sonuç hep çok acı. Nihayetinde benim yalnızca kendini var sayan ve ona benzemeyen her şeyi yok etmeye odaklı bir sistemle anlaşmam mümkün değil.

- Ceylan Ertem ile yakın arkadaşsınız. Kendisi söz ve bestelerini seslendirdi, aynı zamanda da düetleriniz de var. Onunla müziği paylaşmak nasıl bir deneyim?

Ceylan aynı dönemde yaşadığım ve kendisiyle arkadaş olduğum için kendimi çok şanslı hissettiğim, eşsiz bir insan-müzisyen. Tanıdığım en duyarlı ve cesur kadın sanatçılardan biri. Kesinlikle abartmıyorum; bence kendi kuşağının şu an en iyisi, en yeteneklisi. cazdan popa, rock'tan tsm'ye halk müziğine kadar pek çok farklı türde işleri var; hepsi de nevi şahsına münhasır çalışmalar. O da kendini türlere ve sınırlara hapsetmeyen, içinden geleni yapan yazan söyleyen biri. Bu yüzden de oldukça biricik. Umarım birlikte ortak daha nice şarkıya/çalışmaya imza atacağız.

- Son dönemlerde, Türkiye’de ve dünyada beğendiğin müzisyenler kimler? Dinlemekten hiç bıkmadığınız müzisyenler ve bestekarlar var mı?

Yasemin Mori, Gülşen, Sean Nicholas Savage (“Other Life” albümü), Goldfrapp, Duman...

Dinlemekten bıkmadıklarım; Velvet Underground, Sezen Aksu, Nazan Öncel, Umay Umay, Nico, Sade, The Black Keys, 90'lar Türkçe popu, Kostas Pavlidis, Birsen Tezer...

Ayrıca: Mabel Matiz kimdir?