Gezi Direnişi sırasında yaptığı konuşma nedeniyle Şehir Tiyatrolarından ihracı istenen oyuncu Levent Üzümcü “Bu insanları eleştiremiyoruz, eleştirince vatan haini oluyoruz. Gördüğünü söyleyen insanların canlarına kastları var” dedi.

Gazete Kadıköy’den Gökçe Uygun’a konuşan oyuncu Levent Üzümcü “Ben, bu şehirde yaşayan herkesin Levent Üzümcü’den 5 liraya oyun izleyebilme hakkı için Şehir Tiyatroları’ndayım” diyor.
Şehir Tiyatroları’nda (ŞT) 19 yıldır başarılı bir sanat yaşamı sürdüren, tek bir disiplin cezası bulunmayan Levent Üzümcü, 2013 yılında Gezi direnişi temalı bir konuşma yapmıştı. Bu gerekçeyle ŞT tarafından 2014 yılı başlarında ifadeye çağrıldı. 2015’in Mart’ında da soruşturma dosyası İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildi. Sanatçının tiyatrodan ihracı ve memuriyetinin feshi isteniyor.

Gazete Kadıköy muhabiri Gökçe Uygun'un Levent Üzümcü ile söyleşisi şöyle: 

Konu neden şimdi tekrar gündeme geldi dersiniz?
Sanıyorum onlar benim siyasete atılacağımı düşündüler. Milletvekili olacaksan memuriyetten istifa edersin, onlar da ‘seninle uğraşmak zorunda kalmazlar’. Ama ben gitmeyince de dosyamı hemen Disiplin Kurulu’na göndermişler.

Gerekçe nedir tam olarak?
2013 Sosyalist Enternasyonal’de yaptığım konuşmada, dönemin Başbakanı’na hakaret iddiası… 211 ülkeden sosyalist parti temsilcilerinin olduğu bir yerde, kendi ülkemin Başbakanı’na hakaret edecek kadar üşütmedim kafayı, o kadar da saygısız değilim!

Ama konuşmanız eleştiri içeriyordu, değil mi?

Evet, beğenmediğim şeyler var bu ülkede. Bu eğitim sisteminde okula giden biziz, pahalı hayat şartlarında manavdan alışveriş yapan biziz, kentsel dönüşüm nedeniyle yıkılan binaların tozundan olumsuz etkilenen biziz… Bu hayatı yaşayan bizler var, bir de bunların hepsini yapan, kendini devlet zanneden hükümet var. Sen bugün varsın yarın yoksun. Seçimler var. Ama bunlar seçilmeme ihtimalini göz önüne almadan yapıyorlar her şeyi. Dokunulmazlık zırhına bürünmüşlerin yığınla suçu birikti. Bir daha seçilemezlerse, o suçlardan yargılanacaklarını bildikleri için seçilmek istiyorlar.

‘’ELEŞTİRİRSEN ‘HAİN’ OLUYORSUN’’
Ve bu süreçte de eleştiriye tahammül yok gibi görünüyor.
Bu insanları eleştiremiyoruz, eleştirince vatan haini oluyoruz. Kimin hakkı var insanlara böyle yaftalar yapıştırmaya?! Gördüğünü söyleyen insanların canlarına kastları var.

Disiplin kuruluna verdiğiniz ifadede neler söylediniz?
‘Merkezi hükümeti yıkmaya yönelik bir takım hareketler içinde olduğumu’ söylediler. Ben de dedim ki; ‘Siz benim etki alanım ile tanınırlığımı birbirine karıştırıyorsunuz’. Hükümeti yıkmak gibi bir çabam olamaz. Ben siyasetçi değilim, hiçbir partinin üyesi de değilim. Sadece beğenmediğim şeyleri söylüyorum. Ayrıca kaç çocuk yapılacağına karar verdiği için ‘yaşam koçu’ tanımını kullandığım için Başbakan’a hakaret ettiğimi iddia ettiler.
 
Dosyaya neden ŞT Disiplin Kurulu yerine İBB Yüksek Disiplin Kurulu bakıyor?
Bu kurulun kimlerden oluştuğunu bilmem ama hangi siyasi görüşten olduklarını tahmin edebilirim!
 
Bundan sonra soruşturma süreci nasıl işleyecek?

İhraç kararı çıkarsa, Büyükşehir Belediye Meclisi’nde oylama olacak ki orada hangi partinin yoğunlukta olduğu belli! Ne olacağını hep birlikte göreceğiz.
 
Sizce bu bir sansür mü?

Benim bu açıklamaları yapmamamı bekliyorlar herhalde!? Ya da bu soruşturma esnasında korkup susmamı mı?
 
“BUNLARI SÖYLEMEK HAKKIM”

Memurluktan atılmamak için susmayı tercih edeceğiniz düşünülmüş olamaz mı?

Memuriyetten ne kazancım olabilir ki? Bunları konuşmak bana zul geliyor ama açıkça söylemek lazım; Buradan onbinlerce lira maaş alıyormuşuz gibi bir algı var. Oysa, Şehir Tiyatroları’nda terimle, emeğimle çalışarak 1 ay boyunca sarfettiğim eforun binde birini harcayarak, o ücreti 10 dakikada bir seslendirme stüdyosunda kazanıyorum zaten.

Kaldı ki ben ŞT’den gelecek parayı hayatımın merkezine koymadım. Şükür ki başka işlerim de var. Ama bu ücretle geçinmek durumunda olan arkadaşlarımız var. Bizlerin bu muhalif duruşu nedeniyle 550 tiyatro çalışanın teşvik ikramiyeleri 2,5 yıldır ödenmiyor! İnsanların kazançlarıyla oynayacak kadar gözünüzü ne karartı? Sizi beğenmemeyi nasıl büyük bir suç haline nasıl getirisiniz? Hukuksuzluğun hukuk haline geldiği bir ülkedeyiz! Bunları söylemek de benim hakkım ve sorumluluğum!
 
ŞT’deki ücretlerin düşüklüğünden bahsettiniz. Peki sizi bu kurumda tutan ne?

Televizyonda, özel tiyatrolarda daha iyi bir iş bulduğu için ayrılan çok arkadaşım var. Tiyatro artık onlara zor gelmeye başlamış, çünkü çok zaman alır tiyatro. 19 yıldan beri televizyonda yaptığım işleri bir düşünün. Hepsini tiyatroyla eşzamanlı yürüttüm. Yorucu ama yaptım. Bazı şeyler lafta olmaz. Sosyalistim diyorsan bunu pratiğe dökmek gerek. Ben, bu şehirde yaşayanların Levent Üzümcü’den 5 liraya oyun izleyebilme hakkı için Şehir Tiyatroları’ndayım.
 
ŞT’de muhalif oyunlar oynayabiliyor musunuz peki?
 
Kime, neye muhalif? Eğer biri üzerine alınmak isterse, milattan önceki yazılmış oyunlardan da alınır. Tüm oyunlar bir konuyu tartışır, oyunda iyi de kötü de vardır. Sen tüm kötü kahramanlardan alınıyorsan bunda bizim suçumuz ne?

Yönetmelik değiştikten sonra işleyişte neler değişti?
 
Genel sanat yönetmeninin bütün yetkilerini budadılar. Normalde, kim olursa olsun bir genel sanat yönetmeniyle aynı dili konuşursun, tiyatro biliyordur çünkü. Şimdi biz yönetmenle aynı dildeyiz ama onun üstündekilere dert anlatamıyoruz. Oyunlar repertuar kurulundan geçerken sorunlar yaşanıyor, disiplin kurulları ‘yoğun’ çalışıyor!
 
Eğer ihraç edilirseniz kırgınlık mı kızgınlık mı ağır basar?
 
Şöyle çocukça bir örnek vereyim; çocukken arkadaşın doğumgünü partisi yapar da seni çağırmaz ya, kötü hissedersin, bir grubun dışında kalırsın. Bana bunu yaparlarsa bana yaşabilecekleri en kötü his bu olur sanırım.
ŞT, tüm şehrin tiyatrosu. Ve sen tüm şehri temsil etmiyorsun. Bir bölümü ediyorsun ama tümünü temsil ediyor gibi yönetmen lazım. Oysa ŞT’deki bir oyuncu ‘Ben şu partiden olanlara oynamam’ diyor mu? Sana oy verecek kişiler içinde bile benim buradan atılmamı onaylamayacak insanlar vardır.
 
ŞT tarihinde böyle ihraç kararları var mı?
 
Hayır, bu tür siyasi nedenlerle atılma 1980’den beri yok.  80 darbesi döneminde onlarca insan atılmıştı. O oyunculardan Orhan Alkaya, Ragıp Yavuz’la konuştuk bir gün bu konuları. Çok üzgünler. ‘İleriye gittiğimizi düşünürken 80’lere dönüyoruz. Bu soruşturmalarla gözdağı vermeye çalışıyorlar…’ görüşündeler.