Kürt Sorununda nerede olduğumuzu konuşmaya devam ediyoruz…

Bugün, halen değişik internet sitelerinde yazmakta olan ve sivil toplum alanında çalışmalar yapan, "Çanakkale Savaşında Kürt Civanlar" adlı kitabın yazarı Emine Uçak Erdoğan’ın sorularımıza verdiği yanıtları okuyacaksınız.

DEMOKRAT HABER - Cafer Solgun / Mehmet Göcekli

“ÇÖZÜMÜN SİYASETTE OLDUĞUNU GÖRMEK GEREKİYOR”

Yaşanan sıcak gelişmeler ışığında (BDP’nin meclis boykotu, Hatip Dicle’nin durumu, çatışma ve ölüm haberleri, DTK’nın özerklik ilanı ve “Ağar-Çiller konseptine geri mi dönüyoruz?” yorumlarına neden olan Özel Timlerin yeniden devreye sokulma hazırlığı…) Kürt sorununun barışçıl, demokratik çözümü konusunda içerisinden geçtiğimiz süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kürt meselesinde ayrışmanın giderek belirginleştiği bir dönem bu bana göre. Demokratik çözüm isteyenlerle, istemeyenlerin ayrışması da diyebiliriz. Çözümü güçleştiren yapılara bana göre artık; DTK, BDP, KCK vs de eklenmiş durumda. Çünkü kendi içlerinde bile ortak hareket duygusu yok gibi. Kimin girişimleri muhatap kabul edilecek? Kendi içlerinde bile karar vermiş değiller. Özerklik ilanını da aceleye getirilmiş ve demokratik çözümün ruhuna uygun düşmeyen bir ilan olarak görüyorum. Muhataplarına sorulmadan, fikir ve onay alınmadan ‘ben ilan ettim oldu mantığıyla’ yapılacak bir ilanın neresi demokratik olabilir, neresi çözüm odaklı olabilir.

Siyasi gerginliğin kendini artık sıcak çatışma ortamına bıraktığını da görüyoruz. Ölümler artıyor, her ölümle demokratik çözüm şansımız da azalıyor. Ve başta dediğim gibi çözüm istemeyenler de iyice ayrışıyor. Çözüm için ölümleri artırırsanız, çözüm için ölümleri artıracak girişimlerin ‘özel tim vs.’ önünü açarsınız. Etki tepki meselesi.

Ben bu arada ıskalanan önemli bir konudan da söz etmek isterim. O da Zeytinburnu’nda geçtiğimiz haftalarda yaşanan olaylar ve bunların artması. Daha önce İnegöl, Altınova’da vs de bu tip üzücü olaylar yaşandı. Toplumda giderek bir kamplaşma ve öfke hali artıyor ve bunun en büyük sebebi de ‘şiddetin bir türlü bitmemesi’. Ölümler oldukça barış ve demokratik bir çözümü konuşmamız mümkün olmuyor. Bütün tarafların bunu görmesi lazım.

“KORKARIM BAŞLADIĞIMIZ NOKTAYA DÖNDÜK”

Abdullah Öcalan’la İmralı’da yapılan görüşmelerin akibeti konusunda ne düşünüyorsunuz? Öcalan’ın “aradan çekiliyorum” şeklindeki açıklamasının etkileri (devlet ve PKK açısından) ne olur?

PKK’nın ateşkesi Öcalan’ın mahkumiyetinin kaldırılmasına bağlamasının çözüm istememe konusundaki eğilimini iyice ortaya koyduğunu düşünüyorum. Hükümetin Öcalan’la görüşmeleri sürerken Silvan saldırısının yaşandığını ve ‘irademiz’ dedikleri Öcalan’ın oyalandığını hatta kandırıldığını ima eder açıklamalar yaptığını da gördük. Şimdi Öcalan’ın ‘aradan çekiliyorum’ dedikten sonra tekrar ‘irademiz Öcalan’ söylemine sarılmanın inandırıcılık boyutu yok bana göre. Devletin büyük çoğunluğu ‘hükümetin demokratik çözüm isteğine rağmen’ çözümü ‘askeri güçte’ görüyor ne yazık ki hala. Dağın bu tarafındakiler zaten çözüm için ilk gününden itibaren ‘savaş’ mantığında. Velhasıl ‘siyasi bir çözüm’ için yapılan İmralı görüşmeleri de askıda kaldığına göre; korkarım başladığımız noktaya döndük. Yani açılım sürecinden önceye.

“OLAYLARIN BÜTÜN YÖNLERİNİ GÖRENLER ARTTIKÇA ÇÖZÜM ŞANSIMIZ ARTACAK”

Kürt sorunu ile birlikte yaşamaya devam mı edeceğiz? Barış ve çözüm konusunda iyimser misiniz, kötümser mi? Neden?

Tarihe baktığımızda Osmanlının son dönemlerinden itibaren bu coğrafyada Kürtlerin sorunları olduğunu görüyoruz. Cumhuriyet’ten sonra da böyle oldu. Son 30 yıllık süreçte bu durum iyice içinden çıkılmaz hale geldi görünüyor. En önemlisi acılar, ölümler bitmiyor.

PKK ve asker açısından baktığımda yahut mevcut siyasi erkler açısından baktığımda iyimser olamıyorum çözüm için. Ancak pencerenin bütününü yani olayların bütün yönlerini görenler arttıkça çözüm şansımızın artacağı konusunda iyimserim. Çözümü dışarıda, şiddette veya üstünlük kurma çabasında değil; siyasette, yeni bir anayasanın inşasına katkı sunmakta olduğunu görmek gerekiyor sanırım.

DİZİ KAPSAMINDAKİ SÖYLEŞİLER:

Gencay Gürsoy

Erol Katırcıoğlu

Umur Coşkun

Emine Uçak Erdoğan

Fehim Işık