BIFED RÖPORTAJLARI - 11

MUSTAFA DERMANLI

İlk belgeseli “Geride Kalanlar” ile BIFED’de (Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali) yer alan Tamer Kendir ile Panorama kuşağında gösterilen filmini, hayvan hakları konusundaki düşüncülerini ve BIFED’e dair izlenimlerini konuştuk.

Biraz kendinden ve filminden bahseder misin?

Bu film üniversitede öğrenciyken çektiğim bir filmdi. Köpekler ve hayvan hakları üzerinde yoğunlaştığım bir çalışmaydı. Türkiye’de hayvan hakları konusunda açıklar ve büyük sıkıntılar olduğunu düşündüğüm için ne kadar dikkat çekebilirsem, o kadar iyi olabileceğini düşündüm. Konuya köpeklerin sahiplendirilmesindeki sıkıntılarla başlamak istedim. En çok yazlık bölgelerde bir heves uğruna alınmaları, hediyelik eşya gibi görünmeleri sonra da heveslerin geçmesinden ya da hediyelik eşyaların eskimesi gibi o köpeklerin sokaklara bırakılması, o köpeklerin bağlılık duygularını, sokaklarda karşılaştıkları olumsuzlukları insanlara göstermek istedim.

Son dönemde kedilerle, köpeklerle, hayvanlarla ilgili kısa film veya belgesellerin sayısı arttı. Farkındalık daha da arttı gibi... Sizce de böyle mi?

Son 10 yıla bakacak olursak, artan farkındalığın nedenini sosyal medyanın ve internetin büyüme hızıyla orantılı olarak görüyorum. Sosyal platformlarda da bu hayvan severlerin hızla toplanma ve etki gösterme düzeylerini görebiliyoruz. Bunun haber bültenlerinde ya da sosyal medyadaki herhangi bir mecrada da hızla yayıldığını görüyoruz. Son dönemde hayvanlara ilgi ve hassasiyetin arttığını da düşünüyorum. Fakat Türkiye’nin bu konuda eksikleri ve sıkıntıları var. Ben filmimi hazırladığım süreçte bazı barınaklara girmek durumunda kaldım. Belediyeden iznimin olmasına rağmen, girdiğim barınaklarda birçok veteriner ne röportaj verdiler, ne de görüntü almama izin verdiler.

Festival için Bozcaada’dasın. Burada da zaman zaman ne yazık ki hayvan zehirlenmeleri yaşanıyor. Fakat adada birçok kedi-köpek de sokaklarda gününü geçirir. Hiç karşılaştınız mı onlarla?

Ben hayvan hakları konusuna dikkat çekmek istediğim için bu filmi çektim. Konuya girdiğimde de birçok yeni şey öğrendim açıkçası. Bozcaada’ya geldiğimde de çok şaşırdım. Şuna şaşırdım; belgeselimi çektiğim yerlerin çoğunda sokak hayvanlarının ya da terkedilmiş hayvanların boyunları büküktü. Birçok hastalıkla mücadele ediyorlardı. Şiddete maruz kaldıkları için insanlara güvenleri olmadığından korkup kaçıyorlardı. Bozcaada’da böyle bir şeyle karşılaşmadım. Hayvanlara ilgi olduğunu gördüm. Temizler, bakılıyorlar. Hayvanların gözlerinden de anlaşılıyor. Hepsi dost canlısı, insanlara yaklaşıyorlar. Ben adada hayvanlara ilginin güzel olduğunu düşünüyorum. Buradaki insanların hayvanlara olan ilgisinin ve bilinç düzeyinin, diğer karşılaştığım yerlere oranla daha farklı olduğunu söyleyebilirim.

Filmde zorlandığınız anlar, hikâyeler oldu mu?

Çekim süresince birçok gönüllü ve veterinerle çalıştım. Hayvan beslemelerine de katıldım. Gördüğüm, beni üzen noktalardan bir tanesi hayvanlara besleme yapan insanlara diğer insanların çıkardıkları zorluklardı. Bu süreç mahkeme boyutuna kadar, hatta ölüm tehditlerine kadar gidebiliyordu. Yardım etmek isteyen bir insan, diğer tarafta hayvanların yaşam hakkını elinden almaya çalışanlar. İnsan insana zorluk çıkartıyor, olan kendini savunamayan hayvanlara oluyor. Bu beni çok etkiledi.

Yeni projeler var mı?

İki kısa film projem var. Onların senaryo aşamalarını gerçekleştiriyorum. Kamu spotu şeklinde olacak. Özendirmenin, popularizmin bize yansıttığı etkileri anlatmak istediğim, bu başlıkların bizi nasıl sömürdüğünü göstermek istediğim projeler olacak.

BIFED ve Bozcaada’ya dair düşüncelerinizi alabilir miyiz?

İlk kez geldim Bozcaada’ya. Küçük ve çok güzel burası. İnsanları sıcakkanlı. BIFED ile birlikte kenetlenme olduğunu gördüm. Ekolojiye, BIFED’e olan ilgi, insanların bu kadar bilgili oluşu, gösterimlere olan ilgiyi de çok beğendim. İnsanlar soru sormaya, yeni şeyler öğrenmeye çok açıklar. Her gösterimde ilgiyi görebiliyoruz burada. Açıkçası bu benim çok dikkatimi çekti. Bu sadece Bozcaada’da sabit kalmamalı, buradaki insanlar etrafındakilere de bunu aşılamalılar. Bunu ne kadar yayabilirsek o kadar çok insana ulaşabiliriz diye düşünüyorum.

Tamer Kendir’in “Geride Kalanlar” belgeselini aşağıdaki Youtube linkinden izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=Ve5TTtfbWM8