Gülten Madenli / Demokrat Haber

Sanatçı Hülya Avşar’la isim benzerliği dışında bir akrabalığı olmayan HDP İstanbul 1. Bölge Adayı “Sistem halkların bir araya gelip buluşmasını sansürleyerek sürekli engellemiştir. HDP ise halkların bir arada yaşa garantisidir” diyor.

Esenler'de büro işleten ve Arap olan Hülya Avşar kadına öncü bir misyon verdiği için HDP'de olduğunu söylüyor. Selahattin Demirtaş için “HDP’nin güzelliği yüzüne yansımış” ifadelerini kullanıyor.

HDP İstanbul 1. Bölge Adayı Hülya Avşar’la neden HDP’den aday olduğunu ve seçime dair değerlendirmelerini konuştuk…

Neden HDP’desiniz?

HDP toplumun bütün farklılıklarını bir araya getiren, ortak yaşamda buluşturan, bütün renklerin temsilini oluşturan bir parti. Sadece siyasi bir parti olarak da görmüyorum. Halkların bir arada yaşama garantisidir. O kadar farklı kimlikleriz ki Arap kökenli bir Kürdistanlı olarak HDP’de var olabilmenin müthiş onurunu yaşıyorum. Şafi bir Arap olarak, “bir Alevi arkadaşımla kol kola nasıl yürüyebilirim”i görüyorum. Bunun yaşamdaki karşılığı müthiş bir şey. Türkiye de bir model olarak yeni yaşamı kurmanın bir paradigması. Bu yüzden HDP’liyim.

Bu duygu durumu bu ülkede siyasette ilk kez oluyor. Karşılığını insanlarda nasıl görüyorsunuz?

Bir sosyalistle İslami gelenekten gelen adayların ve seçmenlerin bir araya gelmesi müthiş güzel, empatik bir duygu ve hayranlık kazandırıyor. Birlikte karanlığa karşı mücadele edebilmek mümkünmüş. İnsanlara bu iyi anlatıldığında hayattan asıl beklentilerinin de bu yönde olduğunu ve bir umut yarattığını görüyoruz.

Ortadoğu coğrafyasında mezhep savaşları yaşanırken, bunun tam da beklenen, özlenen olduğunu gördük, olumlu eleştiriler alıyoruz. Aramızda çözemeyeceğimiz bir şeyin olamayacağı görülüyor. Sistem halkların bir araya gelip buluşmasını sürekli engellemiş. Ama HDP bunu somutlaştırdı ve başardı. Halklarda da özlenen müthiş bir karşılığı var.

İlk kez resmi tarihin bu denli parçalanışı da diyebilir misiniz halkların buluşmasına?

Kesinlikle, şimdiye kadar ötekileştirilen halklar birçok alanda temsiliyetlerini görememiştir. Her zaman dışarıda hissetmişledir kendilerini, ilk kez kendileriyle ilgili kararları kendilerinin alabileceği alanlar yaratıldı.

Cumhuriyet tarihinde bir ilk olacak, Alevi, Ermeni, Süryani, Ezidi, Arap, Sünni, Şafi tüm inanç gurupları ve kimliklerin bir arada oluşuyla bir sistem yeni baştan örülecek. Bu çok önemli bir kazanım toplum açısından. “Ben senin adına karar verebilirim” anlayışı ne insani ne de etik olur. Sen kadim köklerinin sorunlarını daha iyi biliyor ve çözüm yollarının da elçisi oluyorsun ve bizlere düşen de yanınızda olmak ve desteklemektir…

Biliyorsunuz Diyanet İşler Başkanlığı da islamın demokratik özünü de gizleyerek tek din, tek millet üzerinden oluşan bir kurumdur. Oysa toplumda ne çok kimlik ve inançlarımız var. Sahte dinciliklerini teşhir etmeliyiz. Çünkü biz bütün halkların inançların temsiliyetinin olmasını istiyoruz. Herkesin kendini iyi hissedebileceği bir mekanizma olmasını istiyoruz.

HDP adaylarıyla ilk kez buluştuğunuzda birbirinizin gözlerinde gördükleriniz nelerdi?

Müthiş bir umut görüyorum. Hiç tanımadıklarımla da kucaklaştım ve insani özün coşkusunu yaşadım. Kimliğin ve cinsiyetin ne olursa olsun her zaman yakın bir arkadaşımla aynı yolda umutlarla beraberce yürüdüğümü hissettim.

Şu an ise böyle tarihsel bir rol ile bir araya gelmemiz, aynı mücadele içinde yer almamız çok önemli, yüksek bir duygu durumu benim için. Çıkarsız, kaygısız ortak değerlerde buluşmanın, insanın kurtuluşunu hep birlikte hayatın her alanında örmenin mücadelesi içindeyiz.

HDP’de kadınların bu denli etkin olması ve Doğal Toplum anlayışınızı açar mısınız?

Doğal toplumu kendimize referans olarak alıyoruz. Ana soyluluk doğal toplumu diyoruz, ana erk demiyoruz, çünkü kadınlar orada hakim değil. Daha eşitlikçi paylaşımı olduğu için doğal toplum boyutunu ifade ediyoruz. Aslında insanlığın kaybettiği kadın hafızası oradaydı. HDP ve kadın, kaybolan bu hafızanın yeniden yapılanması yaşam bulmasıdır.

Aslında bu bir tekrar güncellemedir. Kadını bu denli merkeze koyan politikalar geliştirebilirsek, bu toplumun yapısını da dönüştürebileceğimize inanıyoruz. Çünkü en zayıf halkadan tutuyoruz, ayağa kaldırmaya çalışıyoruz. Siyasal politikalarımız kadın merkezlidir, yaşamdaki karşılığını da ciddi anlamda görüyoruz. Siyasetteki rolümüzü çok iyi algılayarak kadınları öncü konuma getirip, tarihsel “ana tanrıça”yı bugün tüm yaşama yaymamız gerekiyor ve hareketimizin temel amaçlarından biri de bu.

Bu bilince ve örgütlülüğe nasıl gelindi?

Kürt siyasal hareketinin ödediği ağır bedeller, yüksek kazanımlar sayesinde buraya gelindi. Kadının kendi kendini savunabileceği bir mekanizma oluşturuldu. Kadınlar ve erkekler olarak birlikte yeni bir yaşamı tüm felsefi boyutlarıyla, demokratik ekolojik, özgürlükçü boyutlarıyla açığa çıkarmıştır.

Türkiye’deki diğer kadın hareketleri de olumlu anlamda etkilenmiştir bundan.

Sisteme egemen olan erk zihniyetine karşı Sayın Öcalan çözüm sürecinde masada bir kadın temsilinin olmasını istiyordu ama devlet bunu anlayamıyordu, demokratik çözümde neden taraf olsunlar diye direnç gösteriyorlardı. Sayın Öcalan’ın ise şöyle bir sloganı vardı “Bu devlet eğer kadınları tanımayan bir politika geliştiriyorsa ben bu devletin üyesi dahi olmam” diyordu. Eğer bir toplumsal sözleşme yapılacaksa burada kadın bakış açısı çok önemli. KJA aktivisti (Kongreya Jinen Azad) Ceylan Bağrıyanık arkadaşımızın bu müzakere masasında oturtulması müthiş bir kazanımdır ve kadınların temsiliyetidir.

Günde dört kadının öldürüldüğü bir sistemde yaşarken sözümüzün çok daha etkin olması gerekiyor. Yeni bir toplum inşa edilirken bunun sözleşmesinde kadınların daha belirleyici olması gerekir. HDP eşit temsiliyeti siyasetten başlatıp hayatın her alanına yaymaya çalışan, tüzüğüne koyan bir partidir. Kadın adaylarımızın belirlenmesinde kadın komisyonu kurulmuş, karar verici olmuşlardır. Ayrıca erkek vekil adayların belirlenmesinde de etkili olmuşlardır.

Kendi tarihsel mücadele sürecinizde de kadın mücadelesi daha belirgin olmuş. Kadın mücadelesi aktivisti olmanın kazanımları nedir.

98 yılında HADEP’le tanışarak kadın kolları ilçe başkanı oldum. Ardından Esenler ilçe yönetimi, 2010 yılında BDP il yöneticiliğine dâhil oldum. Esenler BDP ilçe eş başkanlığı. Esenler belediyesi HDP eş başkan adayı. Şu an ise daha özgün bir kadın çalışması olan müthiş onur duyduğum KJA’nın il koordinasyonunda görev yapıyorum.

Yeni bir kavram geliştirdi sayın Öcalan biliyorsunuz. Jineoloji bilimi, Kadın bilimi yani. Buradaki amaç kadının kendisinden çalınan tarihini tekrar bilimsel olarak kadına kazandırmaktır. Bu dönüşümü yaşarken diğer erkek yoldaşlarımızı da değiştirip dönüştürmek gibi bir tarihsel sorumluluğumuz var. Çünkü ortak yaşamı birlikte öreceğiz.

Kadınların kurtuluşu ekonomik bir devrim sorunuyken, asıl çözüm sizce de kadın emeğinin daha mı üstünde?

Elbette bütün toplumsal kesimlerde kadın özgür değil. Emek problemini çözenlerin de başlı başına bir kadın sorunu var ve bunun tekrar tanımlanması gerekiyor. Toplumsal cinsiyeti aşamamak, milliyetçilik, dincilik gibi çok problemli bir bakış açısı. Bütün kadınları kapsayan demokratik bir çözümün yaşam bulması adına hareket ediyoruz. Tüm toplum kesimlerinden kadınları etkiliyoruz.

Kadın emeğini ve özgürlüğünü örgütleyip geliştirebilmek içim HDP programında ne tür iyileştirici amaçlar var?

Bir erkek arkadaşımıza sorduğumuzda eşi için “o ev hanımı, çalışmıyor” diyor. Oysaki ev işçisi, emekçisi hayat arkadaşının emeklerini erk zihniyetiyle değersizleştiriyor. Bizler ise bunun çok kutsal ve zorlu bir alan olduğunu düşünüyoruz, çünkü dünyanın en kirli çamaşırlarını ve bulaşıklarını yıkıyoruz. Değersizleştirilen emeğimizin ekonomik bir karşılığının olması için HDP beyannamesinde yer aldı. Ev işçisi kadınlar 50 yaşlarına geldiklerinde primleri de devlet tarafından ödenmesi koşuluyla emekli olabilecekler.

Düşünün ki kadınlar bir Pazar alışverişi yapacak ya da sosyal etkinliğe gidecekler, çocuklarını bırakabilecekleri yer yok. 7/24 saat mahalle kreşleri olması yaşamlarını oldukça kolaylaştıracaktır.

Hasta ve yaşlı bakımı için her mahallede hasta-yaşlı bakım merkezleri kurulacak.

Kadınlar ekonomik, sosyal, siyasal alana dâhil edilerek tutsak alanlarından kurtarılacak. Hükümet olduğumuzda ekonomiyle de ilgili bir kadın bakanlığı kuracağız. Özgün bütçesini oluşturup kadınlara ait kararların alındığı bir merkez oluşturacağız. Kadın istihdamıyla ilgili % 50 kota getireceğiz. Kadın kooperatifleri, aşevleri, çamaşırhaneler ve ihtiyaca göre de yeni geliştirilecek çalışmalar olacak.

Selahattin Demirtaş’ı bir kadın gözüyle değerlendirir misiniz? Yarenleri de Selocan diyor. Sanırım bu adı kendisi de sevimli bulup seviyordur?

Kendini aşmış bir arkadaşımız. Cinsiyet bakış açısı çok farklı. FoxTv’deki söyleşisinde bir kadın gazeteci “sizin yanınızda bir kadın eş başkan var deyince, hayır ben onun yanındayım” dedi. Bu bir bakış açısıdır anlayana, örnek olabilesi için. Kürt hareketinin kazandırmış olduğu en güzel yön. Çok yararlı işler yapabileceğine inanıyorum ve müthiş bir güven veriyor. Dürüst, samimi, mütevazı, alçakgönüllü, akıllı, esprili, harika bir insan ve bizim açımızdan da çok özel. Toplumda büyük bir kabullenişi var. Bu hareketin en önemli parçası ve HDP’nin güzelliği de onun yüzüne yansımış. Böyle ifade edebilirim başkanımızı.

Son sözcükleriniz nelerdir? Nasıl bağlayalım bu söyleşiyi?

HDP bu denli umut dağıtan, barışı koruyan mücadele eden bir parti. Toplumda karşılık buldu ve umut oldu. Az kalan seçim arifesinde 7/24 saat çalışmak gerekiyor. Türkiye’nin ayıbı olan % 10’luk barajı hep birlikte parçalamamız gerekiyor. Çünkü diğer partilere oy vermiş seçmenlerde de kurtarıcılarıymışız gibi beklentilerini gördüm.

Sarayı hazır padişahın başkan olmasını aslında kendi seçmeni de istemiyor ve buna engel olabilecek parti sizsiniz diyorlar. Demek ki sorumluluğumuz ve yapacak işlerimiz çok fazla. Halklar dilleri, kültürleri, inançları ve kimlikleriyle mecliste temsiliyetlerini bulsun ve halkların geleceği olan barış ısrarımızı halklara armağan edelim.