Ercan Jan Aktaş / Demokrat Haber

Fotoğraflar: Murat Kader Verim

30 Mart yerel seçimlerine “Demokratik özerkliğin inşası için özyönetimlerle özgür kimliğe" sloganı ile giren BDP seçim sonucunda önemli bir başarı sağladı. Demokratik özerkliğin tüm toplumsal farklılıkların zenginlik olarak görüldüğü ve yaşatıldığı bir sistem olduğu belirtilirken, bu toplumsal zenginliklerin özgünlüklerini koruyarak, kendi özyönetim organlarını oluşturmasının ve kendi kendisini yönetmesinin vazgeçilmez bir genel kabul olduğu ifade edildi. Demokratik Özerklik birinci derecede önem arz ederken, ondan sonra da ilk defa hayata geçirilecek olan Eşbaşkanlık sistemi geliyordu.

Mardin’in Dargeçit (Kerboran) ilçesi Eşbaşkanları Sinan Akan ve Zeynep Sipcik ile görüştük. Bugün Sinan Akan’la olan bölümü yayınlıyoruz. “Halk bir yandan hizmet, diğer yandan da kendi kimliğini istiyor” diyen Sinan Akan bu doğrultuda belediyeye “Şaréderiya Karboran” tabelasını da astıklarını belirtiyor.

Sinan Akan, 1984’te Dargeçit’in Kılavuz (Xêlila) köyünde doğmuş. İlk-orta ve liseyi Dargeçit'te bitirmiş. 2003-2007 yılları arasında Ankara Üniversitesi Dil- Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ni bitirip 2007-2009 yıllarında Dargeçit'te öğretmenlik yapmış. 2009 yılından itibaren Batman Üniversitesi'nde Kütüphaneci ünvanıyla görev yapmış, aynı zamanda Üniversitesi'nin Eğitim-Sen temsilciliğini yürütmüş ve şu an Dargeçit belediyesi eş başkanlığını yapmakta.



BDP 30 Mart yerel seçimlerine Ekolojik, Demokratik, Cinsiyet Özgürlükçü Toplum paradigması ile girdi. Bunu hayata geçirecek bireyler olarak da sizleri aday gösterdi. Çünkü 30 Mart’ta sizler bu halkın seçilmiş temsilcileri oldunuz. Bu politikayı hayata geçirirken temel kriterleriniz nelerdir, nelere dikkat ediyorsunuz?

Sinan Akan: Elbette BDP seçime giderken çeşitli vaatlerde bulundu ve bunları da hayata geçirecek olanlar seçilmiş olan bireylerdir. “Ekolojik, Demokratik, Kadın/Cinsiyet Özgürlükçü Toplum nedir, bu bağlamda neler yapılmalıdır?” sorusunu bizler de kendimize soruyoruz. Beş aylık süreç içinde daha çok bu paradigmayı hayata geçirmek için gözlemler ile geçirdik. Gittiğimiz her alana kadın perspektifi ile bakmaya ve de anlamaya çalışıyoruz. Özellikle de bizim ilçede nasıl yaparsak kadınlar daha çok sokaklara çıkar, toplumsal/sosyal alanlarda bulunur diye düşünüyoruz. Örnek veriyorum, bir kaldırım meselesinde bile düşünüyoruz, acaba kadın özgürlüğü ekseninde nasıl bir şey yapmalıyız diye. Kapalı bir toplumuz, daha açılmayan bir toplumuz. Annelerimiz, kadınlarımız, kız kardeşlerimizin giydiği elbiseler ile mevcut kaldırımlarda rahat yürümeleri mümkün değil. Bunları nasıl değiştireceğimizi düşündük.

Sokakların ve caddelerin dar olduğunu, kaldırımların daha da sorunlu olduğunu ve ihtiyacı karşılamadıklarını gördük. Esnafların kaldırımları işgal ettiklerini gördük. Buna dair çalışmalarımız oluyor. Esnaflar ile toplantılar yaptık. Kendi başımıza bir şeyler yapmak yerine herkesi katarak bu sorunu çözmeye çalıştık.

Diğer yandan seçim bildirgemizde yer verdiğimiz katılımcı belediyecilik uygulamasının hayata geçmesi için halkımız ile birkaç defa toplantılar aldık. Bütçemizin ne olduğunu, neler yapmak istediğimizi anlatmaya çalıştık. Bütün seçilmişlerimiz ile birlikte mahalle muhtarları ile toplantılar aldık. Bizde seçilmişler demek sadece seçilmiş olmak üzerinde yürümez. Yatay bir hareketliliktir bizim için. Bunu sadece mahallede seçilmiş muhtarlar üzerinden değil, mahallede ‘ihtiyar heyeti’ dediğimiz insanları da katarak toplantılar aldık. Beş aylık bir süreç içinde Ekolojik, Demokratik, Cinsiyet Özgürlükçü Toplum Paradigması bağlamında ifade ettiklerimizin ancak çok küçük bir kısmını gerçekleştirebildik.

Paylaşım süreci olduğunu ifade ediyorsunuz?

Sinan Akan: Evet şu an bizim için anlatma ve paylaşma sürecidir. Dargeçit küçük bir yer, dar olduğu için de insanların birbirlerini çok iyi tanıdıkları bir yer. Plan ve bütçe geliştirmek zaman alır. Beş aylık süreç içinde işte bunun başlangıcını yaptık.

Gene sizin ‘bir kenti yönetmek değil, birlikte yönetilir hale getirmek’ gibi bir yaklaşımınız da vardı. Bununla sokağa, mahalle meclislerine işaret ediyorsunuz. Bu bağlamda Dargeçit nasıl bir durumdadır. Daha önce iki dönem gene BDP burada belediye başkanlığı yürüttü. Geçmişten size akan demokratik bir yönetişim var mı? Yoksa bunu değiştirmek için bir süreç başlattınız mı?

Sinan Akan: Yönetimi devralan bizlerin bir yaklaşımı var, bunu BDP’den ediniyoruz. Mümkün oldukça öncekini eleştirmek istemiyoruz. Ancak ifade etmeliyim ki, biz Dargeçit’te geçmişten gelen demokratik bir miras devir alamadık. Alamadığımız için bunun sıkıntısını yaşıyoruz. Çünkü bizler şimdi iktidardan uzaklaşan bir parti konumuna gelmek istiyoruz, oysa önceki dönemlerin tam tersine iktidara yaklaşmaya çalıştıklarını görüyoruz.

Mesela su meselesi olan bir yurttaşın belediye başkanı ile görüşmeden o suyu alamadığını gördük. Bırakalım suyun bağlanmasını, kanalizasyon sistemini, belediye başkanına ulaşmadan yurttaşın herhangi bir şey alamayacağını fark ettik. Bu nedenle bizler müdürlüklerimize gerekli imkan ve yetkiyi verdik, halkımız buraya geldiğinde belediye başkanını görmeden de ne sorunu varsa onu halledebilecek. Geçmişten gelen “şöyle yapalım” cümlesini bizler halkımıza dönük “böyle yapsak nasıl olur”a dönüştürdük.

İşte su sıkıntımız var, Dargeçit altı merkez mahalleye sahip. Bunu bütün mahalleliler ile birlikte çözmeye çalışıyoruz. Halk sorunu ne ise bunu tespit eder ve nasıl giderileceği konusunda da birikimi ile gelir birlikte çözmeye çalışırız.

Bu sürece ayrıca “Demokratik Özerkliğin İnşa Süreci” olarak da bakıldığı ifade ediliyordu BDP yöneticileri tarafından. Şimdi dışarıdan baktığımızda geniş ölçekli bir toplumsal dönüşüm/değişimi de içeriyor bu. Sizler bunun gereklerini yapmak için ne tür bir pratik süreç işlettiniz? Dargeçit’te bunu nasıl anlatıyorsunuz? Halk ile karşılıklı nasıl bir atmosfer oluşuyor?

Sinan Akan: Demokratik Özerklik kolay kolay hayat bulacak bir sistem değil. Bu sadece seçilmişlerin yapacağı bir şey değil. Seçilmişler kadar bütün halk da bunun hayata geçmesi konusunda hak ve de yetki sahibidir. Dargeçit’in Eşbaşkanlar ile birlikte 12 seçilmişi var belediye bünyesinde. Bizler bütün bu seçilmişler ile birlikte meclisler oluşturarak buraları karar sahibi kılmaya çalışıyoruz.

Merkezi iktidardan, devletten doğru halk için bir çözümün, hele hele Kürt halkı için bir hizmetin gelişmeyeceğini biliyoruz. Bunun içindir ki artık devletten bir şey beklemeden, halk ile birlikte bir kurumsallık yaşayarak kendi sorunlarımızı çözüme kavuşturacağız. Mesela köylerimizin gerçek, Kürtçe isimlerine dönmesi ve tabelaların bu şekilde düzenlenmesi için devletten bir şey beklememek gerekiyor. Bunu halkımız ile birlikte yapacağız. Böylelikle sadece seçilmişlerin değil, halkın kendisinin yönetme hali içinde olduğunu görüyoruz.



Diğer bir sorum da; gene sizinle birlikte başlayan Eşbankanlık süreci. Bu sistemin nasıl uygulandığına dair dönüp bakabileceğimiz bir pratik de yok. Böyle olunca bütün gözler sizlerin üzerinizde. Toplum da böylesi bir süreç ile ilk defa karşılaşıyor. Eşbaşkanlığı hayata geçirirken nelerle karşılaşıyorsunuz?

Sinan Akan: Eşbaşkanlık sistemi erkek egemen sistemin yıkılması, parçalanması için kurulan bir yönetim biçimidir. Burada artık kadının daha aktif ve de dinamik bir şekilde yönetim içinde olduğunu görüyoruz. Üstünlüğü cinsiyette çıkarıp eyleme katma halidir Eşbaşkanlık sistemi. Kendi içindeki erkeği öldüren erkek ile sistem içi kadın kimliğini yitirmiş kadının yoldaşça ortaklaşa oluşturduğu bir sistemdir.

Halk buna bir yabancılık çekmedi. “Zeynep başkan”, “Sinan başkan”, halk bunu uygulamada bir sıkıntı yaşamadı. Yönetim olarak da bir sıkıntımız yok. Ancak sistem ile bu konuda ciddi bir sıkıntı yaşıyoruz. Yazışmalarımızda bu sorunu yaşıyoruz, resmi olarak başkanlık için tek isim yazılmıştı, ikinci ismi görmek istememelerinden sıkıntılar yaşıyoruz. Valilikten ziyade özellikle de Kaymakamlık Kurumu ile sorunlar yaşıyoruz. Bunu adeta kişiselleştirdiklerini düşünüyorum. Devlet resmi başkan ile işlerini yürütmek istiyor, belki bu konuda tamamen merkezi devletin talimatlarını uyguluyorlar. Ancak bizler de bütün resmi işlemlerde beş ay boyunca olduğu gibi Eşbaşkanlık sistemi ile yürüteceğiz, böylelikle başka bir sistem geliştirerek insanlık için da güzel bir işi başarmış olacağız.



“HALK BİR YANDAN HİZMET, DİĞER YANDAN KİMLİĞİNİ İSTİYOR”

30 Mart seçimlerinden hemen sonra bütün seçilmişleri Ceylanpınar’da eylemlerde gördük, sonra devletin Rojava ile araya örmek istediği duvara karşı eylemlerde gördük, en son Rojava direnişi için destek etkinlikleri ve Sincar, Şengal’de Ezidi halkına karşı IŞİD tarafından uygulanan katliama karşı eylemlerde, destek kampanyalarında görüyoruz. Lice’de Mahsum Korkmaz heykelinin indirilmesi için yapılan müdahalede bir insanın yaşamını yitirdiğini biliyoruz. Bir yandan bu yaşananlar diğer yandan kent sorunları bir arada nasıl gidiyor?

Sinan Akan: BDP belediyeleri hiçbir zaman halkın sadece çöp, su, kanalizasyon sorunu için çalışmadılar. BDP, yerel hizmetler ile birlikte yaşanan politik gelişmelerin de bir parçasıdır. Bu halk ne yaşıyorsa yerel yönetimler de bunun birer parçalarıdır.

Biz seçilmişler Ceylanpınar’a giderken sadece o belediyeyi de alalım diye gitmedik, halk sokaklardaydı ve bizler onların yanında olmak için gittik. Halk bir yandan hizmet, diğer yandan da kendi kimliğini istiyor.

Bizler de bu iki durumu iç içe yürütmek zorundayız. Bir yandan halkımızın kimlik sorununu, diğer parçalar ile olan dayanışmasını sürdüreceğiz, diğer yandan da hizmetler üreteceğiz. Şayet Dargeçit halkı belediye başkanlık tabelasını Kürtçe görmek istiyorsa biz bunu Kürtçe yapacağız. Yaptık da, halk bunu çok iyi karşıladı. Şimdi “Şaréderiya Karboran” tabelası altında bu binaya giriyorlar.

Böylelikle Ceylanpınar’da, Kobani’de, Şengal’de bizler sadece Kürtler için değil bütün insanlık için bulunduk. Filistin’de yaşanan zulüm, Filistin’de yaşananlar da burayı yakıyor. Halkların sorunu bizlerin sorunudur. Bunun için buradayız. Halkımız ile birlikte bütün bu sorunlar için çözümler üreteceğiz. Şeffaf, açık, demokratik, izlenebilir bir sisteme dönüştürmek istiyoruz. Bütün çabamız bunlar için olacaktır.



İlgili röportaj:



Kadın Eşbaşkan: Tokalaşırken birçok sıkıntı yaşadık!