Radyo Agos’ta Rober Koptaş ve Karin Karakaşlı’nın bu haftaki konuğu olan Cengiz Çandar, gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Çandar, “Hasan Cemal’in yazamıyor oluşu sıranın bana geldiği duygusunu veriyor” dedi. “Kürt sorunu çözüldü” gibi bir görüntü yaratıldığını söyleyen Çandar gelinen noktayı şu sözlerle değerlendirdi: “'Bitti bu iş, çözüldü’ havası yaratıldı. İş bitmiş gibi bir durum yok.”

Çok önemli bir haftayı geride bıraktığımızı anımsatan Rober Koptaş, Cengiz Çandar’a “Kürt meselesinde gelinen noktayı nasıl yorumluyorsunuz?” diye sordu. Koptaş’ın sorusunu “Çok önemli, çok olumlu, çok ilginç olarak” yanıtlayan Çandar şöyle devam etti:

'ÜÇ AY İÇİNDE HAYAL DAHİ EDİLEMEYECEK GELİŞMELER YAŞANDI'

“Üç ay öncesini düşünürsek eğer, 2013 yılına karamsar duygularla girdik ve 2014 yılında Türkiye’de iki büyük seçim olacak. Biri yerel seçimler, Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerinde ‘Nasıl cereyan edecek?’ merakını yaratan yönü vardı. PKK, BDP o alanları kapsayan bir önem taşıyor. Ama daha önemlisi 2014 itibariyle cumhurbaşkanı ilk defa halkoyuyla seçilecek. Şu andaki başbakanın da en iddialı ve ihtiraslı aday olduğu biliniyor. Bu ülkenin en büyük kamburu, sancısı, beynindeki tümörü her şeyi Kürt sorunuyken, yeni yıla girerken üç ay içinde hayal bile edilmeyecek gelişmeler oldu."

'İŞ BİTMİŞ GİBİ BİR DURUM YOK'

Koptaş'ın, 'Örgütün silahsızlanmasının Kürt sorununun çözüleceği anlamına gelip gelmeyeceği' sorusuna Çandar şu yanıtı verdi:

“Örgütün silahsızlanması için belirli bir süre gerekli. Türkiye’de önemli bir yanılgıya yol açılıyor” diyerek yanıtladı. Çandar şöyle devam etti: “Başbakan’ın iktidarını, imajını cilalamak dürtüsüyle yakın çevresi tarafından (belirli kontrol mekanizmalarıyla, yakın çevresinin içine basının yüzde 50’den fazlası giriyor şu anda)  ‘Bitti bu iş, çözüldü’ havası yaratıldı. Sınır dışına çekilmenin ardından dağdakilerin nereye gideceği konuşulmaya başlandı. İş bitmiş gibi bir durum yok. Son derece olumlu bir noktadayız ama bu kadar pembe bir görüntü yok; tam tersine bundan sonrası önemli. Fakat bu sonu iyi bitecek bir sürecin başına gelmiş olmak önemli, dersimizin orasına bir türlü gelemiyoruz. Kitabı yazacağız ama önsözü yazılamıyor. Şimdi Diyarbakır Nevruz’u ile önsözü yazıldı diyebiliriz.”

ÖCALAN'IN 'İSLAM' VURGUSU

Öcalan’ın Diyarbakır’da okunan mektubundaki İslam vurgusuna da değinen Çandar, Hıristiyanların ve demokratların bundan tedirgin olması gerektiğini söyleyerek şöyle konuştu:

“Başka bir gelecek tasavvurunu güden, bunun da en geniş anlamda demokratik hukuk devleti çerçevesinde güvence altına alınabileceğini savunan insanlar olarak biz de Hıristiyanlar kadar tedirgin olmayız.”

‘SIRANIN BANA GELDİĞİ DUYGUSUNU VERİYOR’

Hasan Cemal’in Milliyet’le yollarının ayrılması konusuna da değinen Çandar, medyada tepki verilmemesini, “Bu konuda bağışıklığım var; şaşırmıyorum. Birkaç vesileyle yazdım, 28 Şubat’ta ‘andıç’a maruz kaldıktan sonra kendi meslek ortamımın manzarasını gördüğümde duyduğum hayal kırıklığı, o gün bugün bende Türkiye’deki medya ortamından bir şey beklememek gerektiğini duygusunu uyandırdı” sözleriyle değerlendirdi.

Çandar şunları söyledi:

“Geçen günkü bir yazımda ‘Medya, benim için, (28 Şubat) o gün bitmişti’ dedim. Medya benim işimi iyi yapmaya çalıştığım bir alan, saygınlık ölçüsü değil. Tam da Hasan Cemal’in başına gelen performansı nedeniyle öyle değil. Hasan Cemal’in yazamıyor oluşu sıranın bana geldiği duygusunu veriyor.” (AGOS)